Zeki Oğuz
Sınırdaki yörükler
Konya ile Alanya Sultan Alaattin Keykubat’tan bu yana hep içli dışlı olmuşlardır.
Sultan Alaattin’in Alanya’yı fethinden sonra Konya ile Alanya arasında kopmaz bir bağ oluştu. Alanya Selçukluların ikinci başkenti haline geldi.
Konya’dan Alanya’ya ulaşan yollar bir gezgin, bir fotoğrafçı için eşsiz güzergahlardır. Ben herkesin tercih ettiği Konya/Seydişehir/Alanya yolunu değil, ancak meraklısının ya da o güzergahlarda eğleşenlerin tercih ettiği iki yolu tercih ettim. Biri Ermenek Sarıveliler üzerinden, öteki GevneVadisi Kuş Yuvası yolundan.
Yaz aylarında Konya ile Alanya arasında tersine bir göç yaşanır. Yaz sıcaklarında denize girmek isteyen Konyalılar Alanya’yı tercih ederken, sıcaktan bunalan Alanyalılar da Gevne Vadisindeki yaylalara ve Eğrigöl tarafındaki yaylalara çıkarlar.
Gevne Vadisini 2001 yılında göçer yörükleri araştırmaya başlayınca keşfettim. Elbette önceden de belli bir fikrim vardı ama ancak oralarda yaşayınca farkına varılırmış saklı bir cennetin. 2002 de Eğrigölde yaptığımız bir kamptan sonra yayla yollarından aşarak Gevne Vadisine inmiştik. Otsuz, ağaçsız steplerden sonra gerçek bir cennetti karşımıza çıkıveren vadi. Orada Şekerin yerinde yediğimiz bulgur pilavının tadına doyamamıştık.
Gevne, Konya ile Alanya sınırında, kuzeyi Taşkent/Hadim, güneyi Alanya, batı tarafında Gündoğmuş arazileriyle sınırlı güney doğudan, kuzey batıya doğru uzanan, zengin bitki örtüsüne sahip bir vadi. Vadinin ortasından akan Gevne Çayı ülkemizde pek az yerde rastlanan kırmızı benekli alabalıkları ile ünlü. Çay daha aşağılarda Kevsene ve Çökeles çayları ile birleşerek Ermenek Göksuyu adını alıyor. Geyik Dağı iki büyük akarsuya hayat veriyor. Bunlardan biri yukarda söz ettiğim gibi Ermenek Göksuyu. Dağın doğusundan çıkıyor. Diğeri ise dağın kuzey batısından çıkan Hadim Göksuyu. Bu iki ırmak Mut yakınlarında birleşir ve Göksu adını alarak Akdenize dökülür.
Geyik Dağı ve kuzeyinde yer alan Eğrigöl gerçek bir doğa cenneti. Rengarenk balıklarıyla büyük bir akvaryumu andırıyor. Gölün batı ve güney taraflarına Gündoğmuşlular yaylaya çıkıyorlar. Doğu tarafına ise Alanya yörükleri çıkıyor ve bahar yaz aylarında bu yaylalarda malcılık yapıyorlar. Tosmur, Toslak, Payallar, Avsallar bu yaylalardan bazılarıdır.
Gevne Çayının iki geçesinde ise Beyreli, Aliefendi, İsaklı, Keşşefli, Deli Ahmetli, Cikcilli, Kargıcaklıyörüklerinin yaylaları var.Beyreli, Hadim ilçesine bağlı, güneyde Konya’nın son köyü. Temel geçim kaynakları küçükbaş hayvancılık. Mayıs ayından güz aylarına kadar Kocaalan ve Aymugarı Yaylasına yaylaya çıkıyorlar.
Keşşefliler yaylada sebze ve meyve üretiminin yanı sıra tarımda yapıyorlar. Öteki yaylalarda ise sebze ve meyvecilik yaygın bir geçim kaynağı. Gevne Vadisi doğa sporlarını sevenler için eşsiz güzellikte yerler. Vadi yamaçları kamp için uygun, Kocaalan ve Eğrigöl çevresindeki yaylalar ise step görünümüyle gerçek birer yürüyüş alanıdır. Geyik Dağınırn gün doğarken Eğrigöle düşen görüntüsü ise muhteşem. Güz aylarından bahara kadar ıssız olan bu yaylalar, yaylacıların gelişiyle birlikte şenlenir, her taraf bayram yerine döner.
Gevne Vadisi Konya’ya 165, Alanya’ya yaklaşık 90 km. Gevne/Alanya yolundaki Kuş Yuvası yolu geçmişte hayli ürkütücüydü, açılan tüneller sayesinde yol güvenli hale getirildi.
Konya/Sarıveliler yolunda, Taşkent’i biraz geçince Alanya yol ayrımı gelir. Bu ayrımdan itibaren yaz aylarında koyaklarda göçer sarı keçililer yayla alırlar. Gevne Vadisinin yamaçlarında kurulan ilk köy Alanya’lılarınKeşşefli köyüdür. Keşşefli’nin tam karşısında, çayın öteki geçesinde Beyreli vardır. Öteki yaylalar çayın iki yakasında sıralanırlar.
Aliefendi yaylacıları yörük kültür ve geleneklerini yaşatmak için her yıl ağustos ayında yaylada şenlik yapıyorlar. Şenlik olmasa da bu yaylada yörük kültürünün bütün izlerini bulmak mümkün. Bir gezimizde yakından tanık oldum. Bir yayla evinin önünde 86 yaşındaki Ayşe nine bağcık dokuyordu. Yanımdaki gençlerden biri yaşını soracak oldu, şöyle bir baktı gencin yüzüne. Sonra yılların bilgeliğiyle yaşını söyledi.
“Yaşım yaylasını aldı oğlum.
Bu gezi sırasında tanıştığım yaylanın hocası İhsan Kök anlatmıştı. Aliefendi yaylası zamanında yaylacıların güzlesiymiş. Güz aylarında son göçten önce konarlarmış oraya. Develerle göç geleneği bitmeden önce daha yukarlardaki Gölbeleni, Tepeçayır, Topuzlu, Tatlısu, İnlice, Bozese yurdu, Emirli, Tekneli, Topaktaş yaylalarına çıkarlarmış.
Göçeriyle, yerleşiğiyle bir sınırda yaşıyor yörükler. Göçerliğin pek uzun süreceğini sanmıyorum. Yerleşik yaşamın dayattığı kültür eskiyi unutturuyor, yeniden biçimlendiriyor insanları. Yaylacılık geleneği de çok geçmeden değişecek ve giderek yaz aylarında sıcaktan kurtulma telaşesine dönecek.
Artık bir gelenek de yaylasını aldı.