Şovların sorumlusu DTP değil, sensin Tayyip bey
PKK densizliğine infial yükselince Tayyip bey her zaman yaptığını yapıyor ve hedef şaşırtıyor!
Önceki gün Ağrı’da, dün de Ankara’da hedefe DTP’yi oturttu!
Neymiş efendim bütün o görüntülerin müsebbibi DTP imiş!
Hayır efendim müsebbip öncelikli olarak DTP değildir!
Peki kim midir?
Devletin valisinden müsteşarına kadar, üst düzey görevlilerini Habur’a gönderenlerdir!
Sınıra karşılama çadırlarının kurulmasına izin verenlerdir!
PKK bayrakları ile Öcalan posterlerinin açılmasına polis müdahale etmesin, emrini
verenlerdir!
Hakim ve savcılara özel helikopterler tahsis edip, Diyarbakır’dan Habur’a taşıyanlardır!
Sınır çizgisinde güya adaletin tecellisi için seyyar adliyeler kurduranlardır!
Sıradan bir tapu davası bile yıllar sürerken, PKK eşkıyalarının, “Öcalan’ın emrindeyim ve pişman değilim” haykırmalarına rağmen onları apar-topar aklatıp serbest bıraktıranlardır!
Eli silahlı teröristi barış elçisi ve kahraman görüntüsüne sokanlardır!
Peki bu tanıma DTP uyuyor mu?
Uymuyor, zira onlar muhalefet partisi.
Peki kim uyuyor?
İktidarda olan AKP...
Evet güneş balçıkla sıvanmaz Sayın Başbakan, bütün o görüntülerin müsebbibi sizsiniz!
Hayır hayır bakanlarınız bile değil, bizatihi sizsiniz!
Öyle, zira Adalet Bakanı, sizin talimatınız olmaksızın devlet olma teamüllerini ayaklar altına alıp, seyyar adliye kurma kararını kendi başına veremez!
Devletin üst düzey bürokratları sizin bilginiz ve onayınız olmaksızın karşılama törenine dahil olamaz!
Hal bu iken milletten tepki gördün diye anında niçin tornistan edip suçu başkasına atıyorsun?
Senin amacın bu şov görüntüleri ile açılım bayramını ilan etmekti ama olmadı, milletin vicdanı isyan etti.
Bakın buradan uyarıyorum!
Bugün bunu yapan, yani bir gün ara ile tam tersi görüntüler veren biri emin olun yarın Habur’a gitti diye o bürokratları bile yargılatır!
Olmaz, olamaz demeyin, siyasi fayda gördü mü emin olun yapar bunu!
Öyle, çünkü bu açılım hikayesi gerçekten terörü bitirmek ve barışı tesis etmek için değil, ABD’yi tatmin ve de ‘Analar Ağlamasın’ edebiyatı ile bir kez daha seçimi kazanmak içindir!
Eh niyet hayır olmayınca akıbet de şer oluyor, yani tiyatro Habur olayında olduğu gibi, halkın vicdanından geri tepiyor!
AKIL HOCASI...
Türköne meğer öldürülmekten korkuyormuş!
Dünkü yazım üzerine Verso’nun patronu Erhan Göksel aradı ve şunları söyledi: “Mümtaz’er Türköne’nin AKP’ye kapılanması ve Öcalan’a af istemesi ya da Erbil’de Hepimiz Kürdüz demesi, tamamen yargıdan ve hatta öldürülmekten korkmasının eseridir. Evet Mümtaz’er Türköne’de her iki korku vehim boyutundadır. Bakın Türk kamuoyu bilmez, Türköne
PKK’nın yayın organlarında bir süre önce, 1797 faili meçhul cinayetin sorumlusu olarak ilan edildi ve günlerce yazılıp çizildi. Malum Mümtaz’er Türköne, Çiller’e Başbakanlığı döneminde ” Devlet için ölen de, öldüren de şereflidir “ sözünü ettiren adamdır. Bunu bizatihi danışman ortağı Şükrü Karaca söylüyor. Dolayısı ile Çiller’in bu sözünden sonra Güneydoğuda başlayan faili meçhul cinayetleri Mümtaz’er’in akıl hocalığına bağlayanlar var.. Türköne şimdi, hepimiz Kürdüz ve Öcalan’a af diyerek bu yanlışına önlem alıyor.”
NOT: Mümtaz’er’in bu değerlendirmeye bir cevabı olursa sütunum açıktır.
ÖNLEM...
Köksal Toptan’a halı sopası!
İnternet Haber’de Zübeyr Kındıra’nın haberi tek kelime ile ibretlik bir hadisedir. Habere göre Köksal Toptan’a, odasına serilen iki ipek halının alımında dönen dolaplar sebebiyle soruşturma açılmış. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in onay verdiği bu soruşturmanın anlamı, Köksal beyin halı olayı ya da benzer sopalarla korkutulmak istenmesinden başka bir şey olamaz! Öyle, çünkü iki halıdan yolsuzluk olsa ne olur ki? Velev ki böyle bir şeye Toptan’ın tevessül etmesi akla dahi getirilemez. Hal bu iken bu tür bir habere Köksal Toptan isminin dahil edilmesi, belli ki AKP’de Toptan’a karşı önlem alındığını gösteriyor.. Ne o yoksa Toptan, AKP’den bu Kürt olayını vesile edip istifa ediyordu da AKP onu korkutmaya mı çalışıyor?..
ANLAMI KALMADI...
Madalyalarınızı geri verin!
Yaşanan malum densizliklerden sonra Şehit yakınları ve Gaziler
hiç zaman geçirmeden kendilerine verilen madalyaları hemen iade etmelidir. Öyle, zira artık o madalyaların bir anlamı kalmamıştır. Tersine o madalyalar artık AKP’nin bakışı ile ülkeyi bölmeyi temsil ediyor! Biliyorum yazdıklarım hoş değil ama gelinen nokta aynen budur. Artık bu ülkede vatan borcu namus borcu deyip vatan müdafaasında şehit düşmenin ve sakat kalmanın bir anlamı kalmamıştır!.. Sınır boylarındaki karakollarda vatan borcunu eda eden Mehmetçiklerin ruh halini lütfen göz önüne getirir misiniz? Eşkıya hep yaptığı gibi bir akşam yine karakola dayansa ne yapacak Mehmedim?... Kendimizi kandırmayalım, Kaleşnikof ve isyan muzaffer olmamış ama içerideki birileri tarafından muzaffer ilan edilmiştir!
Sabahattin Önkibar - Yeniçağ