Mevsim geçişleri hep bir şey fısıldar insana. Konuşur sessizce…
Yine bir mevsimi bitiriyoruz. Bir havalardan başka havalara seyrediyoruz. Kışa gidiyoruz koşar adım. Ve sonbahar bitiyor, diğer biten her şey gibi...
Şimdi vakit, güzel bir şarkı çalsa diye bekler gibi, ilkbaharın gelmesini beklemede. Benim için ilkbahar, güzel bir şarkı gibi. Ruhumu sarıyor sanki ilkbahar, sanki bitmesini istemediğim bir yolculuk gibi...
Şimdi ise beklemeler bize, şimdi sabretmeler yine bize.
Soğuk bir sonbahar akşamında, önümde bitmiş çay bardağım, arka fonda hepimizin bildiği bir ayrılık şarkısı çalarken daha farklı bir konuda yazı yazamazdım. Beni anlamadıklarını düşündüğüm birileri var etrafımda. Dönüp dolaşıp aynı yere geldiğimiz, aynı yüzlere baktığımız bir silsile…
Özlediğimiz bir ilkbahar, yaşadığımız sonbahar ve bizi bekleyen bir koca kış.
Sürekli üşüdüğümden midir yoksa içsel bir nedeni var mıdır bilinmez, kış mevsimini sevmiyorum. Sanki bir şiir okusak dizeler donacak, sanki bir şarkı çalsa bir yerlerde soğuk bir yel etkisi oluşturacak.
Öyle bir ruhsal bunaltı kış bana.
Biran evvel gelip geçsin istiyorum. Hiçbir kartopu hiçbir lapa lapa görüntü bana bu mevsimi sevdiremez gibi geliyor. Hızlıca geçip gitmesini istediğim bu günlere şimdiden merhaba. Uğurlama zamanını beklemeye başlayayım…
Yeri gelmişken, imkânınız olsa 5. bir mevsim olsun ister miydiniz? Hayal olacak biraz, olsun hayal kurmak güzeldir. Bir hayali hep olmalı insanın zira…
5. bir mevsim hayaliyle son veriyorum bu yazıya. Daha doğru ifadesiyle; yarıda kesiyorum. Hayallere devam…