Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE..
Yaşadığımız modern zamanlarda İslam dünyası derin bir değişim ve dönüşüm geçirmektedir. Bundan ülkemiz de nasibini almaktadır.
İbn Haldun, toplumların yıkılışını; fetih, ganimet, konformizm, rehavet ve çöküş olarak açıklar.
Bilindiği gibi Kapitalistleşme süreçleri yaşamamış Müslüman tecrübede ekonomik faaliyet, rızk ve bereket kavramıyla ifade edilirdi. Bugün ise, modernitenin seküleştirici etkisiyle Müslüman bilinçte rızk ve israf kavramlarının anlam alanında bir buharlaşma yaşanıyor.
Müslümanların dili sekülerleşti.
Din dili, metalaştırıldı.
Protestan bir söylemle kazançtan çok tüketime yönelik kar, marka ve moda gibi kavramlar dinin ticarileştirilmesini beraberinde getirir oldu.
Kur’an’ın ana konuları arasında yer alan cihad, tevhid, bereket, rızık, tekbir, ihlâs vb. gibi dini kavramların asıl içerikleri terk edilerek aşındırıldı, tüketim kültürünü ve alışkanlıklarını meşrulaştırıcı bir kullanım aracı olarak görüldü.
Öte yandan son yıllarda, Müslüman kadının kamusal alanda görülmeye başlamasıyla birlikte, geleneksel kadın kimliği ve rolünde bir kırılma yaşandı. Artık gazete manşetlerinde“Müslüman sosyete” gibi haberler yer alır oldu.
Sınıf atlayan yeni bir dindar kesim türedi.
Sosyal değişime bağlı olarak, kendisini dindar bir kimlikle tanımlayan genç kız ve erkekler, Batı müziğinin en uç noktalarından biri olan ‘metal’ müzik ve pop müzik konserlerinde âyin havasına girerek kendilerinden geçiyorlar. Hatta geleneksel temaya aykırı, bizzat müzik gruplarında yer alıyorlar. Artık caddelerde sırtlarında gitar gibi müzik aletleri taşıyan başörtülü kızları görmek yadırganmıyor.
Özellikle büyük şehirlerde Müslüman gençler, kendilerini ifade edebilecekleri gözden uzak modern kafelerde kızlı-erkekli özel yaşama alanları oluşturuyorlar.
Müslüman genç erkekler ise, yeni bir görünüme bürünerek kulağında küpesi, top sakalı ve hippi tiplemesiyle Cuma günleri camilerde saf tutuyor.
Küreselleşmenin hızlandırıcısı iletişim devrimi sayesinde modern dalga, geleneksel duyarlılıkları değiştirici ve dindarlıkları yumuşatıcı, dönüştürücü etkiler ortaya çıkardı.
Helal ve haram duyarlılıkları oldukça zayıfladı. Modern dalga, en muhafazakâr denilen ailelerde bile çözülmeleri beraberinde getirdi.
Tatil anlayışları değişti ve yeni tatil köyleri inşa edilmeye başlandı.
Eskiden ramazan ve kurban bayramlarında evinde oturan ve genç kuşaklara geleneğimizin ve değerlerimizin nasıllığını somut anlamda göstererek aktaran eli öpülesi hacı amcalarımız ve hacı teyzelerimiz şimdilerde tatil köylerinin yolunu tutar oldu.
Kurban eti algısı da değişti. Etler fakire-fukaraya dağıtılması gerekirken, göstermelik birkaç kişiye verilip gerisi ya sucuk yapımına ayrıldı ya da ileriki zamanlarda kullanılmak üzere dondurucuların dibini boylar oldu.
Dünün mücahitleri, şimdinin müteahhitleri oldu.
Dünün kimi mutasavvıfları bugünün mutasarrıfları oldu. Bütün bu değişimler, yoksulu ve orta kesimi olmayan yeni Müslüman mahallelerin ve sitelerin oluşturulmasında etken bir rol oynadı.
Yeni tip zenginlikler, Müslüman erkek ve kızların vücut güzelleştirme salonlarında boy göstermelerini tetikledi. Bu değişim, tüketim alışkanlıklarına bağlı olarak, markalara düşkünlüğü alabildiğine kamçıladı.
Acaba, kent hayatına katılan gençlerin, markaya, tesettür defilelerine, pop müziğe ve flörte evet demeleri, hatta onların örtülü ve sakallı olmaları, modern zihinlere sahip olduklarını da örter mi?
İşte bu saydığımız hususlar da bir değişimdir. Pekiyi dindarlıklarımızda ortaya çıkan bu değişim türü, gelişerek mi yoksa değişerek mi bir değişme biçimidir?
Duyarlılık ve sorumluluk sahibi her Müslüman bu sorular üzerinde bir defa daha kafa yormalıdır.