yazar-104
Miting/o
Devlet Bahçeli “biz başbakan gibi devletin helikopterini, uçağını kullanamıyoruz ki, her yerde miting yapalım,” demiş. Sayın Bahçeli devletten aldığı seçim yardımı (gaspı) Alanında vereninde … hesap vereceği gün gelecek) adı altındaki milletin parasını versin bana, ben helikopterle Türkiye’yi, onun başını döndürecek kadar tur atarım.
Sayın Bahçeli ilk mitingini Mersin’de, ardından Ereğli’de yaptı. Saat 15’te yapılacağı söylenen mitinge 14.30’dan itibaren toplanan Ereğliler, akşama kadar soğukta beklediler ama gelen giden yok. Sayın Bahçeli’nin niye miting yapamadığı kısmen anlaşılmış oldu.
Öte yandan seçim yardımına (gaspı) rağmen, başbakan eğer gerçekten yerel seçim için devletin imkânlarını kullanıyorsa yanlış yapıyor demektir. Aslına bakılırsa ben, bir başbakanın yerel seçimde mitinglerde boy göstermesini doğru bulmuyorum. Genel seçim olsa tamam ancak R.T. Erdoğan şu an tüm ülke insanının başbakanı. Bu mitingleri bir başkası yapabilir. Önceki başbakanlar da bunu yapıyordu, şimdiki de yapıyor. Belki diğer ülkelerde de böyle yapılıyordur ama doğrusu bana pek sıcak gelmiyor.
Deniz Baykal zaten başka bir alem. Sürekli R.T. Erdoğan’ı televizyonda hesaplaşmaya çağırıyor. Kardeşim sen kendini millete anlatacaksın, milleti bir şeyler yapacağına ikna edeceksin. Televizyonda ölçü, izan, değer kaygısı olmayan tartışmalarla kime, ne anlatacaksınız? Zaten ben CHP zihniyetinden memlekete bir hayır geleceğine inanmıyorum. Kavga, gerilim ve sağlıklı bir şeyler ortaya koymak yerine, kuru kuru eleştiri siyasetini millet istemiyor. Bunu da defalarca sandıkta gösterdi ama anlayan yok.
Gerçekten, Türkiye’yi yönetmeye talip iki büyük muhalefet partisinin Türkiye’nin her yerinde miting yapamaması ne büyük çelişki. Hele doğu bölgelerimizde esameleri okunmuyor. İktidarın en büyük artısı muhalefet. 5 yıl önce AKP bu gidişle 20 yıl Türkiye’yi yönetir, diyordum. 5 yıl geçti, ben hâlâ 20 yıl yönetir, diyorum. Gözüken o.
Bahçeli için Ereğli’de toplanan kalabalığa baktım, bence 64 bin seçmeni olan bir ilçe için çok azdı. Eğer başbakan gelmiş olsa on katı insanın toplanacağını düşünüyorum. Halk muhalefete inanmıyor, her şeye rağmen hükümeti başarılı buluyor. Başarılı bulmayanlar bile ikisi arasında tercih söz konusu olunca oyunu hükümetten yana kullanıyor.
Peki, parti zihniyetinin kazanması adayların kazanması, adayların kazanması parti zihniyetinin kazanması anlamına mı gelir? Genel anlamda düşünüldüğünde buna evet denebilir. Ancak derinlemesine bir analiz yapacak olursak, zihniyetini sevdiği halde adayını beğenmeyenler, adayını beğendiği halde zihniyetini beğenmeyenler bu seçimde hayli fazla görünüyor. O nedenle kazanan ve kaybeden hakkında net bir yorum yapmak çok sağlıklı değil.
Ancak hangi durumda olursa olsun şurası kesin: AK Parti oy kaybederse, muhalefetin sesi yükselecek. AK Parti hükümetinin halk desteğini kaybetmeye başladığı ve Davos çıkışı, Ergenekon, yardım vs. politikalarının beğenilmediği yönünde eleştirilerde bulunacak.
AK Parti oyunu korursa ki, bence büyük başarıdır. Muhalefetin boşa konuştuğu, halk tarafından destek görmediği anlaşılır ve iktidarın eli kuvvetlenir. Genel seçime kadar muhalefetin sesi kısılır, rüzgârları ancak T.Erdoğan’ı serinletir. Seçmen sandık başına vardığında bunu da göz önünde bulundurmalı. Çoğunluk bulunduracaktır da…