Ümit Savaş Taşkesen
"PIROCEN" ne adayım?
Bu seçim telaşını uzaktan uzağa izlemek düştü bana. İnternete yansıyanlar üzerinden bir algı geliştirmeye çalışıyorum. Yazılanları, mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum. Önceki yerel seçimlerde aday adaylarını ya da adayları bir şekilde TYB Konya Evinde misafir edip tanıma, konuşma, düşüncelerini, projelerini! dinleme imkanımız olmuştu. Şimdi bunlardan uzak sadece internet üzerinden yazılanlara baktığımda şunu fark ettim ki aday adaylarından çok gazeteciler birbiriyle daha hararetli atışıyor olmuş.
Evet, belki önceki seçimlerde gazeteciler adayların iddialarını, söylemlerini, projelerini tartışır, aktarırken henüz aday adaylığı süreci üzerinden kim gitsin kim kalsın üzerinden birbirleriyle doğrudan ya da dolaylı olarak polemiğe girmiş görünüyorlar. Bunun ilginç bir görüntü ortaya çıkardığını da ifade etmem gerekiyor.
Aslında süreci biraz rasyonalize edecek olursak "Kim gitsin kim kalsın mekanizmasının" yazılan çizilen ve söylenenlerle etkilenmeyen bir mekanizma ile belirlendiğini hatırlatmak isterim. Geçtiğimiz yerel ya da genel seçim adaylarına bakıldığında bunu destekleyen yeterince veri yok mu sizce de? Var, ama kendimizi kaptırıp gidiyoruz bir hayale işte...
İşin bence en keyifli tarafı, polemik konusu tarafların yazılarına bir heyecan geliyor ve bu da bir okuyucu olarak beni keyiflendiriyor. Aday adayı olsam aynı keyfi alır mıydım bilmem ama okuyucu olarak yazılanları keyifle, merakla okurken bir yandan da bu yazılan övgü ya da yergilerin beyhude olduğunu düşünmenin sızısını içimden atamıyorum. Yazarlık biraz da bu beyhudelik duygusuna rağmen akıntıya karşı kürek çekmek, "su üstüne yazı yazmak"tır, biliyorum.
Uzaklardan iyi göremiyor olabilirim ama bazen diyorum, yazarlar aradan çekilse de şu aday adaylarının sesini duysak, ne dersiniz? Duyulmaya değer projesi olan var mı? Onların bu görece sessizliği ise sanırım esas karar merciine ulaşma çabası içinde olmalarından mı kaynaklanıyor? Kimbilir, onlar da seslerini duyuramamaktan yakınıyorlardır.
Daha önceki seçim sırasında da yazmıştım tekrar yazmakta fayda görüyorum. Akıllı adam eksik olan aklı başkalarından satın almayı düşünebilen adamdır. Ben eğer aday adaylığından adaylığa seçilmiş bir başkan adayı olsam ilk iş çevremdeki elemanlara diğer aday adaylarının aday adaylığı sürecinde dile getirdiği ya da yayınladığı proje broşürlerini toplatıp dosyalatır, arşivletirdim, kompleks duymadan.
Elinizde, başkan seçildiğiniz takdirde şehir ve insan adına yapılmaya değer olanları değerlendirirdim. Baştan sona olmasa dahi şehrin sorunları üzerine neler yapılabileceği hakkında size mutlaka bir fikir verecektir. Ve sonra hakkımda yazılan olumlu ya da olumsuz yazıları da arşivletirdim. Doğru ya da yanlış ama sonuçta bu şahsınızın kamuoyundaki aksülamelidir. Bunları değiştirmek için de bir şeyler yapmayı ajandama yazardım ama ben aday değilim.
Biliyorum bunları yapan ya da diğer yazılanlara olduğu gibi buna da kulak veren çıkmayacak, olsun. Yukarıda demiştik ya yazarlık biraz da yazdığının beyhude olduğunu bilmene rağmen inatla su üstüne yazı yazmaktır. İşte öyle bir umut bizimkisi, ya birisi okursa!
Kim bilir belki ben uzaktayken Türkiye gerçekten bu açıdan da değişmiştir!
Haydi soralım, "PIROCEN" ne adayım?