Fahri Kubilay
Ramazan ayı Festival Ayı mı yoksa !
Müslüman’ın kendisiyle yüzleştiği, kendisini yenilediği, iç dünyasını tazelediği ve her yıl müminleri değiştirmek ve dönüştürmek üzere gelen Rahmet ayı, Bereket ayı, Mağfiret ayının adıdır Ramazan...
Ne yazık ki son yıllardaki gerek ülkemizde gerekse İslam dünyasında uygulamaları ile ramazanın bizi değil, biz ramazanı değiştirmeye kalkışır hale geldik.
"Ramazan, bize her sene Kur'an-ı Kerim'i yeniden getirir. Ramazan başta vatan sathi olmak üzeren bütün yeryüzünü bir mabede dönüştürür ve bütün müminlerde günün her anında, her saniyesinde abit olurlar. Ramazan aynı zamanda iradelerimizi eğiten bir mektep olur, biz insanları her türlü beşeri arzularımızın egemenliğinden kurtararak gerçek özgürlüğe, gerçek hürriyete kavuşturur.
Kardeşlik, dayanışma ramazanın bize getirdiği yüce hasletlerdendir. Ramazan bizi her türlü kötü alışkanlıklara son vermek için her yıl ilahi fırsat olarak önümüze gelir. İyiden, güzelden yana yeni sayfalar açmak, ahlakı güzelleştirmek, hakkı, hakikati, adaleti ve sevgiyi tesis etmek için ramazan bize büyük bir fırsattır.
Ramazanın en büyük gayelerinden bir tanesi günlük hayatın koşuşturması içerisinde kendi özünü, kendi mayasını kaybeden, değişen, dönüşen insana iyi yönde yeniden değişmesini sağlar. Ancak gerek ülkemizde gerekse İslam dünyasında son yıllarda ramazan ile ilgili uygulamaların özellikle ramazanın bizi değil, biz ramazanı değiştirmeye kalkışıyoruz.
Ramazanın Kur'an ve sünnetle belirlenmiş sabitelerinin asla değiştirilmez içeriğini bizler "Ramazan günleri" diyerek kutlama ve şenlikler ile İslam'i adab ve geleneğini günlük ucuz politikalarımıza alet etmeye başladık
Gösterişli iftar programları, sınıf ve itibar esasına dayalı ihtişamlı davetler, Ramazanı yanlış bir şekilde bir tür eğlence, karnaval ve festival havasında terennüm eden eğilimlerin mevcut gidişatı ciddi olarak bir eğlence, şatafat ve bir gösteriye dönüştürmüştür.
Ramazanda en çok dikkat edeceğimiz hususlardan bir olan israf konusu malesef ki "iftar sofraları israf sofralarına" dönüşmüştür.
Son yıllarda özellikle büyükşehirlerde beş yıldızlı otellerde ve gerekse değişik mekanlarda hazırlanan iftar sofralarının kendi içinde israfı ve gösterişi ile Ramazanın Ruhaniyetine gölge düşürmektedir.
Başlangıçta tamamen yoldan geçenlerin ve yolda kalmışların bir çorba ile iftarını açması ile ilgili son derece güzel bir düşünceye dayanılarak ortaya çıkan ve kurulan iftar çadırlarının son zamanlarda bu gayenin dışına çıkarak bir gösteri aracına dönüştürülmemesi ise ayrı garabettir.
Her tarafta sektöre dönüşen gıda paketlerinin toplumsal yaraları ne kadar sardığı tartışılır durumda ,Bireyin onuruna yakışanı kendi ihtiyaçlarını kendisinin almasıdır. Yardım edenlerin bu hassasiyeti göz önünde bulundurarak toplumsal dayanışmaya katkı vermelerinin insan onuruna daha yakışır olanıdır.
Bu duygularla İslam ümmetinin Ramazanı şerifini kutlar, Ramazanın Kur'an ve sünnetle belirlenmiş sabiteler içinde yaşanmasını dilerim.
Not: Bu yazıda Diyanet işleri Eski Başkanı Mehmet Görmezin açıklamalarından istifade edilmiştir.