Raif Çavuşoğlu

Raif Çavuşoğlu

Sosyal yardımlaşmada örnek insan, çevresine yardım etmekten zevk alan, 1974- 2006 dönemlerinde SSK ve Bağ-Kur mevzuatı yönünden binlerce kişinin emekli olmasına yardımcı olan, sevilen, sayılan siyasi, kültürel ve sosyal isim

Sosyal yardımlaşmada örnek insan, çevresine yardım etmekten zevk alan, 1974- 2006 dönemlerinde SSK ve Bağ-Kur mevzuatı yönünden binlerce kişinin emekli olmasına yardımcı olan, sevilen, sayılan siyasi, kültürel ve sosyal isim


 


Raif Çavuşoğlu


 


 


10 Mayıs 1943 tarihinde Antalya’nın Akseki ilçesinde dünyaya gelen Raif Çavuşoğlu Ayşe-Hüseyin çiftinin üç çoğundan birisidir. Ev hanımı olan Ayşe Hanım ile Manavgat Beşkonak Orman İşletmesi’nde çalışan baba Hüseyin Çavuşoğlu’nun tek erkek evlatları Raif’in Fatma ve Sevgi isimli iki kız kardeşi vardır. O yıllar Raif Çavuşoğlu için sanki bir masal dünyasıdır. O günleri ve anılarını anlatırken Sayın Çavuşoğlu yerinde duramamakta, ayağa kalkmakta, sanki o yılları yeniden yaşamaktadır.


OKULA TENEKE ÇANTAM


İLE GİDER GELİRDİM


Akseki İlkokulu’na giden ve 1955 yılında bu okuldan mezun olan Raif Çavuşoğlu’nun o yıllarla ilgili olarak unutamadığı anılardan birisi de babaannesinin kendisine aldığı teneke okul çantasıdır: Bizim oralarda kışları çok sert olurdu. Kar ve don hiç eksik olmazdı. Ama babaannemin o teneke çantası ile öyle bir kayardım ki. Adeta okul ile ev arasını kayarak gider gelirdim. İlkokul 4. ve 5. sınıflarda yolları kar kaplamıştı. Babam bizim gidip gelebilmemiz için yolları açmıştı.


ÇOK KEÇİ VE OĞLAK GÜTTÜM


Annem bölgenin en güzel kızıydı. Maddi yönden bizim durumumuz iyiydi. Komşularımıza gaz, yağ ve zeytinyağı verirdik. Çocukken çok keçi güttüm. Oğlak güttüm. Bölgede bir tek akarsu vardı, o da bizim tarladan geçerdi. Çok ekin suladım. O domateslerin tadını ise hiç unutamıyorum.


BABAM CHP’Lİ OLDUĞU İÇİN


İŞTEN ÇIKARTILDI


Unutamadığım olaylardan biri de babamın CHP’li olması yüzünden işten çıkartılmasıydı. Oysa babam 1951’de Karayolları’na girmiş 1958’de de çavuş olmuştu. Ama CHP’li diye daha sonra işten çıkartıldı.


BABAM DERİ İŞİNE GİRDİ,


MEST DİKİP SATTI


Babam işten çıkartılınca deri işi yapmaya başladı. Ben de ortaokulu bitirdikten sonra babama deri işinde yardım etmeye başladım. Babam 1958- 64 yılları arasında mest dikti. Bunları yaptı, daha sonra pazarlarda sattı.


OKUL YILLARINDA PİYES VE


MÜSAMERELERDE ROLLER ALDIM


Bizim okullarımızda sınıflar öyle bugünkü gibi fazla kalabalık değildi. İlkokulda sınıf mevcudumuz 21 kişi, ortaokulda ise 13 kişi idi. Ömer Duruk’un ortağı Tayfun Sürer ile ortaokulu birlikte okuduk, birlikte okulu bitirdik. Matematik dersini çok severdim. Tarih ve coğrafya derslerinden de büyük zevk alırdım. Okulda hep piyeslerde rol aldım, sahneye çıktım.


LİSEYİ OKUMAK İÇİN


KONYA’YA GELDİM


Akseki Ortaokulu’nu 1958 yılında bitirdim. 1958-59 yılında eğitimime ara verdim. Ekim 1959 tarihinde Konya Ticaret Lisesi’ne kaydoldum. Ticaret lisesinde okul müdürümüz Ahmet Akyol’du. Öğretmenlerimizden ise Mustafa Biroğlu, Mustafa Çelik ve Melahat Kılıç’ı unutamıyorum. Yalnız Ticaret Lisesi’nin birinci sınıfında çok büyük sıkıntı çektim, zorluklarla karşılaştım ve okurken de çok zorlandım. Hacı Veyiszade Yurdu’nda kaldım, burası daha sonra Maarif Yurdu oldu. O yıl 16 dersin 11’i zayıftı. İkinci yarıda bunların 10’unu kurtardım, tek dersten ikmale kaldım, onu da verip ikinci sınıfa geçtim, ama o yıl çok zorlandım. Bana o dönemde Arif Bilge ile Hasan Sert çok yardımcı oldu.


ESKİŞEHİR İKTİSADİ VE TİCARİ


BİLİMLER AKADEMİSİ’Nİ BİTİRDİM


1962 yılında Ticaret Lisesi’ni bitirerek Eskişehir İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’ni sınavla kazandım. 1966 Eylül ayında Akademi’yi bitirdim. Ticaret Lisesi’ni ve Akademi’yi okurken bana maddi ve manevi katkı sağlayan hemşerilerim ve akrabalarım olan Mehmet ve Hasan Sert’i şükran ve rahmetle anıyorum.


BABAMIN ÖLÜMÜNÜ BANA BİLDİRMEDİLER


Eskişehir’de Akademi’de okurken 1965 Nisan ayında babam Hüseyin Çavuşoğlu’nu kaybettim. Babamın acı haberini ben okurken üzülmeyeyim, etkilenmeyeyim diye bana bildirmediler. Bu yüzden de babamın cenaze namazına törenine katılamadım. Hâlâ o günün acısını ve esikliğini yaşarım.


BARZANİ’NİN BABASINDAN


TÜRKİYE’DEN KAÇAN HAYVANLARI


GERİ ALIRDIK


1967-69 döneminde yedek subay olarak ilk önce Pendik Piyade Okulu’nda, daha sonra da Hakkari’de Jandarma Teğmeni olarak görev yaptım. Askerliğimin 18 ayını Hakkâri’de yaptım. Bölük komutanıydım. Karakol komutanlıkları yaptım. 2 defa karakol komutanı olarak kaçakçılarla sıcak çatışmaya girdik. Şemdinli’de 49. ve 51. taşlar vardı, o arada görev yaptım. Şırnak yakınlarında bugünkü Barzani’nin babası Mustafa Barzani’nin Irak sınırında askerleri vardı. Bizim sınırdan hayvanlar o tarafa kaçtıkları zaman ata biner, yanıma da çavuşu, onbaşıyı alır, iki yetişmiş eğitimli köpeği de alır, sınırı geçer, kaçan koyunları sürüleri alır gelirdik. Sınır boyu karakollarda görev yaptım. Bir de Zap suyu üzerine İTÜ tarafından yaptırılan köprüye çok gittim.


KONYA’DA UZUN YILLAR


SSK MÜFETTİŞİ OLARAK ÇALIŞTIM


1 Nisan 1969 yılında askerden terhis olduktan sonra 1 Haziran 1969- 31. Aralık 1970 tarihleri arasında Konya Tadım Makarna’da çalıştım.13 Ocak 1971 tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumu’na başvurarak memurluğa atandım. 1971 Nisan ayında yapılan SSK müfettişliği sınavını kazanarak müfettiş yardımcısı, 1 Ekim 1971 tarihinde de SSK müfettişi olarak 1974 Ocak ayına kadar çalıştım.


1969 YILINDA ANNEM VE


ANNEANNEMİ KONYA’YA GETİRDİM


29 Ekim 1969 tarihinde Akseki’de oturan anneannem Esmehan ile annem Ayşe Çavuşoğlu’nu Konya’ya getirerek İnce Minare civarındaki bir akrabamın evinde onların kalmasını sağladım. Anneannem 1972 Kasım ayında, annem de 2005 Temmuz ayında vefat etti. Annemle vefat edinceye kadar hep aynı çatı altında yaşadık. Bu beraberliğimizi sağlayan ve anneme maddi ve manevi yönden hep destek olan eşim Ayten Çavuşoğlu’na bu iyiliklerinden dolayı şükranlarımı sunarım.


İKİ OĞLUM VAR,


TORUNLARIM BÜYÜYOR


Sigortada çalışırken tanıştığım şef yardımcısı Ayten Çavuşoğlu ile 7 Ekim 1971 tarihinde evlendim. 1972 doğumlu Hüseyin Hilmi ve 1976 doğumlu Hakan isimli iki oğlum var. İkisi de inşaat mühendisidir.


MÜFETTİŞLİKTEN YEMİNLİ


MALİ MÜŞAVİRLİĞE


1 Şubat 1974 tarihinde müfettişlikten istifa ederek Konya İstanbul Caddesi Konaltaş İşhanı’nda sigorta ve mali müşavirlik yapmaya başladım. Bu arada Konya mahkemelerine bilirkişi olarak atandım. 1989 yılında çıkan kanunla Serbest Muhasebeci-Mali Müşavir ve 2001 yılında da sınavla Yeminli Mali Müşavir oldum. Hâlâ bu görevimi de sürdürmekteydim.


SODEP’İN KURULUŞUNDA GÖREV


YAPTIM, ŞU ANDA CHP’DEYİM


1991–1998 yıllarında Konya TÜRMOB Odası Sekreterliği ve Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. 2000–2002 döneminde TÜRMOB Denetleme Kurulu Üyesi olarak görev yaptım. 1983 yılında SODEP’in kuruluşunda görev alarak il saymanı oldum. 1984 ve 89 dönemlerinde Belediye Meclis Üyeliği yaptım. Halen de CHP İl Disiplin Kurulu Başkanı’yım.


HACIVEYİZSADE CAMİİ’NİN


YERİNE KARŞI ÇIKINCA


GAZETELERE MANŞET OLDUM


Belediye Meclis Üyesi iken Hacıveyiszade Camii’nin Fuar alanının yanına yapılmasına karşı çıktım. Birden camiye karşı çıkıyor diye Hürriyet’e, Tercüman’a manşetten haber olduk. Ama ben camiye değil, yerine karşı çıkmıştım. Ben Hz. Mevlana Türbesi’nin olduğu alana, Üçler Mezarlığı’nın yan tarafına bir kompleks yapılmasını istemiştim. Bugün caminin oradaki trafik tıkanıklığından haklı olduğumu sürekli görüyorum. Rahmetli Adil Küçük İl Başkanı’ydı. 3, 4 defa telefon etti karşı çıkma dedi. Hiç böyle büyük bir zata karşı çıkılır mı? Ama siyaset yaptılar.


TRAMVAYA BİLE KARŞI ÇIKMIŞLARDI


Siyaset ve belediye meclisindeki çalışmalarını anlatırken yine o her zamanki heyecanlı haliyle coşan Sayın Çavuşoğlu tramvayın Konya’ya gelmesiyle ilgili anısını anlatırken de;


‘O günkü çoğunluk tramvaya da karşı çıktı. Ben de tramvayın gelmesi için olumlu rey verdim ve daha sonra bu iş projeye alındı.”


BOZKIR ÇAĞLAYAN’DA VATANDAŞ


SORULARLA ERDAL İNÖNÜ’YÜ YORMUŞTU


Erdal İnönü Genel Başkan, Adnan Ertanık da İl Başkanı idi. Seydişehir, Bozkır, Ereğli, Beyşehir, Huğlu deyip geziyorduk. Bozkır Çağlayan’da bir kahvehaneye girdik. Çok kalabalıktı. Biri çıktı ‘Ben senin babanın askeriydim’ dedi. Çok sevindi. Bu arada herkes bir soru soruyordu, öyle sorular sorulmuştu ki oradan çıktıktan sonra İnönü bana döndü ve ‘Eğer her durduğunuz yerde bu kadar soruyu cevaplandıracaksak yandık’ deyiverdi. O zaman 110 belediyenin 21’i SODEP’liydi. Daha sonra Aydın Güven Gürkan’ı da bin 200 araçla karşıladık Spor salonunda 5 bin kişi vardı.


KOOPERATİFÇİLİKLE DE UĞRAŞTIM


Muhasebecilik mesleğimin yanında 1987-99 dönemlerinde kooperatif inşaatları yaparak 5 adet kooperatif kurdum. Yapılan inşaatlarla ilgili daireleri kooperatif üyelerine teslim ettim ve bunların hepsini daha sonra fesh ederek ticaret sicilinden sildirdim. Bu arada bunları yaparken hiçbir kooperatif üyesi ile problemim, kırgınlığım olmadı, bu yönden de çok takdir, teşekkür ve dua aldım... 87–94 yılları arasında Devrim Ortaokulu Okul Aile Birliği Başkanlığı yaptım.


PUL, KİTAP VE DOLMA KALEM MERAKLISI


58’den bu yana pul biriktiririm. Atlas mecmuasına 18 yıldır, 87’den bu yana da Diyanet Dergisi’ne aboneyim. Çok kitap okurum. 40 yıldır  kimseyle kavgam olmadı. Kimseyle bir yarışa girmedim. İnsan sevgisinin olduğu yerde her şey olur. Siyasi kavgam da olmadı. Dolma kalem merakım da bana çok pahalıya mal olmuştur. Mesela 1985’de 15- 20 dolar verip dolma kalem alırdım.