Tek suçlu Erdoğan!

Tek suçlu Erdoğan!

Tek suçlu başlıklı yazısından Erdoğan üzerine neden bu kadar geldiklerini yazan Takvim Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergün Diler, ayakta kalan tek isim Erdoğan'dı dedi.

Tek suçlu başlıklı yazısından Erdoğan üzerine neden bu kadar geldiklerini yazan Takvim Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergün Diler, "Hem yakın çevresine, hem muhalefete, hem sermayeye, hem de ülkeyi kontrol etmek isteyen güçlere karşı savaşan ve ayakta kalan tek isim Erdoğan'dı" dedi.

İşte o yazı:

1990'lardan beri garip şeyler yaşıyoruz. SSCB'nin dağılması, bölgedeki değişiklikler, rejimlerin sallanması, Türkiye'nin içeride kan gölüne dönmesi, suikastlar, ekonomik krizler, tasfiye operasyonları...

Saymakla bitmez!

Bütün bunların arasında Erdoğan operasyonu hiç ama hiç aksatılmadan devam ettirildi. Bakın son günden söz etmiyorum.

Belediye Başkanlığı'na soyunduğu günden bu yana BİRİLERİ ÇOK İLGİNÇTİR Kİ SADECE ERDOĞAN'la uğraştı...

Dünya değişti, komünizm çöktü, para el değiştirdi, bölgede savaşlar yaşandı, sınırlar çizildi, liderler devrildi ama Erdoğan'a zarar vermek isteyenler hiç eksilmedi.

Sakin düşünün! Bu size de garip gelmiyor mu? Siyaset tarihinde başka bir örnek yok çünkü! Daha önce uğraştıklarını götürdüler.

 

Ama Erdoğan ayakta kaldı.

Ülke zenginleşiyor, daha çok üretiyor, yeni yollar, havalimanları yapılıyor, hızlı tren geliyor, sokaklarda ismini bilmediğimiz marka otomobiller dolaşıyor, özel uçak sahibi insanların sayısı çığ gibi artıyor, tekneler marinalara sığmıyor, ülkenin prestiji hiç olmadığı kadar artıyor, oteller, üniversiteler, köprüler, tüneller, kanallar birbirini izliyor! Ama yine de birileri MUTLU OLMUYOR!

 

NEDEN?

İşte bunun üzerinde serinkanlı düşünüp, sonuca vardığımızda düğümü çözeriz!

İstanbul sermayesi hep AVRUPA'nın yanında oldu! IAN FLEMING yani James Bond'un yazarı İstanbul'a geldiğinde KALKAVANLAR'ın yalısında kalıyordu. Efsane İngiliz casus Kim Philby geldiğinde ise KIRMIZI YALI'da... Sermayenin İngilizler'le tarihi bir dostluğu vardı. İncelemeyi sevmesek de DARBELER, yani ülkesini düşünen adamların tasfiyesi düne kadar bu yolla oluyordu!

Hep askerleri suçlar ancak PARASIZ DARBE olmayacağını atlardık.

Parayı kimin verdiğini ise soran bile yoktu! Her siyasi operasyon ekonomik sonuç doğuracağı için PARA kenarda tutulurdu!

İşte Erdoğan bunu bildiği için PARAYI İstanbul sermayesine bırakmak istemedi. Saldırıların merkezinde bu vardı. Belediye Başkanlığı döneminden beri aynı ADRES neden saldırıyordu sanıyorsunuz!

 

Şu an için ise bambaşka metodlarla geliyorlar!

Bir otobüs firması kaza yapıyor, SUÇLU Erdoğan... Bir basketbolcu içinde bulunduğu yapının emriyle milli takıma gelmiyor, suçlu Erdoğan...

Bir manken eşinden ayrılıyor, suçlu Erdoğan...

Karadeniz'e para getirecek hamleler yapılmak isteniyor, suçlu Erdoğan... Kırmızı ışık uzun yanıyor, suçlu Erdoğan...

Biri orucunu bozuyor, suçlu Erdoğan...

Trafik sıkışıyor, suçlu Erdoğan...

Çocuk sınıfta kalıyor, suçlu Erdoğan... Daha neler neler...

 

Bütün bunlar gazete ve televizyonlarda yer alıyor! Bilerek ve isteyerek yapılıyor.

Saldırıların çeşitliliği artırılıp BEŞTEPE'nin sadece savunmada kalması ve yıpranması hedefleniyor. Darbeler olmayınca post modern operasyonlar için start verildi.

Ama benim anlatmak istediğim farklı! Başka bir şey söylemek istiyorum. Ama herkes elini vicdanına koyup düşünsün!

Erdoğan çıktı, bütün gazete ve televizyonların önünde "Artık yokum! Emekli oluyorum.

Beni seven sevmeyen herkes hakkını helal etsin!" dedi.

Bırakıp köşesine çekildi! BU DURUMDA NE OLUR? Siyaset arenasını düşünün!

Her şey bir anda allak bullak olur! İKTİDARI İSTEMEYENLERİN YARIŞTIĞI BİR FORMATLA baş başa kalırız!

Dün yazdım! BENENSON ve Kemal Derviş Bey'in CHP ile HDP ilişkisini... MHP de Ekmeleddin Bey üzerinden bu yapıya hiç ama hiç uzak değildi!

 

Bunu da gördük!

Daha önemlisi vardı! AK Parti kapatma davasında da 17 ve 25 Aralık'ta da hep gidecek isim ERDOĞAN'dı! Yola çıktığı insanlara ne hikmetse kimse TOZ KONDURMUYORDU! Onlar için hiç sıkıntı görünmüyordu!

Bütün rüzgarlar hep Erdoğan'a doğru esiyordu! AK Parti bir hareketti ama tek hedef Erdoğan'dı! İlginç değil mi?

Çünkü ülkenin DIŞARIDAN KONTROLÜ isteniyordu! Buna engel olan Erdoğan'dı! Ve hiç alışık değillerdi! Çipras'a bakın!

Halk arkasında olduğu halde ne durumda! Gitti gidecek!

Yunanistan gibi oynayabilecekleri bir TÜRKİYE istiyorlar. Kavga eden, yoksullaşan, dertlerle boğuşan, kafasını kaldırıp bölgesine bakamayan! OYUN BU! Önündeki engel de Erdoğan...

 

Devam...

İran'a yıllarca küfür eden merkez ve malum medya önceki gün Tahran'la BATI'nın yaptığı anlaşmayı göklere çıkarıyordu.

Türkiye'yi ve MİT'i "İrancı!" diye suçlayanlar bayram ediyordu.

Yine dönüyorlar ama yine yanılıyorlardı.

Türkiye-İran ilişkileri daha da artacaktı. Çünkü Çin'in bir eli İran'daydı.

ABD, Çin'i yumuşak bir eldivenle kontrol edebilmek için masada İran'a yanaştı. Bu denklemde Türkiye daha da önem kazanıyordu. Son günlerde BORSADA çöken ve 3 trilyon dolar kaybeden Çin bunu zaten biliyordu!

1979'dan yani İSLAM DEVRİMİ'nden beri AVRUPA'nın kontrolünde olan İran, ABD'ye doğru bir adım atıyordu.

Humeyni'yi getiren Fransa ve yıllardır ambargoyu delik deşik eden İngiltere ile Almanya bu işten mutsuzdu! Bu nedenle Türkiye'nin ellerinde olmasını istiyorlardı.

Erdoğan'sız Türkiye onlar için biçilmiş kaftandı! ABD'deki bir kanat için de bu böyleydi! Dönelim başa...

1990'larda dünya yeni dengesine otururken içeride bir BELEDİYE BAŞKANI daha Türkiye bilmezken hedef seçildi. Potansiyel bilindiği için durdurulmak ve tasfiye edilmek istendi.

Erdoğan gitseydi kaybeden Türkiye, kazanan yukarıdaki ittifak ve buradaki uzantıları olacaktı!

 

17 Aralık tutsaydı kim gelecekti?

Buradan çözmeye başlayın! ŞİFRE bu! Ve bulduğunuz ŞİFRE'nin koalisyon için planlarına bir bakın! Her yerde var!

Hem yakın çevresine, hem muhalefete, hem sermayeye, hem de ülkeyi kontrol etmek isteyen güçlere karşı savaşan ve ayakta kalan tek isim Erdoğan'dı!

Bütün sevimsizlikleriyle BEŞTEPE'yi sevimsiz göstermek için çırpınıyorlar...

Ama boş!

Biz bize yeteriz...

 

Hayırlı bayramlar...