Sigara içmeyiver, içkiyi az iç!

Bir başbakan düşünün; sıfırdan bir parti kurduktan kısa bir süre sonra iktidara geliyor ve girdiği bütün seçimlerden galip ayrılıyor. Dahası, halihazırda bir sonraki seçimlerde de alternatifi yok henüz…

İslam coğrafyasının en sevilen figürlerinden ve Arap Baharı’nın en popüler lideri…

İsrail’e posta koyabilen, Kaddafi’ye ‘git’ diyebilen, Sarkozy’e ‘hadi len’ çekebilen yegane seçilmiş…

Rahmetli annesinin cenaze merasiminde gözyaşlarını tutamayan, anacığı için okuttuğu mevlitte ezbere ‘mülk’ suresini hem de çok güzel okuyabilen, halkın sevdiği, halktan bir başbakan…

İmam-Hatip Lisesi’nde okuduğu yıllarda…

Milli Selamet Partisi’nde Gençlik Kolları Başkanlığı yaptığı zamanlarda…

Refah Partisi’nde İstanbul İl Başkanı olduğu günlerde…

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oluncaya kadarki süreçte içki içmenin ‘haram’ olduğuna inanan, sigara içmenin de harama yakın ‘mekruh’ olduğunu düşünen bir başbakan…

ÖTV artışlarını savunurken başlıktaki cümleyi kurdu. “Sigara içmeyiverin” dedi, ama içki için aynı şeyi söyleyemedi. ‘İçki içmeyiverin’ diyemedi. ‘İçki içmek zaten haram, hem dünyanızı hem ahiretinizi yakmayın’ şeklinde bir cümle kuramadı…

Aileye çok önem veren, aile sorunları yaşayanları, değil bakan vekil bile yapmayan, en yakınındakilere ‘zorla’ sigarayı bıraktıran, karizmatik, özgüvenin tavan yaptığı ‘namazlı, niyazlı’ ‘dindar’ başbakanımız içki içmeyiverin diyemedi…

İşte geldiğimiz nokta burasıdır.

Başbakan Erdoğan içki içmenin haram olduğu fikrinden vaz mı geçmiştir? Hayır, ama bulunduğu makam onu düşündüğü gibi konuşmaktan alıkoyabilmektedir.

Bu kimileri için ‘iyi’ bir şeydir, kimileri içinse ‘çok kötü’ bir durum!

Bir taraftan bakarsak, demokrasiyle iş başına gelen ve sadece kendisine oy veren veya kendisi gibi düşünenlerin değil, su gibi içki içen, namazın niyazın yanından geçmeyen, hatta Müslüman bile olmayanların da Başbakanı olduğu için kimseyi kırmamaya özen gösteriyor.

Diğer taraftan bakarsak, dünya kadar özelliğin kendisinde biriktiği, rakiplerinin gıpta ile izlediği, son derece başarılı ve sevilen bir lider olmasına karşın, hala ‘korktuğu’, ‘ürktüğü’, ‘tırstığı’ çevreler var ki doğallığı bir kenara bırakarak, içkiyi ‘az’ bile olsa ‘için’ demesi çok kötü bir vaziyettir.

Geçtiğimiz aylarda, bir vesile Türkiye’nin değişik vilayetlerinden 10 kadar gazeteciyle birlikte AB’nin başkenti Brüksel’e gitmiştik. Heyettekilerin çoğu batılı yaşam tarzını benimsemiş, her sofrada ‘şarap’ içmeyi bir halt sanan arkadaşlarımızdı. Bir akşam yemeği yiyoruz, benim karşıma modernlik adına (halinden hiç zevk almadığı anlaşıldığı halde) içki içmeye çabalayan bir bayan gazeteci denk düştü. Birkaç sefer bana “sen de iç”, “sen niye içmiyorsun”, “hadi bir tadına bari bak” türünden ısrarda bulununca, hem onun hem de yanımızdaki diğerlerinin de duyacağı şekilde şöyle demiştim. “Bana bak, ben bu zıkkımı Allah’tan korktuğum için yani ‘haram’ olduğu için içmiyorum. Ayrıca iğrenç bir tadının olduğunu da senin yüz şeklinden anlıyorum ve tadını merak etmiyorum. Bana bir daha bu konuda bir şey söyleme!”

Başbakan olmakla, başbakan olmamak arasındaki fark!

Umarım bir zaman gelir ve başbakanlarımız her konuda düşündüklerini ‘korkusuzca’ söylerler…

Bu arada ÖTV zamlarına ilişkin kanaatimi sorarsanız, Başbakanın diyemediğini ben söyleyeyim. ‘İçkiyi ve sigarayı içmeyin, lüks arabaya binmeyin, zamlardan etkilenmeyin!’

Ya da paşa gönlünüz bilir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum