Fatma Şeref
Şu Sille'den Gece Geçmeyin !..
Kenardan geçeyim, yol sizin olsun ... Ağılar içeyim aman bal sizin olsun ! Bir danem aman ... Hatırladınız mı ? Konya Sille deyince kulaklarınıza hemen aşina gelecek türkülerden biri . Ya da ;
Heey heeeeey !
Atı olan, el atına biner mi ?
Yiğit olan, ikrarından döner mi ?
Ah aman aman Saffed efendi ...
Beni buralardan al git efendi ,
Aman, suçlarımı affet efendi !..
Bunu mutlaka bilirsiniz. Ama ben genellikle oyun havası olarak yorumlanan ve böyle meşhur olan bu eserlerin aslında ağıt olduğunu henüz öğrendim. Belki acıya ve acının karıştığı her tada uzun süre dayanmak mümkün olmadığından her şeyi daha yenir yutulur hale getirerek korumak insanlığın genel eğilimi... Bu yüzen bazı ağıtlar da zaman içinde form değiştiriyor. Her iki halde de dinlemek güzel. Hikayelerini öğrenmek ise apayrı bir keyif.
Sille'nin tarihi Anadolu'nun bir özeti gibi aslında, hatta bütün yeryüzünün. Bu yüzden nereden gelseniz gelin, orada kendinizden bir anı bulur gibi olursunuz.
Mevlana der ki : Buğdayı tanımak için tüm harmanı elden geçirmeye gerek yoktur, bir avuç yeter ..
Sille'de Anadolu'yu tanımak için en güzelinden bir avuç içi...
Kısaca bilgi vermek gerekirse bu şirin belde :
Konya ilinin Selçuklu ilçesinin 8 km kuzey batısında, antik bir köy diyebiliriz. Şu andaki idari durumu Selçuklu ilçesine bağlı mahalle .
Arkeolojik veriler yerleşkenin 6000 yıl öncesinde kurulduğu yönündedir. İsmin kökeni konusunda çeşitli açıklamalar var. İlki Yunan mitolojisindeki Silen (Silene)' den geldiğidir. Yine 'Silenos', kaynayıp, coşarak köpürüp akan su, kelimesinden türediği de kabul gören bir açıklamadır.
Sille'nin çeşmeleri ve bu gün üzerindeki baraj ile ünlü olan akarsuyu da bu görüşü desteklemektedir. Yine başlığa ilham olan ünlü türküsünde;
Şu Sille'den aman gece geçtim.
Görmedim annem annem annem.
Acı da tatlı aman sular içdim.
Ölmedim !.. Annem.. Annem..
Sille'nin sularından şairin duygularına göre değişen tatlarla bahs edilmektedir. Hala içinden akan dere , tarihi köprüler ve her köşe başında rastlayacağınız güzel çeşmeleri ile sürekli suları çağlayan bir belde olması bu anlamın Sille ismine ne kadar yakıştığını gösteriyor.
Her odanın bir penceresi olduğu gibi her şehrin de bir ışık huzmesi ve su sesine ihtiyacı var diye düşünürüm.. Bozkırın ortasında ama ipek yolunun da kavşağında her geçen gün büyüyen Konya dışarıdan bilinmese de bu konuda pek çok avantaja sahip kadim bir şehir.
Bana göre tarihi ve doğası ile Sille bu konuda önde gelen hatta Meram'ın şehre karışmasından sonra en öne geçen isim.
Şu anda her taşı tarihi bir anlam taşıyan , sanat galerileri, çay bahçeleri, cafeleri , köprücüklerle kaplı deresi, otantik evleri ile şehir hayatından bunalanlara derin bir nefes aldıran belde, aslında her dönemde renkliymiş .
Roma döneminde Kudüs yolu üzerinde yer aldığı için önemli bir dini merkez olmuş. Dünyanın en eski ve en büyük manastırlarindan biri olan Ak Manastır ("Hagios Khariton Manastırı", "Deyr-i Eflâtun") bu köydedir ve yaklasık 800 yıl kesintisiz hizmet vermiştir. Ak Manastır Konya'da yaşayan Mevlevi dervişlerince de ziyaret edilmiş ve bahçesinde küçük bir de mescit yaptırılmıştır. Şimdilerde askeri alan içinde kaldığı için ziyarete kapalıdır.
Selçuklu döneminde olduğu gibi Osmanlılar devrinde de tarihi İpek ve Baharat yolları üzerinde olması nedeniyle önemini hiç yitirmemiştir. Cumhuriyet öncesinde nüfusu 18.000'e ulaşmıştır. Köyde 1924 nüfus mübadelesine kadar Hristiyan çoğunluk otururdu. Macar gezgin Bela Horvarth 1913 yılında Anadolu'ya yaptığı gezisinde tuttuğu notlarda o yıllarda Sille'de 60 adet kilisenin ayakta olduğunu yazmıştır. Bugünkü nüfusu ise 3700 kadardır.
Köyde yumuşak volkanik kayalara oyulmuş pek çok küçük kilise, Osmanlı mezar taşları ve günümüze kadar gelebilmiş Aya Elena kilisesi ziyaret edilebilir. Kilise, ilk Doğu Roma imparatoru Konstantin'in annesi Helena tarafından Michael Archangelos adına MS. 371'de inşa ettirilmiştir.
Özgün yapısı son yıllarda zarar görse de günümüzde köy ve çevresi SİT alanı olarak kabul edilip koruma altındadır.
Selçuk Belediyesinin Sille'yi koruma ve yenileme projeleri hızla devam ediyor ve takdirle karşılanan bir aşama kat edilmiş durumda. Ülkemizdeki bir çok küçük saklı cennetin Sille örnek alınarak yeniden canlandırılmasını çok isterim.
İster örnek ister nefes almak için isterseniz bu tarihin bütün katmanlarından, acı tatlı tüm aşamlardan süzülerek damıtılmış Anadolu Kültürünün nüvesine bir başka açıdan bakmak için yolunuzu bir gün mutlaka Sille'ye düşürün.
Ve : Şu Sille'den gece geçtim , görmedim annem demeyin sakın. Çünkü gerçekten görmeniz gereken çok ama çok şey var...