Şehit haberleri ve tepkiler var ama çözüm hâlâ yok
"Çözüm" sadece lafta kalmaktadır.
Bu yazıyı okurken elinizdeki Sabah gazetesinde bugünün tarihini gösteren bölüme bakmayın.
Çünkü bu yazıda yer alan haber ve açıklamalar, geçmiş 25 yılın herhangi bir gününde yayınlandıkları zaman da, yadırganmazlar. Sadece haberlere konu olanların isimlerini değiştirin, yeter. Çünkü bunlar sanki bir kadermiş gibi hayatımızın mütemmim cüzleri oldular.
Önce haberlere bakalım:
- Hakkâri'nin Çukurca ilçesinde güvenlik güçlerinin Kavşak köyü kırsalında arazi arama tarama çalışması yaptığı sırada, terör örgütü PKK üyeleri tarafından daha önceden döşenen mayın patladı. Patlamada 6 asker şehit oldu, 8 asker yaralandı.
- Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yapılan açıklamaya göre "Irak'ın kuzeyinde Avaşin-Basyan bölgesinde sınırımıza yakın bir noktada tespit edilen PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne ait kalabalık bir terörist grup Türk Hava Kuvvetleri'ne mensup savaş uçaklarınca 28 Mayıs 2009 sabah saatlerinde etkili bir şekilde ateş altına alınmış ve tam isabetle vurulmuştur."
Tepkiler
- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Mayın, terörün en kalleş yöntemidir ve uluslararası toplum tarafından da yasaklanan bir silah türüdür'' dedi ve şöyle konuştu:
"Türkiye terörü yenmek için topyekûn bir mücadele içindedir. Mayın, terörün en kalleş yöntemidir ve uluslararası toplum tarafından da yasaklanan bir silah türüdür. Bir diğer üzücü yanı da kendi meselelerimizi çözme konusunda herkesin iyi niyetli yoğunlaştığı bir dönemde karşılaşılan bu terör olayları standartlarımızın yükseltilmesinin önünde en büyük engel olur. Onun için herkesin bu terörü şiddetle kınaması gerekir."
- DTP Genel Başkanı Ahmet Türk 6 askerin şehit olması ve 8 askerin yaralanmasıyla sonuçlanan mayın patlaması ile ilgili yaptığı basın açıklamasında, olayın herkesi derin üzüntüye boğduğunu kaydetti.
Türk, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"İnsan yaşamını sona erdirmeye yönelik şiddet eylemlerini tasvip etmedik, tasvip etmeyeceğiz. Haftalardır yaptığımız çağrılarda askeri operasyonların durmasının önemine işaret ediyorduk, ancak ne yazık ki bu çağrılarımız ve iyi niyetli çabalarımız bugüne kadar hiçbir sonuç vermedi. Bu saatten sonra her kim ki demokratik bir çözümden yana ise ve her kim ki silahsız bir çözüm arzuluyorsa mutlaka ama mutlaka elini tetikten çekmelidir. Siyasetin önünü açabilmenin olmazsa olmaz koşulu ölümlerin durmasıdır."
Siyasi irade nerede?
Bunlar haberlerin ve olaya ilişkin açıklamaların sadece bir bölümüdür.
Kısacası Türkiye'nin Güneydoğu'sundaki savaş benzeri ortam çeyrek yüzyıldır sürmekte ve bunu sona erdirecek kararlı siyasi irade, bir türlü ağırlığını koyamamaktadır.
Bunun yerine her kesim kendince tepkiler seslendirmektedir.
Bu tepkilerden bazıları insani unsurları ön plana çıkartan sevgi ve uzlaşma içeriklidir, bazıları da öfkeli ve kinlidir...
Ancak "Çözüm" sadece lafta kalmaktadır.
Arkadaşımız Umur Talu önceki gün çok sık dinlediğimiz "Tarihi konuşma"lar ile "Tarihi yazmak" arasındaki farkı çok veciz biçimde vurgulamıştı.
Güneydoğu'dan gelen her şehit haberi ertesinde tarihi konuşmalarla olaya yaklaşanlar, artık tarihi yazmayı ve bu yazılı tarihe "Barış"ı yerleştirmeyi denemelidirler.
Mehmet Barlas - Sabah
[email protected]