Prof. Dr. Ali Akpınar
Sitem ve isyan
Depremde sekiz yakınını kaybeden ve kendisi enkaz altından yaralı kurtulup iyi olan adam şöyle bağırıyordu:
Elli yaşındayım. Çocukluğumdan beri Sana namaz kıldım, Senin için oruç tuttum, hacca gittim, hayır hasenatta bulundum. Bu kadar kulluğumun karşılığı bu mu olacaktı? Artık kullukta ben yokum, beni unut ve benden kulluk ve ibadet bekleme!
Adamın sistem ve isyan dolu bu serzenişleri Tanrısına idi.
Aslında bu ve benzeri cümleler, bir trafik kazasında tüm yakınlarını kaybeden yahut bir göçük altında yahut da bir başka afette tüm her şeyini ve yakınlarını kaybeden bir başka kişiden de sadır olabilir. Kim bilir belki de bazısı, gönlünden/aklından bu ve benzeri cümleler geçtiği halde, dinden çıkarım yahut insanlar beni öyle zannederler diye seslendiremiyor!
Şimdi bu ve benzeri cümlelerle güya Tanrısına sitem ve hatta isyan eden bu zihniyete cevap vermeye çalışalım:
İnanan insan için, olan da hayır vardır. İman adamı olanlardaki hayırları görmeye çalışır.
Yüce Yaratıcının bir adı da el-Hakim’dir. O’nun her söyleminde ve her eyleminde sayısız hikmet vardır. Biz bu hikmetlerin bir kısmını bulabiliriz ve bilebiliriz; bir kısmını da göremeyebiliriz. Bize düşen olanlardaki hikmetleri bulabilmek, bilebilmek ve görebilmektir.
Şu sınav dünyasında aslında her insana benzer sorular sorulmaktadır. Sorusuz sınav olmaz. Buna göre yaratılan her mükellef insan için de sorular vardır. Sınav yerini, zamanını ve sorularını belirleyen ise sınavın asıl sahibi Yüce Allah’tır. Hiç kimse beni şurada, şu zamanda yahut şu sorularla sınava tabi tut diyemez. Derse o zaman sınavın anlamı olmaz, sınav sınav olmaktan çıkar. Ama her insan sorular ve sorunlarla sınanmaktadır. Kimi variyetle sınanır, kimi yoklukla. Kimi evlatla sınanır, kimi çocuksuzlukla. Kimi sağlıkla sınanır, kimi hastalıkla. Kimi ilimle sınanır, kimi cehaletle. Kimi makamla sınanır, kimi makamsızlıkla. Kimi kadınla sınanır, kimi erkekle. Ama herkes sınanır, herkesin sınav soruları vardır.
Hadisten öğrendiğimize göre, en ağır sınavlara tabi tutulanlar Peygamberlerdir, sonra Salihler ve diğer insanlardır. Onlar bu ağır sınav sorularına rağmen sabr-ı cemil/en güzel bir sabırla sabretmişler; olanlara metanetle katlanmışlar, asla sızlanmamışlar, olanları kendi kusur ve tedbirsizliklerinden bilmişler ve sınavda derecelerini artırmışlardır. Ne kadar acı ile karşılaşırsa karşılaşsın hiç kimse, kendisinin peygamberlerden daha ağır sınavlara tabi tutulduğunu söyleyemez. Hiç kimse ilk sınava tutulan da değildir. Zira sınav Hz. Âdem ile başlamış ve kıyamete kadar da devam edecektir.
Yukarıdaki isyan cümlelerini sarf edenler, olanlardaki kendi kusurlarını, olaylara sebep olan etkili ve yetkili kişilerin ihmal ve kusurlarını görmeli ve onları sorgulamalıdırlar. Uzmanlar söylüyor: Deprem öldürmez, tedbirsizlik öldürür. Yanlış ve çürük yapılanma öldürür, diye. Teknoloji öldürmez, tedbirsizlik ve dikkatsizlik kazalara sebep oluyor diye. Kazaların büyük çoğunluğu insan kusurundan kaynaklanıyor. Dolayısıyla olan olumsuzluklarda ihmal ve kusuru olanlar sorgulanmalı, onlar uyarılmalı, onlar cezalandırılmalıdır. Ama kendi ihmal, kusur ve tedbirsizliklerini görmeyenler; olaya sebebiyet verenleri görmeyenler, göremeyenler yahut onlara söyleyecek söz bulamayanlar bütün suçu Yüce Allah’a atabiliyor ve O’nun hakkında ileri geri konuşabiliyorlar!
Aslında her var olan Yüce Yaratıcıya borçludur. Onları var eden O’dur. Onlara o nimetleri bahşeden de O’dur. O, tüm bunları karşılıksız olarak ikram etmiştir. O, verince de iyi ve güzeldir; imtihanın gereği alınca da. O’nun kullarını tabi tuttuğu sınav, en güzel ve en âdil sınavdır. O’nun verdiği belalar da tatlı ve hikmetli belalardır. Zira o imtihan sorusu belalarla, iyiler kötüler birbirinden ayrılır. İyilikleri yapan cennetlikler, kötülük yapan cehennemliklerden ayrışırlar.
Onun için tüm olanlara karşı Yüce Rabbe, sitem değil, dua göndermeli insan. O’na yalvarıp yakarmalı, O’na sığınıp O’ndan istemeli ve O’na güvenip dayanmalı; O’ndan gelenlere sabrederek mükafatını artırmaya bakmalıdır. O halde diyoruz ki, dertlerin kalkınca şaha, bir dua yolla Allah’a. Derdin büyükse, unutma derdinden büyük Rabbin var!