Ümit Savaş Taşkesen
Nerden baksan ahmakça!
“Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça...”
Vardır bir hikmeti diye diye, görünmeyenin arkasındaki sırları okuma, vakıf olma, görünen apaçık bir gerçeği, türlü oyunlar, şaşkınlık, gaflet ve hatta hıyanete eşdeğer bir şekilde değiştirmeye çalışmak, bu yönde yorumlarda, akıl yürütme ya da çıkarsamalarda bulunmak, kendini de çevreni de kandırmak, söylediğin yalana inanmak en basitinden şeytanın vesvesesine gönüllü olarak boyun eğmek; en hafifinden ahmakça!
Hak ise, taşıdığı sorumluluğun, var olduğunu sandığı kimliğin, hasbelkader veya miras olarak oturduğu koltuğun, liyakatini veremeyen, taşıyamayan, ferasetten yoksun, basireti bağlanmış şaşkınların sırçalarını birer birer söker ve döker, zamana yayar ve zelil eder. Şeyh diye, lider diye bildiğin, gönül bağladığın, el pençe divan durduğun adam şaşar da sen bu şaşkınlığı bir hikmeti vardır diye sorgulamaz isen zilleti hikmet ile tevil etmeye çalışıp durursun sonra.
Dünden bugüne düşünce dünyasında ya da gönül deryasında usta bir kaptan olan, olduğu düşünülen, inanılan nice kimse vardır ama gel gör ki aynı adamlar siyaset dünyasında gemiyi karaya oturtan acemi bir kaptan, belki de bu alanda sen tayfa iken o düşünüş itibariyle daha acemi bir miçodur.
Birçoğu gönlün ya da ruhun sırlarına vakıf olurken gerçek dünyadan kopuk, dünyayı ve hayatı okumakta yetersiz, yol göstermeleri ise basiretsiz olabilir. Bir kısmı belki kırk yıldır aldatılır, bir isme kapılır, takılıp gider, peşine düştükleri adamın kepazeliği de aldanışları da ortaya çıksa aynı aldanış üzerinde ısrar ederler. Bunu, yani apaçık hatanın tekrarı olan şeyi, size tutarlılık diye marifetmiş gibi açıklayıp yutturmaya çalışırlar. Ama doğru, biz bilmeyiz onlar bilir hikmetini!
Köşesinde ağır olup molla sanılırken kıpırdanınca cirmi ortaya çıkan, kendini ele verip kofluğu ortaya çıkanlara da selam! Vardır bu basiretsizliğin de bir hikmeti elbet, değil mi? Gözümüzdeki perdenin açılması olmasın sakın...
Ne mutlu her ikisini de bir arada gerçekleştirebilen insanlara. Onlar ki bir yandan gönül dünyasında zenginliğini yaşayıp yaşatır, insanlara yol ve yön gösterirken diğer yandan da düşünceleri, duruşu ve basireti ile dünya hayatı konusunda milletin hayrına kararlar alınmasında doğru bir tavır içerisinde bulunurlar.
Ne mutlu ahreti ile dünyasını dengeleyip doğru karar alabilen, yön verebilen, milletin bekası yönünde şaşkınlık uykusundan uyananlara... Ne mutlu “hangi dünyaya kulak kesilmiş ise öbürüne sağır” olmayanlara...
Ahmaklıkları da hayatın bir cüzü olarak kabul eylemek kemalatın gereği sanırım... Hayatta ne cüzler var yarabbi! Allah bu ahmaklıkları tecrübe etmekten de ahmaklardan da cümlemizi korusun... Muhabbetle...