Ağabeyim – Cenap deyince
Aralarındaki konuşmayı kesip benim bulunduğum odayı girdi büyük bir sevinçle…
-Aferin Cenap, aferin
Diyerek beni kucakladığını unutamıyorum. Ben de elini öptüm.
Dostluğumuzun öyküsü işte böyle başlamıştır.
O gün onun kanunu da bizim evde idi. Ağabeyim getirdi, kanunun akordunu nızıkaya ayarladık. O kanunla ben mızıka ile ilk konserimizi vermiştik. Onunla beraber 10. Yıl Marşı’nı birkaç defa tekrarladık.
O gün Selçuk ağabey kanunu ile bir başka çocuk şarkısını da kendisi çaldı bana da öğretti. Şarkının sözlerini tekrarladık. Dedi ki;
- Bir daha geldiğimde daha iyi çalacaksın, inancım var.
- Şarkının sözleri aynen şöyledir
Üşüdüm üşüdüm
Dağdan armut deşirdim
Armudumu yemişler
Bana aptal demişler
Ben aptaldan güzelim
İnci mercan çizerim
Hurilerle gezerim
Hop hap hop Altıntop
Bundan ala zevkim yok.
Üstat vedalaşıp giderken, “Bu eve bir daha geldiğimde Tarık için değil senin için geleceğim. Hem de güzel bir hediye ile…” demişti.
Bir gün sonra aynı saatlerde geldi. Elinde ufak bir paket vardı.
-Bak sana ne getirdim dedi.
Paketi açtık, o günlerin en kaliteli bir ağız mızıkası idi. Teşekkür ettim. Bu mızıka ile onun çaldığı kanun eşliğinde Konya havalarından sevilen “Bahar Gazeli’ni okudu, örnek verdi. Öğrendiğim bu ilk türkü şimdilerde bile revaçtadır. Hicaz makamındadır. Toplantılarda sık sık söylenen, zevkle dinlenen türkülerden birisidir.
Devam edecek…