Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Müt’a nikâhı

Son günlerde yazılı ve görsel basında müt’a nikâhı sık sık gündeme getirilmektedir.

Kadın-erkek beraberliğinin ve neslin devam ettirilmesinin yegâne meşru yolu, nikâh olarak isimlendirilen evlilik sözleşmesidir. Nikâh, birbirleriyle evlenmelerine hukuken bir engel bulunmayan bir erkek ile bir kadının sürekli bir hayat ortaklığı kurmak üzere aralarını birleştiren ve bunun için karşılıklı hak ve görevler belirleyen bağdır.

İslâm kaynakları, evlilik sözleşmelerinin alenî yani toplumun bilgisi dâhilinde olmak üzere sürekli beraberlik esasına ve tarafların yaratılış özelliklerine uygun bir mahiyet taşıması gerektiğini öngördüğü için, “süreli nikâh”, “hileli evlilik”, “gizli nikâh”, “misyâr nikâhı” gibi İslam’ın evlilikle gözettiği hedefleri gerçekleştirmekten uzak olan birliktelikleri meşru saymamıştır.

Meşru olmayan evlenme akitlerinden birisi de “müt’a nikâhı” olarak bilinen sözleşmedir. Evlenmeleri hukuken caiz olan kişilerin bir ücret karşılığında belli bir süre birbirlerinin cinselliklerinden yararlanmak amacıyla yaptıkları evlenme akdi olan müt’a nikâhı, sahabe çoğunluğuna ve dört mezhep imamına göre bâtıldır. Şîa’ya mensup Zeydî mezhebi de böyle bir akdi meşru görmemiştir.

Tarihsel verilere bakılırsa, İslâm öncesi dönemde zaman zaman başvurulan müt’a nikâhı uygulaması, İslâm’ın ilk dönemlerinde de devam etmiş, ancak kadını, aileyi ve nesli korumaya özel önem veren İslam daha sonra bu uygulamayı kaldırmıştır (Bkz. Buhârî, “Nikâh”, 31, Müslim, “Nikâh”, 30). Hz. Peygamber’in (s.a.) şu sözleri, müt’a nikâhının hükmü konusunda tartışmaya yer bırakmayacak ölçüde açıktır:

Hz. Ali’nin bildirdiğine göre, Nebî (s.a.) 7/628 yılındaki Hayber savaşı sonrasında müt’a nikâhını ve evcil eşek etini yasaklamıştır.” (Buhârî, “Nikâh”, 31; Müslim, “Nikâh”, 29–32; İbn Mâce, “Nikâh”, 44.).

Ey insanlar! Ben size kadınlarla müt’a nikâhı yapmanız konusunda izin vermiştim. Şüphesiz Allah bunu kıyamete kadar haram kılmıştır. Kimin yanında müt’a nikâhıyla bulunan bir kadın varsa onu bıraksın...” (Müslim, “Nikâh”, 22; Müsned, 3/406.).

 “Allah Resulü, veda haccında müt’a nikâhını yasaklamıştır.” (Buhârî, “Meğâzî”, 38; Müslim, “Nikâh”, 25–30; Ebu Dâvûd, “Nikâh”, 14; Müsned, 3/404).

Müt’a nikâhının Hz. Peygamber tarafından yasaklandığını açıkça belirten rivayetler yanında, bunun Hz. Ömer devrinde yasaklandığını belirten bilgilerin de bulunduğunu dikkate alan âlimler, bazı sahabîlerin yasaktan haberdar olmayıp uygulamaya devam etmesi karşısında Hz. Ömer’in, bu yasağı tekrarladığı ve vurguladığı yorumunu yapmışlardır.

Aile kurmaya ve bunun devamlı olmasına özel önem veren İslâm’ın, evliliği cinselliğe indirgeyen ve aynı zamanda kadın istismarı anlamı da taşıyan müt’a nikâhını onaylaması düşünülemez. Kaldı ki bazı âlimler bunu bir tür zina kılıfı olarak da değerlendirmişlerdir. Zina ise bilindiği üzere en büyük günahlardan biridir.

 İslam, evliliği meşru görürken, “nikâhsız birliktelik” anlamına gelen zinayı ve zinaya götüren yolları da yasaklar. “Açık bir hayâsızlık” olarak nitelenen gayri meşru beraberliğin ücret karşılığında ya da rızaya dayalı olması, bu çirkin fiilin haramlık hükmünü değiştirmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.