Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Müftülere nikâh kıyma yetkisi ve Tarihe önem

Geçtiğimiz günlerde iki önemli konu gündeme geldi.

Geldi gelmesine de birisi gündemde hayli yer tuttu, tartışıldı, konuşuldu, bazıları tarafından protesto edildi. Diğerinin ise kimse üzerinde durmadı, kimse ona kafa yormadı.

Birincisi müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesi konusu idi. TBMM’ de yeni kabul edilen düzenlemeyle artık, müftüler de nikâh kıyabilecek. 

Bir kısım çevreler müftülere verilen bu yetki karşısında, dini olarak görülen her düzenlemede olduğu gibi, hop oturup hop kalkıyorlar ve bağırmaya başlıyorlar. “Laiklik elden gidiyor.”

Bu tür düzenleme karşısında din düşmanlığını ileri seviyeye vardıran bir kısım kendini bilmezler de ellerinde tava tencere ile sokağa dökülüp bu kanunu protesto ettiler.

Bir kere bunlar, yeni düzenlemede evlilik şartlarının değişmediğini, sadece Belediye Başkanı ve muhtarlara verilen nikâh kıyma yetkisinin müftülere de verildiğini başkaca bir değişiklik içermediğini ya bilmiyorlar veya konuyu çarpıtıyorlar.

Bu kanun, evlenme ehliyeti ve evlenmedeki engelleri değiştirmiyor. Hatta evlendirme memuru tanımını da değiştirmiyor. Kanuna göre; evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işlerde görevlendireceği memur, köylerde ise muhtardır.

Değişiklik sadece, evlendirme yetkisi olarak il ve ilçe müftülüklerinin eklenmesinden ibarettir. Değişiklik, hiçbir kimseyi il ve ilçe müftülüklerinde resmi nikâh kıymaya zorlamamakta, sadece vatandaşımıza ilave bir seçenek sunmaktadır.

Herkes, yasal şartlara uymak kaydıyla resmi nikâhını dilediğine kıydırma hak ve yetkisine sahiptir. İsteyen belediyesi olan yerde belediye başkanına veya belediye başkanının bu işlerle görevlendireceği memura ya da köylerde muhtara nikâh kıydırabileceği gibi isteyen de il ve ilçe müftülüklerine resmi nikâh kıydırabileceklerdir.

Müftüler de nikâh kıyarken, belediyeler gibi mevcut medeni kanunlar çerçevesinde nikâh kıyacaklardır ve evlilik engelleri varsa bunları müftülükler değil nüfus müdürlüklerinin kayıtları ortaya çıkaracaktır. 

Şu var ki, bizim vatandaşımız resmi nikâh yanında bir de dini nikâh kıydırdığı için, bu iki nikâh müftülüklerde aynı anda yapılmış ve vatandaşın işi kolaylaşmış olacaktır. Bu da laikliğin elden gitmesini gerektirecek bir durum değildir. Zira yeni bir durum değil, zaten var olan bir uygulamadır.

Düzenleme bu iken, ortalığı bulandırmak ve bir kaşık suda fırtınalar koparmak da neyin nesi?

Bu olsa olsa, içinde her dini bir terim geçtiği zaman bazı çevrelerin yaptığı din düşmanlıklarının yansımasıdır.

***   ***   ***

Bilindiği gibi, Üniversitelere giriş sınavlarında değişiklik yapıldı. Yeni sınav sistemi YÖK Başkanı tarafından açıklandı. Açıklamaya göre, YGS ve LYS yerine YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) geldi.

Açıklamada ayrıca, yeni sınav sisteminin daha yalın, sade, kolay anlaşılabilir ve kolay yönetilebilir olduğuna da yer verildi. Buraya kadar eyvallah…

Ancak yeni sistemde derslerin ağırlıkları ile ilgili de bazı değişiklikler yapıldı.

Meselâ; Üniversite sınavlarında yeni sistemde Tarih sorularından tüm öğrenciler sorumlu olmayacakmış. Tarih dersinin soruları azaltılacakmış ve sadece Tarih bölümünü seçenler bu soruları cevaplayacakmış. Eşit ağırlıklı puanın hesaplanmasında Tarih dersi dikkate alınmayacakmış.

Bu durum öğrencilerin yani yeni neslimizin, Tarihe olan ilgisini mutlaka azaltacaktır.

Gençlerimize, yeni nesillerimize şanlı tarihimizi öğretmek ve önemini her şartta vurgulamak gerekirken, bu şekilde önemsizleştirme adımları atmak ve tarihimizi ikinci sınıf bir muameleye tabi tutmak kabul edilemez.

Cumhurbaşkanımız, Hükümetimiz ve Kültür Bakanlığımız, Diriliş ve Abdulhamit gibi tarihimizi doğru ortaya koyan dizilerin artması için gayret ederken, YÖK’ün aldığı, tarih dersini önemsiz hale getirme kararı da ne oluyor?

Tarih dersi, en az diğer bütün dersler kadar hatta onlardan daha fazla önemlidir. Tarih dersinin önemsizleştirilmesi, geçmişini ve tarihini bilmeyen bir toplum ortaya çıkmasına sebep olur ki, tarihinden kopuk toplumların uzun süre ayakta kalmaları mümkün değildir.

Bu kararın bir an önce gözden geçirilmesi ve Tarihi önemli hale getirecek adımların hemen atılması şarttır.

***   ***   ***

Bugün kaleme aldığım iki konunun hangisinin daha öncelikli ve daha önemli olduğunu bendenize sorarsanız, hiç düşünmeden Tarih derim. Siz ne dersiniz bilemem. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar