Nanoteknoloji kuru göz sendromu hastalarının hizmetinde
Kanadalı bilim adamlarının geliştirdiği, ilaç iletme niteliğine sahip nano parçacıklar, kuru göz sendromu hastalarının hayatını kolaylaştıracak
ANKARA (AA) - Kanadalı bilim adamlarının, milimetrenin milyonda biri boyuttaki nano parçacıklarla göze ilaç iletimini sağlayan buluşu, tüm dünyadaki milyonlarca kuru göz sendromu hastasının hayatını kolaylaştıracak.
Gözde hasara yol açan kuru göz sendromunun göze günde üç kez Siklosporin A maddesi damlatılmasını gerektiren tedavisini haftada bire indirecek yeni buluş, hastalara büyük kolaylık sağlamasının yanında fazla ilaç kullanımı sonucu gözün maruz kaldığı toksik madde miktarını da önemli ölçüde azaltacak.
Göz hekimlerinin en çok tedavi ettiği rahatsızlıkların başında gelen kuru göz sendromu, gözlerin yağlı ve ıslak kalmasını sağlayan gözyaşının çeşitli nedenlerle bu niteliklerini yitirmesinden kaynaklanıyor. Genellikle 50 yaş üzeri hastalarda görülen rahatsızlık sonuçta göz hasarına yol açıyor.
Kanada’daki Waterloo Üniversitesi Mühendislik Fakültesi doktora öğrencisi Shengyan Sandy Liu başkanlığındaki bilim ekibinin buluşu, üniversitenin internet sitesinde bilim dünyasına tanıtıldı.
İnsan saçının yüz binde biri kalınlığındaki nano parçacıklar, diğer yöntemde kullanılan ilaç miktarının sadece yüzde 5’i ile gözdeki acı ve tahrişe yol açan rahatsızlığı giderebiliyor. Göz yuvarına zarar vermeden yapışan nano parçacıklar 5 gün boyunca ilaç iletimi işlevini yerine getirdikten sonra vücut tarafından emilerek atılıyor.
Sudan ayırt edilmesi çok zor olan nano parçacıklarından oluşan göz damlalarının göze rahatsızlık vermediğine dikkati çeken Liu, buluşlarının, hastalar açısından vakit kaybını önlemesinin yanı sıra göz damlalarının aşırı kullanımı nedeniyle gözün maruz kaldığı toksik madde miktarını da önemli ölçüde azaltacağını vurguladı.
Göze ilaç iletme niteliğine sahip nano parçacıklar içeren göz damlalarını klinik deneyler için hazır hale getirme işine odaklanan araştırma ekibi, buluşun bu aşamayı geçmesinin ardından 5 yıl içinde hastaların kullanımına sunulacağını ümit ettiklerini belirtti.
Kaynak: