Süleyman Özışık'ın dikkat çeken 'Bizim FETÖ'cüler, sizin FETÖ'cüler!' yazısı

Süleyman Özışık'ın dikkat çeken 'Bizim FETÖ'cüler, sizin FETÖ'cüler!' yazısı

Gazeteci Süleyman Özışık, FETÖ ile mücadelede ayrım konulu yazılarına devam ediyor. İnternethaber com yazarı "Bizim Fetö'cüler, sizin Fetö'cüler!" başlıklı yazısında çarpıcı isimler yer aldı.

İşte o yazı:

15 Temmuz'dan sonra başlatılan operasyonlarda binlerce insan görevlerinden uzaklaştırıldı.

Bir başka deyişle açığa alındı.

Elektronik posta adresimde binlerce mesaj var. Hemen hepsi aynı şeyi soruyor:

"Fetö terör örgütü ile hiç bir irtibatım olmamasına rağmen açığa alındım. Hakkımı nasıl arayacağım?"

Şikayetlerin bir hayli artması üzerine, bu soruşturmaların nasıl yapıldığını  Nurettin Canikli, Ahmet Arslan, Mehmet Özhaseki ve Lütfü Elvan'a sordum. Aldığım cevabı sizlere aynen aktarayım.

Açığa almalarda  5 ayrı kritere bakılıyor. 

1 - Fetö'cü terör örgütünün kullandığı Bylock iletişim sistemi. Bu sisteme sadece Fetö terör örgütü üyeleri girebiliyor ve giriş onayları da bizzat Fetö'nün teknik elemanları tarafından sağlanıyor. 

2 - 17/25 Aralık sonrası Fetulah Gülen isimli teröristin çağrısına uyarak Bank Asya'da hesap açıp para yatıranlar. 

3 - 17/25 Aralık sonrası Fetö terör örgütüne ait sendikalardaki üyeliklerini sonlandırmayanlar. 

4 - 17/25 Aralık sonrası çocuklarını Fetö'ye bağlı eğitim kurumlarından almayanlar.

5 - Sosyal medya hesapları üzerinden Fetö terör örgütüne destek mesajları atanlar.

Bu beş suçu işleyenler arasında da bir eleme yapılıyor. Fetö terör örgütünde aktif rol aldığından şüphe edilenler hapse atılıyor, daha alt kademelerdekiler ise meslekten uzaklaştırma cezası alıyor.

Bu 5 suça bulaşmamasına rağmen açığa alınanlara gelince...

İsimlerini zikrettiğim bakanlar, bahsi edilen bu kişilerin tedbir amacıyla açığa alındığını, suçsuz olanların görevlerine döneceğini belirtiyor.

Peki sorun burada bitiyor mu?

Günlerdir gazetelerden okuduğumuz, ekranlardan izlediğimiz kepazeliklere bakınca, meselenin bu kadar basit olmadığı anlaşılıyor.

Yukarıda bahsettiğim 5 suçun 5'ine de bulaşmış olanlar, bazı bakanların çok özel ziyaretleri sonrası serbest bırakılıyor. Bunların yerine suçu günahı olmayanların canı yanıyor, yakılıyor.

Nasıl mı?

Bu köşenin daimi ziyaretçileri, AK Parti Sakarya Milletvekili Şaban Dişli hakkında yazdığım yazıları hatırlayacaktır. 

Sakarya'da ikamet eden AK Parti eski il yöneticilerinden Yusuf Elturan, benim bu yazılarımdan birini sosyal medyada paylaştıktan kısa süre sonra Şaban Dişli tarafından telefonla aranıyor...

Hakaretler havada uçuşuyor ki bunların kayıtları mevcut.

"Sen nasıl bu yazıyı paylaşırsın" diyerek söze giren Dişli, "Birazdan valiye ve emniyet müdürüne talimat verip, seni Fetö'den içeri aldıracağım" diye tehdit ederek telefonu kapatıyor.

Sakarya'da toplamda 4 bine yakın kişi Fetö'den açığa alınmış veya hapse atılmış. 39 belediyenin tamamında işten uzaklaştıralanların sayısı kaç biliyor musunuz?

Sadece 17...


Belediye başına 1 kişi bile düşmüyor!

Şaban Dişli, belediyelere çöreklenen Fetö'cü teröristleri temizlemek yerine, masum AK Partilileri Fetöcü iftirasıyla içeri attırmakla tehdit ediyor. Varın gerisini siz düşünün!

Bir başka olay...

Fetö ile mücadelenin başına getirelen Hayati Yazıcı, bundan bir süre önce Rize'ye gidiyor. Burada Ömer Temurçi'nin sahibi olduğu restaurunta giriyor, şehrin ileri gelenleriyle beraber yemek yiyor ve çıkışta da medyaya bol bol poz veriyor.

Bunda ne var diyeceksiniz.

Ömer Temurçi, Fetö operasyonları sonucu gözaltına alınan bir zanlı. İstanbul İl Başkanı Selim Temurçi'nin kardeşi olan Ömer, bu ziyaretten kısa bir süre sonra serbest bırakılıyor. 

Burada bir parantez açalım.

Selim Temurçi'nin, 17/25 Aralık sonrası Fetö'ye destek veren kardeşini uzun süre ikna etmeye çalıştığı, başarılı olamayınca arasına mesafe koyduğunu hemen herkes biliyor. Yani darbeci kardeşine sahip çıkan Şaban Dişli gibi davranmıyor. Rizeliler bu nedenle Selim Temurçi'ye tek kelime etmiyor ama Hayati Yazıcı'ya ateş püskürüyor. 

Parantezi kapatıp, rezilliklere Kayseri ile devam edelim.

Milletvekili Mustafa Elitaş adliyeyi ziyaret ettikten bir kaç saat sonra Fetö'den gözaltına alınan işadamları birer birer serbest bırakılıyor.

Bu gelişme sonrası eleştirilerin hedefi olan Elitaş'ın yaptığı açıklama ise evlere şenlik:

"Ben hakim ve savcıları bazı kripto Fetöcü'lerin isimlerini vermek için ziyaret ettim. Birilerinin serbest kalmasında rol oynamam söz konusu değil" diyor özetle...

Fetö terör örgütü, bu ülkenin Cumhurbaşkanı olan adamı bir otel odasında öldürmeye teşebbüs etmiş, 247 insanı acımasızca katletmiş. Sayın Elitaş, kripto isimleri kamuoyu önünde açıklamak, ya da telefonda bildirmek yerine hakim ve savcıların kulağına fısıldama yolunu tercih ediyor.

İlginç değil mi?

Bir başka il...

Balıksesir'in AK Partili Belediye Başkanı Edip Uğur, 25 Aralık'tan sonra ekran karşısına geçip, "Fethullah Gülen hocaefendiyi seviyor, sayıyoruz" diyor. Gazeteci o dönemde Başbakan olan Erdoğan'ın sözlerini hatırlatıp, "Sayın Başbakan öyle demiyor" diye sorunca, "Zaman herşeyi gösterir, hiç bir şey gizli kalmaz" diyerek suçsuz olduğunu söylüyor.

Bugüne kadar kendisine dokunan, bu sözlerin hesabını soran kimse yok!

Bursa Büyükşehir Belediyesi'ndeki Fetöcü yapılanmayı iki buçuk yıldır yazıyorum. Recep Altepe'nin ekibi hakkında yazdıklarım arşivlerde duruyor. Ama Fetö'cüler de olduğu yerde duruyor. Henüz hiç birine dokunulmuş değil. 

17/25 Aralık sonrası belediyenin konferans salonlarını CHP'ye kiraya verip, "Hırsız AKP- Hırsız Tayyip" diye slogan attıranlar...

Fetö dersanesindeki başarılı öğrencilere otomobil verenler...

"Bedeli ne olursa olsun buraya Zaman ve Bugün gazeteleri girecek" diyenler ile Bank Asya'ya destek çağrısı yapanlar hala bulundukları makamlardan alınmış değil.. 

Bu konuyu önümüzdeki günlerde geniş geniş yazacağım. 

Son olarak İstanbul...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile ilgili yazdıklarımı hatırlıyorsunuz.

Sayın Topbaş darbeden 3 gün sonra ortaya çıkıp, "Darbe günü BM'nin davetlisi olarak New York'ta bulunuyordum. ABD'de Türkiye'ye uçuşlar iptal olduğu için dönemedim. Darbeye karşı direnişi telefon diplomasisiyle sağladım. İstanbul'da olsam da yine aynı şeyi yapacaktım yani farkeden bir şey olmadı" demişti. 

Hem bunu söylemiş, hem de o gece kendisiyle irtibat ve koordinasyon görevi sağlayan Basın Danışmanı Serkan Fıçıcı ile Başkan Danışmanı Kortan Çelikbilek'i görevden aldığını duyurmuştu!

Meselenin böyle olmadığı, yaşanan yeni ve şok edici gelişmelerle belgelendi.

"Görevden alındı" denilen Serkan Fıçıcı ile Kortan Çelikbilek'in yaşanan darbe girişimi sonrası "Bunca ihanete rağmen eğer hala Fetö'cüler görevden alınmıyorsa, o zaman biz istifa edelim" diyerek Başkan'a rest çektikleri ortaya çıktı. 

Ne olduysa oldu, Topbaş'ın araya koyduğu adamlar sayesinde hem Fıçıcı, hem de Kortanbilek dün görevlerine geri döndü. 

Topbaş'la ilgili diğer önemli gelişmeleri de bir sonraki yazıya bırakalım. Bırakalım çünkü elimdeki belge ve iddialar meseleninin çok daha vahim olduğunu gösteriyor.