Fahri Kubilay
Ramazan güçlendikçe, millet güçleniyor
Nerde eski ramazan diyenler Ramazanı sanki yitirilmiş, eskide bırakılmış bir şey gibi sunmak isterler.
Nerde o eski ramazanlar diyenlere sormak lazım eski ramazanlarda ne vardı? Yaşınız otuz beş den fazla olunca yılın aynı günlerinde ramazanı iki defa yaşama fırsatınız olur. Bende şahsen ağustos ayında ramazanı birinci seferinde çocukta olsam da ikinci sefer yaşayanlardandım. Aradan otuz beş yıl geçmiş “bu sıcak günlerde oruç mu tutulur?” diyenleri hala unutmam. Tabii ki böyle düşünen bir toplumda oruç tutanlar azınlıkta olması muhtemel. Otuz beş yıl öncesi için söylüyorum koca koca adamlar oruç tutmaz, aşikâr oruç yerlerdi. Sokaklarda fosur fosur sigara içerler, oruç tutan azınlığa bile saygı duymazlardı. Bu Örnekleri çoğaltabiliriz...
Otuz beş yıl sonra yine Ağustus ayında ve mübarek ramazan ayının içindeyiz. Allah’a hamdolsun, oruç tutmayanların sayısı eskiyle kıyaslandığı zaman azınlıkta diyebiliriz.
Kahir ekseriyet küçük büyük demeden şimdilerde oruç tutuyor. Tutmayan azınlık ise en azından saygılı... Sokaklarda aleni sigara içen yok. Camiler dolup taşıyor, ikindi namazından sonra ortaya çıkan iftar telaşı ise orucun en güzel dakikaları... Ramazan davulcuları sahurda yine sokakların sessizliğe meydan okuyor. Her yerde kendi çapında Ramazan etkinlikleri var. Yardım kuruluşları daha dikkatli. Hali vakti yerinde olanlar yardımlaşmada daha hassas davranıyor... Yardım etmeye gücü yetmeyenler bir şekilde yardım edeceklerle, yardıma muhtaçları buluşturuyor. Toplumun çoğu eşini dostunu iftara davet edebiliyor. Mahalle mahalle, köy köy yardımlar muhtaçlara ulaştırılıyor. Hatta dünya çapında yardım yapan kuruluşlara paralar aktarılıyor. Daha az adli olay meydana geliyor. İnsanlar daha yumuşak kalpli daha duyarlı. Nimet bol aradığımız her şeye ulaşma imkânımız var. Öğleden sonraları Çarşı Pazar cıvıl cıvıl insan kaynıyor. Ramazana özel pide almak için fırınlarda tatlı bir telaş. İnsanlar İkindi namazında Seyyitharun Camii’ne mukabele takip etmek için koşuyor sabah namazında bütün camilerde mukabeleler okunuyor.
Ramazan anlamına yakışan şekilde kararan kalplere yok olan vicdanlara temizlemesi için, yıkılmışı yapmak için , dağılmışı toplaması için, parçalanmışı bütünleştirmek için, kaybolmuşu bulmak için bir fırsat daha doğuyor., Ramazan son bahar yağmurları gibi her şeyi temizleyip ortamı güzleştiriyor.Televizyonlarda birbirinden güzel iftar ve sahur programları ile yarışıyor..
Velhasıl Ramazan ikliminin toplumun tüm katmanlarını sarıp sarmaladığı aşikâr. Türkiye gibi 72 milletin yaşadığı bir coğrafyada Ramazanın en beklenmedik mekân ve mahallere dahi nasıl ulaştığını gözü kör, kulağı sağır, dili lal olanlar dışında herkes bunu görüyor, duyuyor, konuşuyor.
Sizin anlayacağınız Herkes Ramazan'dan kendince bir şeyler almaya çalışıyor… Bu herkesin imanına, ilmine, samimiyetine, gayretine, niyetine bağlı olarak kişiden kişiye değişebiliyor… Ramazan güçlendikçe, sanki millet güçleniyor. Bence milletimiz ramazanla birlikte eskisinden daha güçlü.