"Osmanlı Türk Müziği Geleneği ve Musiki İnkılabı" söyleşisi
Doç. Dr. Onur Güneş Ayas, Dolmabahçe Sarayı Konferansları'nın konuğu oldu
İSTANBUL (AA) - Doç. Dr. Onur Güneş Ayas, Dolmabahçe Sarayı Konferansları kapsamında "Osmanlı Türk Müziği Geleneği ve Musiki İnkılabı" konulu söyleşiye katıldı.
Dolmabahçe Sarayı Meşkhane Salonu'nda gerçekleşen etkinlikte konuşan Ayas, müzik ve musiki kavramlarına ilişkin bilgi vererek, geçmişten günümüze yaşanan süreçleri ele aldı.
Ayas, Osmanlı ve Türk müziğiyle ilgili yapılan isimlendirmelerin çok önemli olduğunun altını çizdiği konuşmasında, "Mesela müzik ve musiki ayrımı söz konusu. Bu ayrımı neden yapıyoruz? Aslında çok komik gibi görünen bu ayrımın aslında ciddi bir gerekçesi var. Çünkü iki ayrı müzik geleneği olduğunun aslında farkındayız. İki farklı müzik geleneği var. Bunlar birbirlerine indirgenemez ve birbiri içinde eritilemez müzik gelenekleri. Öyle ki bunlardan farklı bir şekilde bahsetme gereği duyuyoruz." ifadelerini kullandı.
"Klasik Türk müziği geleneği" kavramının doğru bir değerlendirme olmadığı eleştirisinde bulunan Ayas, "Alaeddin Yavaşça'nın bestesine de klasik Türk müziği diyoruz, Münir Nurettin Selçuk ve Sadettin Kaynak'ın eserlerini de klasik Türk müziği içinde sınıflandırıyoruz. Bu doğru bir tanımlama değil." dedi.
Onur Güneş Ayas, Müzik konusunda Mustafa Kemal Atatürk'ün, Napolyon'un biyografisinin de yazarı olan Emil Ludwig'e 1930'da verdiği röportajdan alıntı yapan Ayas, şunları aktardı:
"Emil Ludwig Atatürk'e şunu diyor, Şark'ın yegane anlayamadığımız bir fenni varsa, o da musikiciliğidir. Atatürk, 'Bunlar hep Bizans'tan kalma şeyler. Bizim gerçek musikimiz Anadolu halkında işitilebilir.' diyor. Daha sonra Ludwig, 'Peki bunların geliştirilmesi mümkün değil midir?' diyor. Atatürk ise şöyle cevap veriyor, 'Sizin Batı müziği kaç yılda bu duruma geldi? Ludwig diyor ki, 'Dört yüz yıl kadar geçti.' O zaman Atatürk, 'Bizim bu kadar süre beklemeye vaktimiz yok. Biz 400 yılda bu müziği alacağımıza, doğrudan alıp çok daha hızlı bir hamleyle gelişmek zorundayız." cevabını veriyor."
- "Müzik sembolik ifade olarak görülüyor"
Türkiye'nin 1920'li yıllarda içinde bulunduğu şartlara rağmen, Batı müziğine verilen öneme dikkati çeken Ayas, "Siyasi oluşmalar, yeni bir devletin kurulma heyecanı, bağımsızlık ve bağımsızlığın güvence altına alınması, kalkınma, savaştan çıkmışız. Peki niye müzik bu kadar acil halledilmesi gereken bir sorun? Çünkü müzik, sadece müzik değil. Müzik sembolik ifade olarak görülüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Doç. Dr. Ayas, müzik inkılabına ve müzelik olma kavramlarına da değinerek, "Dünyada geleneksel ve modern toplumlar var. Bir de geçiş aşamasındaki toplumlar var. Geçiş aşamasındaki toplumlarda gelenek ortadan kalkacak. Geleneğin yaşamasının zaten imkanı yok. Böyle olunca, geleneksel olan zaten geçmişte kalmış olarak tanımlanmaya başlıyor. Aslında gelenek yaşayan bir şeydir. Yaşamıyorsa zaten ölmüştür. Müze malzemesidir. Mesela Sümer geleneği olmaz. Sümer artık müzeliktir. Ama biz geleneksel Türk müziği diyince, geçmişte kalan bir şey algılamaya başladık." diye konuştu.
Aralarında "Musiki İnkılabının Sosyolojisi-Klasik Türk Müziği Geleneğinde Süreklilik ve Değişim" kitabının da olduğu çok sayıda kitabı kaleme alan Ayas, toplantının ardından dinleyicilerin sorularını yanıtladı.
Etkinliğin sonunda Müzecilik ve Tanıtım Başkanı Fahrettin Gün, Ayas'a hediye takdim etti.
AA
Kaynak: