Tedavideki gelişmeler ileri evre meme kanseri hastalarına umut oluyor

Tedavideki gelişmeler ileri evre meme kanseri hastalarına umut oluyor

KTÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özdemir:- "İleri evre meme kanserine yönelik yeni tedavilerle yaşam sürelerinin her geçen gün artması hem bizlere hem de hastalara ümit vermektedir"

TRABZON (AA) - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyyaz Özdemir, ileri evre meme kanserine yönelik yeni tedavilerle yaşam sürelerinin her geçen gün artmasının hem kendileri hem de hastalara ümit verdiğini söyledi.

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Üyesi de olan Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanser hücrelerinin, sağlıklı hücrelerden farklı olarak ortaya çıktıkları dokudan başka bir organa yayılıp orada büyüyebildiğini, bu duruma "metastaz" adı verildiğini belirtti.

Evre 4 veya ileri evre meme kanserinin, göğüsten vücudun etrafındaki uzak bölgelere yayılmış kanser hücreleri olduğunu ifade eden Özdemir, 2012 yılında ileri evre meme kanseri 5 yıllık yaşam oranı yüzde 22 iken 2016'da bu oranın yüzde 26'ya çıktığını aktardı.

Özdemir, risk faktörleri az olan hastalarda bu oranın daha yüksek olduğuna dikkati çekerek, ileri evre meme kanserine yönelik yeni tedavilerle yaşam sürelerinin her geçen gün artmasının hem kendileri hem de hastalara ümit verdiğini dile getirdi.

Meme kanserinde tedavinin kanserin tipi, büyüklüğü, yeri ve metastaz yapmış tümör sayısı göz önüne alınarak planlandığını anlatan Özdemir, "Çok az bir bölümü hariç ileri evre kanserler tamamen yok edilemez ama tedavi edilebilir. Tedavide ana amaç kanserin büyümesini engellemek, kontrol altına almak ve büyümenin yol açtığı şikayetleri azaltmak veya yok etmektir. Tedavinin diğer amaçları hastanın yaşam süresini ve kalitesini de uzatmaktır." dedi.

Özdemir, hormonlarla ilişkili kanser türlerinden biri olan meme kanserinin oluşumunda, kadınlık hormonları östrojen ve progesteronun etkili olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Bazı meme kanseri hastalarının kanser hücreleri üzerinde östrojen ve progesteron hormonlarının alıcıları vardır. Bu hastalara hormon reseptör pozitif meme kanseri (HR pozitif) denmektedir. HR pozitif ileri evre meme kanseri, ileri evre meme kanserinin en sık görülen formudur ve hastalığa bağlı ölümlerin çoğunu oluşturur. Hormon tedavisi, bu hastalar için temel başlangıç tedavi stratejisini oluşturmaktadır ve hastaların çoğunda önemli klinik yararları görülmektedir. Hormon pozitif meme kanserlerinde erken evrelerde hormon tedavi küratif amaçla uygulanırken, hastada klinik metastazlar geliştiğinde amaçlanan tümörün kontrol altına alınması ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesidir."

Meme kanserine yol açan tümörlerde farklı genetik mutasyonların etken olabileceğini, bu nedenle bu tümörlerin farklı biyolojik davranışlar sergileyebileceklerini kaydeden Özdemir, "Meme kanseri hormon pozitifliği ve HER-2 mevcudiyetine göre sınıflandırılmaktadır. Tedavi seçiminde hastanın kliniği, metastaz yeri ve bu reseptörlerin varlığı önem arz etmektedir. Hormon pozitifliği olan hastalarda hormonal tedavi uygulanabilirken hormon negatif hastalarda bu tedavi işe yaramamaktadır." ifadelerini kullandı.

Bu durumda meme kanserine standart bir yaklaşımdan ziyade kişiselleştirilmiş tedavi seçeneklerinin öne çıktığını, günümüzde meme kanseri tedavisinde en önemli gelişmelerden birinin tümörü kontrol eden genlerin keşfedilmesiyle birlikte yeni tedavi hedeflerinin belirlenmesi olarak kabul edilebildiğini anlatan Özdemir, "Örneğin sadece meme kanseri değil, aslında tüm kanser araştırmaları içinde ilk önemli hedef olan östrojen reseptörüne yönelik tedavileri 1970'li yıllardan beri kullanıyoruz. Daha sonra kanserin büyümesine ve çoğalmasına katkı sağlayan HER-2 reseptörünün moleküler yapısı belirlendi ve bu reseptörü bloke eden önemli tedaviler geliştirildi." bilgisini verdi.

Özdemir, son yıllarda HER-2 pozitif ileri evre meme kanserli hastalarda önemli sağ kalım artışları gözlendiğine vurgu yaparak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hormon negatif ve HER-2 negatif hastalarda ise kemoterapi önemini korumaktadır. Ayrıca kanser hücrelerinin hızlı ve kontrolsüz çoğalmasını kontrol eden siklin bağımlı kinaz (CDK) enzimlerini bloke eden ilaçlar üretildi. Ayrıca immünoterapi alanında, son zamanlarda onkoloji camiasına heyecan veren ve hemen bütün kanser türlerine hitap eden çalışmalar yürütülüyor. Bu alanda meme kanseri için de çalışmalar sürmektedir ama henüz pratik klinik uygulamalara bu tedaviler yansımamıştır."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı