M. Faik Özdengül
Siyah ve yeşil!
Yazmak için oturduğumda bilgisayarımın başına, zihnimden parmaklarımın ucuna ısrarlı bir şekilde gelmeye devam ettiler. Yok sayamayacağım düzeyde. Ben de yazdım yazının başına. Madem geldiler, onu gönderen arkasını da getirecektir diye. Madem asıl işimiz kendimizi tanımak. O zaman kendi içimizde olup bitenleri takip edebilmek adına birkaç şey de söylemeliyim.
Bazen hastalarımı dinlerken zihnimden, ilk başta alakasızmış gibi görünen ve kendini var etmek için ısrarla ortalık yerde dolaşan bir çocuk gibi, vazgeçmeyen kelimeler gelir bilincime. Önceleri önemsemediğim bu durumun daha sonra bilinçdışının yardımı olabileceğini fark ettim. Bazen kelime olmaz da bir şarkı olur. Bir şarkı sözü bazen. Bazen bir resim. Hangi algılama biçiminiz daha baskınsa daha çok ona göredir gelen ip uçları. Görselseniz görsel imgeler, işitselseniz sesler, müzik vs. Dokunsalsanız hisler daha çok. Görmezden gelmeyin derim. Ben ise bunu fark ettiğimden bu yana önemserim. Bir yardım olabileceğini düşünürüm.
Dil sürçmeleri örneğin. Hem sizin hem diğerinin kontrol edemediği baskılayamadığı bilinçdışı öğeleri barındırabilir. Dil sürçmeleri de çok önemlidir o yüzden. Kendimizi ve içerdekini tanımaya yönelik daha pek çok ipucu ve yol var. Fakat konu bu değil şimdi.
Siyah ve Yeşil.
Gece karanlığında bir orman mı?
İki ayrı sepette duran zeytinler mi?
Uyumla bedene giydirilmiş renk armonisi mi?
Siyah ve yeşil çay mı?
Ya da ne söylüyor olabilir?
Siyaha bakalım o zaman:
“Tıpkı beyaz gibi siyah da, tüm spektrumu kendi içinde toplamış olan bir renktir. Siyah bir karmaşıklık perdesi ardında gizlenmiştir. Çok kimse bu rengi tedavi amaçlı olarak kullanmaktan çekinir. Olaylar karşısında çok duygusal tepkiler gösteren kişilerin sakinleştirilmelerinde, koruyucu özellik taşıyan siyah renk önemli bir rol oynar. Bu renk ayrıca kadınlardaki dişilik duygularını harekete geçirerek, bedenlerinde güçlü bir manyetik enerji alanı yaratır. Yine de siyah, ölçülü bir biçimde kullanılmalıdır. Çünkü kıyafetlerde aşırı derecede kullanılan siyah, depresyona ve duygusal karmaşaya yol açar.
Siyahtan en verimli şekilde faydalanmanın tek yolu ise, onu beyazla bir arada kullanmaktır. Böylece bu iki rengin olumsuzlukları birbirini dengeleyerek, kişinin içindeki uyumsuzlukları ortadan kaldırır. Siyah bireyin bilinçdışını etkileyerek, hayatını ve "aşırılık" larını mantıklı bir kalıba sokar. Ancak bu sonucu elde edebilmek için, siyahın asla tek renk olarak kullanılmaması gerekir.”
Ve yeşil:
Dünya üzerinde en çok bulunan renklerden biridir. Yeşil renk sakinleştirici bir özellik taşıdığı için, enerjimizi dengeler ve şefkat duygularımızı arttırır. Sahip olduğu özelliklerden dolayı, sinir sistemini dengeleyici ve ateş düşürücü etkiler gösterir. Renk spektrumunda maviye yakın olan açık yeşil (camgöbeği tonları) bir çok hastalığın tedavisinde kullanılır. Dostluk, ümit, inanç ve barış duygularının geliştirilmesinde de yeşil rengin enerjisinden faydalınılır.
Yeşilin en etkili olduğu bölge kalp chakrasıdır. Bu özelliği ile kalp rahatsızlıklarında, yüksek tansiyonda, baş ağrısı ve bitkinlik hallerinde tedavi amaçlı olarak kullanılır. Unutulmaması gereken bir nokta ise, yeşilin kanser ve tümör gibi hastalıkları iyileştirmek amacıyla asla kullanılmaması gerektiğidir. Çünkü yeşil renk her türlü büyümeyi ve ilerlemeyi hızlandırdığı için, bu tür hastalıklarda daha da tehlikeli olabilir.
Hem kendime hem sizlere yeşil ve siyahın birlikteliğini mi anlatmam gerekiyor?
Dinginleşirken bir yandan, bir yandan da dengeli olmayı ve besleyiciliği mi?
Geceyi ve gündüzü mü?
Zıtlıkların bir aradalığını mı?
Ya da siyah örtüsünü görürken bir yandan Mekke’de Kabe’nin, diğer yanda 400 km uzaklıkta yeşil kubbenin altında yatan huzuru mu?
Siyahla yeşil asıl onların uyumu mu desiniz?
Uyum, bir aradalık, birliğin huzuru. Evet asıl anlatmak istediğim bu. Siyahı ve yeşili ve diğerlerini de uyumla bir arada tutabilmek.
Her şey siyahken bir yeşil bulup siyahı dengelemek veya yeşilken her yer, siyah olduğunda birden karamsarlığa kapılmamak. Başka renkler de tabi.
Unutulmaması ve asıl hedeflenmesi gereken yine de kaynağa doğru yol almak.
Ne diyordu:
Renklerin aslı renksizliktir. Savaşların aslı barıştır.
İsa’nın küpüne dalmak asıl.
Oraya batıp çıktıktan sonra istediğiniz renkte görünebilirsiniz.