ÖKK darbe girişimi davası

ÖKK darbe girişimi davası

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirme teşebbüsüne ilişkin 68 kişinin yargılandığı davaya, sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirme teşebbüsüyle ilgili 68 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıkların yanı sıra, sanık yakınları ve taraf avukatları katıldı.

Duruşmada, iddia makamının esasa yönelik mütalaasına karşı savunma yapan eski kurmay albay Ümit Bak, suçlamaları kabul etmedi.

Bak, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Özel Kuvvetler Karargahında Harekat Eğitim Şube Müdürü olarak görev yaptığını ve 15 Temmuz'da da Genelkurmay Başkanlığında yapılan terörle mücadele toplantısına katıldığını anlattı.

Toplantı sonuna doğru hava sahasının uçuşlara kapatıldığına yönelik Genelkurmay Başkanı'nın emrini öğrendiğini belirten Bak, bunun çok üzerinde durmadığını, toplantının ardından dönemin ÖKK Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'yı uğurlayıp, o günden kalan evrak işlerini ve toplantı notlarını toparlamak amacıyla kışlaya gittiğini öne sürdü.

İddia makamının "görevli olmadığı halde karargahta" neden bulunduğunu sorduğu Bak, işleri dolayısıyla gittiğini, bu suçlamanın bir anlamı olmadığını söyledi.

Bak, "Kışlaya dönmem ve karargahta bulunmam gayet tabii, hayatın akışına uygun bir harekettir. Bunu 15 Temmuz darbe girişiminin bir parçası olarak göstermek beyhudedir." diye konuştu.

- Terör saldırılarına karşı ikaz emri

Odasında bulunduğu sırada Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi'nden (SKKHM) saat 21.30-22.00 civarı "Harekat yıldırım" öncelikli bir mesaj geldiğini belirten Bak, bu mesajın bir terör saldırısına karşı ikaz ve tedbirlerin artırılmasına yönelik olduğunu öne sürdü.

Bak, mesajın geldiği makamın doğru ve usulüne uygun olduğunu, konu ve kapsamının suç teşkil etmediğini iddia ederek, böyle bir emir geldiğinde birlik komutanının bilgilendirilmesi kapsamında Zekai Aksakallı'ya ulaşıldığını kaydetti.

Aksakallı'nın da emniyet tedbirlerinin artırılmasını, kışlaya kimsenin alınmamasını, 32. Özel Kuvvet Taburuna alarm verilmesini emrettiğini aktaran Bak, tabur personeli gelene kadar karargahtan bir grubu nizamiyeleri takviye için yönlendirdiğini, kışlaya da kimsenin alınmamasını ilettiğini bildirdi.

Bak, ilerleyen saatlerde nizamiyeye 2-3 araç yaklaştığı bilgisi üzerine 32. Taburun geldiğini düşündüklerini, bu sırada Sezgin Güney ve onun timinin de içeri girdiğini söyledi.

Güney'in yanına gelerek emrini sorduğunu, onların mesaide olduğunu düşündüğünü ve sonrasında nizamiyeyi takviyeye gönderdiğini dile getiren Bak, "Genelkurmay Başkanlığından gelen birinci emrin uygulanması kanuni bir zorunluluktur. Uygulanmaması suç olur. Emri Zekai Paşa'ya bildirdik. O da bize talimat verdi. Biz de Zekai Paşa'nın emirlerini yapmakla mükellefiz." şeklinde beyanda bulundu.

Bak, bütün faaliyetlerin emir komuta zinciri içinde askeri hiyerarşiye uygun, askerliğin gereği olarak yapıldığını savunarak, o gece kışladaki en üst rütbeli olarak emirleri kendisinin verdiğini belirtti.

- Semih Terzi'yi aramış

Ümit Bak, 22.00-22.30 arasında Genelkurmay'dan gönderilen ikinci mesaj emrinin kendisine getirildiğine işaret ederek, "harekat yıldırım" öncelikli mesajın, bazı generallerin atamasıyla ilgili olduğunu bildirdi.

Bu mesaja göre, Aksakallı'nın, Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine alındığını, Semih Terzi'nin de onun yerine atandığını bildiren Bak, mesajın çekildiği makamın da doğru olduğunu, en üst karargah olan Personel Başkanlığı General Amiral Şube'den geldiğini anlattı.

Yazılı emre istinaden Semih Terzi'yi aradığını ve mesajı söylediğini, onun da "Ben zaten geliyorum. Gelene kadar giriş çıkışları durdurun. Kimseyi de almayın." diye emir verdiğini aktaran Bak, Terzi'nin daha sonra da okul komutanı gelirse onu da almamalarına yönelik WhatsApp'tan mesaj attığına değindi.

Personelde bir kararsızlık oluştuğunu, bunun üzerine Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezini (SKKHM) aradıklarını aktaran Bak, oradan da emrin geçerli olduğunun bildirildiğini ileri sürdü.

Yazılı emrin sahte olduğunu bilmediğini savunan Bak, emri kendisinin verdiğini, emri alan personelin de bunu yerine getirmek zorunda olduğunu belirterek, "Sorumluluk, emri veren olarak bana aittir." beyanında bulundu.

Duruşmaya, öğle arası verildi.

Kaynak:Haber Kaynağı