"Sinsi ilerleyen glokom çocuklarda da görülebilir"

"Sinsi ilerleyen glokom çocuklarda da görülebilir"

Halk arasında göz tansiyonu adıyla bilinen glokomun, göz içi basıncının yükselmesine bağlı görme sinirinin etkilenmesine yol açan sinsi bir hastalık...

Halk arasında göz tansiyonu adıyla bilinen glokomun, göz içi basıncının yükselmesine bağlı görme sinirinin etkilenmesine yol açan sinsi bir hastalık olduğunu belirten Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Burcu Işık, "Glokom için en büyük risk faktörü yaştır. Dolayısıyla, ilerleyen yaşlarda bu hastalığa daha çok dikkat etmek gerekir. Ancak daha nadir de olsa bebeklerde ve çocuklarda görülen formları da vardır. Ayrıca ailesinde göz tansiyonu olanlar daha yüksek risk altında oldukları için daha yakından takip edilmelidir" dedi.

İSÜ Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Burcu Işık, glokom (göz tansiyonu) hastalığı konusunda açıklamalarda bulundu. Glokom hastalığının tanımını yapan Op. Dr. Işık, "Halk arasında göz tansiyonu adıyla bilinen glokom, göz içi basıncının yükselmesine bağlı görme sinirinin etkilenmesine yol açan sinsi bir hastalıktır. Normalde göz içi sıvısı, düzenli bir şekilde üretilir ve belirli bir mekanizmayla emilerek göz içi basıncının dengede kalması sağlanır. Bu dengedeki bir bozukluk göz içi basıncının artmasına yol açar. Ani göz içi basıncı artışı olarak adlandırabileceğimiz glokom krizi olmadığı sürece göz tansiyonu bulgu vermez. Bu nedenle hastalar geç tanı alırlar ve göz siniri hasarı çoktan başlamış olabilir" şeklinde konuştu.

"Diyabet ve hipertansiyon hastaları risk altında"

Glokom için en büyük risk faktörünün yaş olduğunu ifade eden Op. Dr. Işık, "İlerleyen yaşlarda bu hastalığa daha çok dikkat etmek gerekir. Ancak daha nadir de olsa bebeklerde ve çocuklarda görülen formları da vardır. Ayrıca ailesinde göz tansiyonu olanlar daha yüksek risk altında oldukları için bu hastalık açısından çok daha yakından takip edilmelidir. Ayrıca uzun süreli steroid kullananlar, diyabet hastaları, hipertansiyon hastaları, hipotiroidisi bulunanlar, yüksek miyop ve hipermetropisi olanlar da risk altındadır. Hiçbir risk faktörü bulunmasa da sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu için kişilerin düzenli göz kontrolü yaptırmaları önemlidir" açıklamasında bulundu.

"Geç fark edilebilir"

Glokomun belirtilerinden bahseden Op. Dr. Işık, şu bilgileri paylaştı: "Üstünde tekrar durulması gereken glokomun yüksek oranda belirtisiz olduğudur. Yavaşça etraftan başlayarak görme alanı merkeze doğru daralır. Dolayısıyla, bu görme alanı daralmasını da kişiler geç fark edebilir. Ancak ani göz içi basıncı artışıyla karakterize glokom krizi olursa kişide ağrı, gözde kızarıklık, bulanık görme görülebilir. Bu kişiler acilen göz doktoruna başvurmalı ve göz içi basınçları ivedilikle düşürülmelidir."

"Rutin bir göz muayenesi ile tanı koyulabilir"

Glokomda tanı koyma sürecini anlatan Op. Dr. Işık, "Göz içi basınç ölçümü göz muayenelerini rutin bir parçası olduğu için bu hastalar çoğunlukla bu muayeneler sırasında tesadüfen tanı alırlar. Bazı hastalarda göz içi basıncı normal olsa da göz tansiyonu olabileceği için şüphelenilen hastalara da görme alanı testi ve optik sinir başını inceleyen optik koherens tomografi testi yapılır" açıklamasında bulundu.

"Göz testleri uzun yıllar düzenli yaptırılmalıdır"

Hastalıkta erken teşhisin önemli olduğunu vurgulayan Op. Dr. Işık, "Glokom hastalığının göz sinirine verdiği hasar geri dönüşümsüzdür. Bu sebeple erken teşhis edilmesi çok önemlidir. Tespit edildiği noktadan sonra amaç hastalığı durdurmak ve verebileceği hasarı önlemektir. Aynen şeker hastalığı gibi göz tansiyonu da tamamen iyileşebilen bir hastalık değildir. Hastalara uzun yıllar düzenli göz testlerini yaptırmalıdır" ifadelerini kullandı.

"Tedavide ilk tercih göz damlaları olabilir"

Tedavi yollarına değinen Op. Dr. Işık, "Glokomda göz içi basınç çok yüksek değilse, ilk tercih ilaç tedavileridir. Bunlar da göz damlalarıdır. İlaç tedavisiyle göz içi basıncı kontrol altına alınsa da hasta çoğunlukla ömür boyu ilaç kullanmaya devam eder. İlaç tedavisiyle kontrol altına alınamayan durumlarda lazer tedavisi ya da cerrahi tedavi tercih edilebilir. Bazen hastalar cerrahi sonrası ilaç kullanmayı bırakabilir. Ancak mutlaka göz kontrollerine gelmeye devam etmeleri gerekir" diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.