Fahri Kubilay
RAMAZAN SÖZLÜĞÜ (*)
Ramazan, Kur’an-ı Kerim’in doğum ayıdır. İnsanlığın davet edildiği bu sayılı günlerde, vahiy, mekân’a, zaman’a ve hayat’a bir kez daha dokunur.
Oruç, imsak’tan iftar’a, fecirden guruba bedeni tutmak, ruhu vahyin imbiğinden geçirmektir...
İftar, ruhu vahye açar. Bedeni, zihni, kalbi ve vicdanı bir kez daha fıtrat’a çağırır.
Sahur, gecenin renginden bereket damıtmaktır; imsak ise niyetini beyan etmek, sırrı içinde tutmaktır.
Teravih, berrak bir zihin ve hafif bir bedenin mekânı’dır.
Bereket, kalıcı iz bırakmak; rahmet, sevgiyi yaymaktır.
Vahiy, gök sofrasının ikramıdır.Oruç, idrakin ruhun gıdası olan vahye yönelmesinin önündeki perdeleri aralar.Vahiy, ömrü bereketlendirmek, aklı inşa etmek, kalbi ihya etmek, bedeni imar etmek için her dem yenideninsanı sarar.
İkra,vahiy medeniyetine giriştir. Kitabı, insanı, hayatı ve kâinatı yeniden ve bir kez daha okumaktır.
İsti’aze, mü’minin pusulasıdır, her türlü sapmadan Allah’a yönlendiren…
Tertil, vahyi hayata okutmaktır... Gündeliğin zelil hengâmesinden sıyrılarak, vahyin mânasını akleden kalbe nakşetmek
İbadet, insanın ünsiyet yanının nisyan yanına galebesi. Namaz direnmek, oruç sorumluluk, zekât arınmak, cihad şuurlanmak, hacc ise hayatın şifrelerini okumaktır…
Kefaret, bir ameli yeniden diriltmektir. Orucun, yeminin, şehadetin bozulması kefaret gerektirir.
Dua, anlam ve gaye… Dua, şah damarımızdan daha yakın olan Allah’ı aynelyakîn idrak.
Teheccüd, gece kıyamıdır. Mü’minin ruh ülkesini büyütmenin sırlarını keşfetmesi.
Hilm, ruhun hakikat üzere titremesidir. Kalbin sökülen yerlerini inşa inceliği ve günahlarla lekelenen bölgelerine merhem sürmek…
Oruç itidaldir. Ruh ve beden, dil ve kalb, fert ve cemaat, korku ve ümit, sevgi ve buğz, maneviyat ve maddiyat, nihayetinde hayat ve ölüm hep bu mizanın peşindedir.
Oruç sadakattir. Ramazanı lahuti anlamlarından soyutlayıp onu bir festivale çevirmek en hafifinde bir ‘tahrif’tir.
Oruç, düşünen kalbin rahmidir, insanı kendi sınırlarını keşfe davet eder. Hareketlere inen sekinet ve davranışlardaki suhulet ruh ile bedeni bir dengeye getirir.
Sevgi, varlığın tohumudur. Rahman insanı, isminden bir cüz olan, alaka’dan yarattı. Allah’ın insanın içine koyduğu sevginin tezahürü hasenat; insanın kesb ettiği sevginin izharı ise salihiyattır.
İtikaf, mü’minin hirasıdır. İtikaf, vahiy ikliminde, hayatın dağılmış cümlelerini yeniden anlamlandırma atmosferi….
Hira, arayıştır. İnsanın nur dağının doruklarında anlamını ve yerini araması...Sevr, devrimdir.
Umre, zamanın zemine bağlandığı noktada, ömrü yeniden inşa etmektir.
Sabır,direniştir. Oruç günleri bir sabır dersidir, her imsakta yeniden başlayan tatlı bir telâşe. Sabır, hayırda yarış, hakta sebat, ilimde tekâmül…
Fakr, eşyadan azade bir hayat… Sen dünyalara sahip olsan da dünyaların sana sahip olmaması.
Ramazan, vahiy medeniyetinin kapısıdır. İnsanlığa yol gösteren, hidayeti, doğruyu ve yanlışı ayırt edip açıklayan Kur’an bu ayda indirilmiş ve insan için bir farkındalık olan orucun emredilmiş…
Ramazan imar seferberliğidir; kirlenen tasavvura format atar. Nefsi terbiye, ruhu tezkiye ve şeytanı tasfiye eder. Şirkin, mülkün, fücûrun, kibrin getirdiği kirlerden insanı arındırır.,
Kadir gecesi, bir ömürlük sağanaktır. O rahmet sağanağında, insana kitap yeniden inzal olur, ruh selam’a kavuşur...
Hicret, tevhide yürüyüştür. İnsan, müebbet muhacir. Önce adım adım arınma ve zaman geçtikçe nefes nefese bir heyecanla fethe yönelen kutlu yürüyüş.
Fıtr,varlık sadakası, can diyetidir. Bir ömür insanîliğe sadık kalmak, bir arınma ameliyesi.
Ve Bayram Bugün bayram… Bayramlar mahşerin provasıdır. Ramazan telaşesi dünya hayatı ise, bayramı ahiret yurdudur. Hayatın bedeni bu dünya ise ruhu da ahrettir.
(*)-Kuran-i Hayat Dergisi