Ahmet Ünver
Bir ve Beraber olma Zamanıdır!
Küresel ve bölgesel güçler, devlet kademesindeki etkili ve yetkili mercilerde bulunan yöneticilerle ve dışarıda mevzilerini muhkemleştirmeye çalışıyorlar. Neden? Dünyadaki dengeler tamamen değişiyor! Küresel güçler, dünya hegemonyal hedefleri doğrultusunda anlaşamadıkları devlet kademesindeki kişilerle anında yol ayrımına gidebiliyor. Olabilir mi? Tabii ki olabilir ve çok doğaldır! Bizim gibi ülkelerde, yıllardır içeride ki adamları vasıtasıyla yönetmeye ve emirler vermeye alışık oldukları için böyle bir değişim çok da kolay olmamaktadır. İçeriden ve dışarıdan tepkiler ve seslerin de yükseldiğini görebiliriz! Ne var, neler oluyor ki? Size ne demek gerekmez mi? Devlet kademesindeki anlaşamadığınız yöneticileri başka bir göreve göndermeniz veya yol ayrımına gitmenize bir şey diyor muyuz? Sana ne be kardeşim, istediğim değişimi yapar ve istediğim kişilerle de çalışabilirim. Ne için? Devletimizin Varlığı, Milletimizin birliği ve tabii ki Bekamız için! Yeter artık! Yüz yıllardır taşeron ve işbirlikçilerinizle yönettiğiniz ve kontrol ettiğiniz ülkemizden elinizi ve her şeyinizi çekin artık! Yaşadığımız sorunun temel sebebi de budur; Kontrol ve denetimlerinden kaymakta olan bir Türkiye! Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak artık bir yol ayrımındayız; Devlet kademesindeki, taşeron ve işbirlikçi ruhlarla bu süreci, Varlık - Beka savaşını sürdüremeyiz! Bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetebilirsek, bölgesinde ve dünya ölçeğinde Güçlü bir Türkiye’nin gelmekte olduğunun da korkusu sarmıştır, tüm küresel güçleri ve içimizdeki işbirlikçilerini!
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, yukarıda zikretmeye çalıştığımız; bağımsız, güçlü ve 2023- 2053 – 2071 Türkiye hedefleri doğrultusunda yol arkadaşları ile birlikte bazı kararlara da imza atmaktadır. Eski Türkiye de böyle kararları alabilmek için küresel güçler ve içimizdeki işbirlikçilerinin onayını almak ve beklemek durumunda kalıyorduk! Nasıl olabilirdi? Evet, aynen öyle, kabul etmesek de! Bu kararların içinde bazı yol arkadaşları ile yol ayrımı da bulunmaktadır. Olması gereken ve doğal bir gelişmelerdir. Devlet kademesinde çalışan bireylere bu makamlar tabii ki babalarından da miras kalmamıştır. Her zaman ifade etmeye çalıştığımız gibi burası bir kabile devleti de değildir! Aslında, Devlet ve millet olarak yaşamakta olduğumuz Kurtuluş Savaşını da tam olarak idrak edemedik! Yapılan tüm bu çalışmalar, tüm değişimler ve tüm hazırlıklar bölgemizde, sınırlarımızda ve ülkemizin her bir metrekaresinde verilmekte olan Kurtuluş savaşına yönelik olarak büyük bir ön hazırlık, bir mevzi alma durumu ve bu milletin her bir ferdi ile milli bir bilinç ve milli bir duruş ortaya koyma çalışmalarıdır. Sen ne zannetmiştin ki?
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan; Türkiye içeriden ve dışarıdan kuşatılmaya çalışıldığı bir dönemde; Ülkemiz, tıpkı pençeleri sökülmüş bir aslan gibi ehlîleştirilmek, boyunduruk altına alınmak isteniyor. Eski pısırık Türkiye’ye alışmış olanlar; iddialı ve güçlü bir ülkeyi hazmedemiyorlar. Türkiye’nin bir süredir coğrafyadaki bin yıllık varlığı ve bekası açısından tarihinin en kritik süreçlerden birini yaşıyor. İstikbalimiz için ikinci bir Kurtuluş Savaşı verdiğimiz bir zaman diliminin tam ortasındayız. Ülkemizin bu yükselişini engellemek, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını durdurmak için çok yönlü, çok aktörlü kirli bir plan uyguluyorlar. Bu planın içinde, ekonomik tetikçilik var! Bu planın içinde, millet iradesini tank ve topla esir alma var! Bu planın içinde, mezhep ve etnik temelli kışkırtmalar var! Bu planın içinde, terör örgütlerine sahip çıkma, teröristleri baş tacı etme var! Bu kanlı oyunun içinde, figüran olarak FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C gibi eli kanlı çeteler de var! Tüm araçlarıyla, tüm piyonlarıyla, yıllardır farklı kimlikler altında gizliden gizliye besledikleri lejyonerleriyle üzerimize geliyorlar ve gelecekler! Terör koridoru da sadece Türkiye’yi kuşatmaya yöneliktir! Suriye’yi dünyanın en büyük silah pazarına çevirenler, eli kanlı katilleri en modern silahlarla donatanlar, tüm bunları herhâlde demokrasi aşkına yapmıyorlar! Yaşananların hiç biri tesadüf olmadığı, planlı, programlı bir şekilde aşama aşama hayata geçirilen bu kirli planın hedefi, partiler olmadığı, bu saldırıların muhatabının da tüm ülkemiz, tüm devletimiz ve tüm milletimizin olduğu bir dönemdeyiz. Zor günlerin aynı zamanda eleme, elenme, ayrışma günleri olduğunu, milletin hakiki dostlarıyla sahtelerini, vatanperverlerle uşakları ayırma zamanları olduğunu. Yolu doğru olanın yükü de ağır olur atasözüne ve Allah hiç kimseye, kaldıramayacağı yük yüklemez ayetine atıfta bulundukları, bu konuşmalarının, son dönemde, bölgemizde ve ülkemizde yaşamakta olduğumuz tüm sorunların tespiti, teşhisi ve bu saldırıların hedeflerinin de sadece DEVLETİMİZ ve MİLLETİMİZ olduğunu, millet olarak da sadece BİRLİK ve BERABERLİK halinde olmamız gereken bir dönemde ki vurgularının da çok dikkate değer olduğu kanaatindeyim.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ve millet olarak son dönemde yaşadıklarımızı nasıl okumalı ve nasıl bir tedbir almak durumundayız? Tüm bunlar neden olmaktadır ki? Tüm bu saldırı ve gelişmeler, Küresel güçlerin sadece ve sadece bölgemiz ve ülkemizdeki emperyal güç ve varlıklarının devamlılığı adına olmaktadır. Son dönemde ülkemiz devlet kademesinde ki değişimlere de şahitlik etmekteyiz. Bu değişim bazen bir büyükşehir belediye başkanlığı, bazen bir il başkanlığı, bazen bir ilçe başkanlığı veya devlet kademesindeki bir yönetim birimlerinde! Tüm bu değişimler neden olmaktadır ki? Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadelerinde de sürekli olarak şahit olduğumuz gibi, yaşadığımız bireysel saldırılar gibi görünse de, devlet ve milletimiz bir saldırı ve kuşatma altındadır. Verdiğimiz mücadelenin adı da bir Kurtuluş savaşıdır. Savaş dönemlerindeki başkomutanın yaptığı, her bir mevzi de bulunan komutan ve üst düzey emir komuta zincirinde, savaşın seyrine göre değişimler yapması kadar doğal bir şey yoktur. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletimizin her bir ferdi olarak verilmekte olan Kurtuluş savaşına, 15 Temmuz gecesi ve Yeni kapıdaki ortaya çıkan ruhta olduğu gibi, ancak günlük çıkar ve makam sevdasından arınmakla, sadece Bir ve Beraber olabilmekle hazırlıklı olabilir ve bu saldırıları da böylece bertaraf edebiliriz. Aksi halde, bölgemizde ki devletleri, vatanları parça parça edilen milletler arasına bizim de adımız eklenecektir. Anladın mı şimdi? Sınırlarımızda ve ülkemizin her bir karesinde ki tüm bu saldırı ve kuşatmaların sebebini de idrak edebildin mi? Şahıslarla ne ilgisi de olabilir ki? Kuşatma ve saldırı altında olan Devlet, millet, vatan ve namusumuzdur! Sen hala anlayamadın mı?