Salih Sedat Ersöz
Orucumuz, bizi hesap gününe hazırlamalı
Günler çok çabuk geçiyor, zaman su gibi akıp gidiyor. Ramazan geldi geliyor derken, yarısından fazlası geçip gitti bile… “Ahir zamanda bir yılın bir ay gibi, bir ayın bir hafta gibi, bir haftanın bir gün gibi, bir günün ise bir yaprağın yanması kadar hızlı geçeceği” Hadis-i Şerifinin yaşandığı zaman dilimindeyiz.
Dünya ve içindeki canlı cansız tüm varlıklar hep birlikte ömür tüketiyoruz ve malum sona doğru hızla yol alıyoruz. “Ağızların tadını bozan ölüm” hepimizin çevresinde dolaşıp duruyor. Her gün bir yakınımızın, tanıdığımız veya tanımadığımız bir kişinin ölüm haberini alıyoruz.
Ölüme yürüyoruz an be an… Bir gün bizim de kapımızı çalacak ölüm… Ölüme ve dehşetli kıyamet sahnesinin zuhur edeceği günlere doğru koşarak gidiyoruz.
Güneşin söndürüleceği, yıldızların kararıp döküleceği, göğün yarılacağı, yerin şiddetle sarsılıp içindekileri fırlatıp atacağı, dağların yürütülüp pamuk gibi savrulacağı, denizlerin kaynatılıp fışkırtılacağı, kalplerin korkudan titreyeceği dehşetli kıyamet gününe her an biraz daha yaklaşıyoruz.
Kişinin ölümü ile onun kıyameti zaten kopmuş oluyor. Ölüm ile kişinin imtihanı sona eriyor. Dünyada iken ölüm anına kadar yaptıkları, kişinin ebedî âlemdeki durağını belirliyor. Zerre kadar iyiliğin ve zerre kadar kötülüğün karşılığını bulacağı çetin hesap günü geliyor.
Hesap gününe hazır mıyız? Ramazan, hesap gününe hazırlanmamız için tam bir fırsat. Bu fırsatı kaçırmayalım.
Yaptıklarımızın, yapmamız gerektiği halde yapmadıklarımızın ve tüm yaşantımızın hesabının sorulacağı, büyük- küçük hiçbir şey ayırt etmeden bütün hayatımızın kaydedildiği amel defterlerimizin önümüze serileceği günler uzak değil. Aksine bize çok yakın o çetin hesap günü… Ömrümüzün hitamına bağlı…
Ölüm her an gelebilir. Bir saniye sonrasına bile garantimiz yok. Nefesimizin tükendiği, gözümüzün kapandığı an yakamızdan tutulacak, “gel bakalım ver hesabını” denilecek. Ölüme hazır mıyız?
Ramazan, ölüme hazırlanmamız için büyük bir fırsat. Bu fırsatı iyi değerlendirelim.
Dünyada yapıp ettiklerimizin karşılığını bulacağımız, ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da Allah korusun cehennem çukurundan alevli bir çukur olacak olan son durağımıza buyur edileceğimiz günler öyle çok uzak falan değil.
Ateşimizi veya cennet bahçemizi bu dünyadan kendimiz oraya taşıyoruz aslında. Buradaki inanç ve amellerimizin karşılığı neyse, onu görecek ve onu yaşayacağız orada… Yoksa Allah kullarına zulmedecek değildir. Hak ettiğimiz neyse orada onu bulacağız. Daha dün yanı başımızda bizimle birlikte olanlar şimdi bu âkibetle karşı karşıya…
Bizim de bir gün mutlaka varacağımız yer orası. Bundan kaçış yok. Bundan kurtuluş yok. Onun için ölüme ve hesaba her an hazırlıklı olmalıyız.
İçinde yaşadığımız şu mübarek ve faziletli günler, nefis muhasebesi yapmanın, hata ve kusurlarımızı telâfi etmenin, eksikliklerimizi gidermenin tam zamanı. Henüz vakit varken ve yüce Allah bizlere fırsat üstüne fırsat sunarken kendimize çeki düzen verelim. İçinde bulunduğumuz fırsatı iyi değerlendirelim.
Rahmet Ay’ı Ramazan’ın içinde iken, akıllı insana düşen bu fırsatı kaçırmamak ve Ramazan’da affa, rahmet ve mağfirete mazhar olmayı başarmak için gayret etmektir.
Zira bu fırsat, son fırsat olabilir. Tuttuğumuz oruçlarımız, ölüme hazırlıklı olmamıza ve hesap gününe hazırlanmamıza vesile olsun İnşallah…
Oruçlarımızın bizi hesap gününe hazırlamasını sağlamak için, midemizle beraber, dilimize ve diğer bütün azalarımıza oruç tutturmamız gerekmektedir. Orucu, bütün kötülükleri engelleyen bir perde olarak görmeli ve hayatımızı kötülüğe, riyakârlığa, samimiyetsizliğe, vefasızlığa ve topyekûn haramlara tamamen kapatarak, güzelliklerle dolu bir şekilde yaşantımızı sürdürmeliyiz. Böyle yapmazsak sadece aç kaldığımız kalır yanımızda…
Bilmeliyiz ki; Allah’ın, bizim aç kalmamıza ihtiyacı yoktur. Oruç ile kötü huy ve çirkin yaşantı birbiri ile bağdaşmaz. Güzellikler ile çirkinlikler yan yana durmaz. Oruç, nefsi terbiye etmenin en güzel yoludur. Nefsi terbiye etmenin yolu, sabırdan geçer. Sabır; açlık ve susuzluğun yanında kötülükleri, haksızlıkları, vefasızlıkları ve haramları iştigal etmemek, bütün geçici zevklere direnebilmektir.
İşte ancak bu takdirde, tuttuğumuz oruçlar bizleri istenilen amaca ulaştırmış ve o çetin hesap gününe hazırlamış olacaktır. Hayırlı Ramazanlar efendim.