Doç. Dr. Murat Kayacan
Tevrat ve Kur’an’da Yusuf’un hapis hayatı
Kur’an ve Tevrat’ın mesajları arasında ortak yönler vardır. Bunun nedeni, her ikisinin de Allah’tan gelmiş olmasıdır. Ancak Kur’an Tevrat üzerinde söz sahibidir. İkisi arasında çelişki olduğunda aslı tam olarak korunamamış Tevrat değil, Kur’an esas alınır. Bu yazıda, Hz. Yusuf’un hapis hayatına dair Kur’an ve Tevrat’taki ayetleri karşılaştırmalı olarak ele alacağız.
Yusuf’la birlikte hapse giren iki kişiden söz eden Kur’an, onların normal hayatlarında ne iş yaptıklarından açıkça söz etmezken onların genç kimseler olduklarını belirtir (Yusuf, 12: 36). Tevrat’ta ise bu ikisinin, Mısır kralının baş sâkisi (içki sunan) ve fırıncı başı olduğu (Yaratılış, 40: 2) ve Yusuf’un da Muhafız Birliği Komutanı Potifar tarafından hapishanede onların hizmetine verildiği ifade edilir (Yaratılış, 40: 4). Ancak bu ikisinin gördükleri rüyalara dair Kur’an ifadeleri, Tevrat’ta onların belirtilen mesleklerine birer işaret olarak görülebilir: “Zindana onunla birlikte iki de genç girdi. Onlardan biri, 'Ben rüyada kendimi şarap sıkıyor gördüm.' dedi. Diğeri de 'Ben de rüyamda kendimi başımın üstünde ekmek taşıyor ve kuşlar da ondan yiyor gördüm.' dedi. 'Bunun yorumunu bize haber ver. Biz seni iyilik edenlerden görüyoruz.” (Yusuf, 12: 36).
Tevrat’ta baş sâkinin gördüğü rüya şöyle anlatılır: “Düşümde, önümde bir asma gördüm. Üç çubuğu vardı. Tomurcuklar açar açmaz çiçeklendi, salkım salkım üzüm verdi. Firavunun kâsesi elimdeydi. Üzümleri alıp firavunun kâsesine sıktım. Sonra kâseyi ona verdim." (Yaratılış, 40: 9-11). Kur’an’da bu rüyanın anlatımı ise gayet kısadır ve –yukarıda belirttiğimiz gibi (Yusuf, 12: 36)- fırıncının gördüğü rüya ile birlikte tek ayette anlatılır. Tevrat’ta baş sâkinin rüyasını Hz. Yusuf’un şöyle yorumladığı ve talepte bulunduğu söylenir: “Yusuf, ‘Bu, şu anlama gelir.’ dedi, ‘Üç çubuk üç gün demektir. Üç gün içinde firavun seni zindandan çıkaracak, yine eski görevine döneceksin. Geçmişte olduğu gibi yine ona sâkilik yapacaksın." (Yaratılış, 40: 12-13). Kur’an, efendisine içki sunan kimsenin rüyasını, Hz. Yusuf’un şöyle anlamlandırdığını belirtir: “Ey zindan arkadaşlarım! İkinizden biri efendisine şarap sunacak; diğeri ise asılacak ve kuşlar başından yiyecekler. Hakkında bilgi istediğiniz iş kesinleşmiştir." (Yusuf, 12: 41). Görüldüğü gibi Tevrat’ta baş sâki denilen kişinin, zindandan çıktıktan sonra sağ kaldığını Kur’an da belirtir.
Tevrat’ta baş sâki ile aynı gece rüya gördüğü söylenen fırıncı (Yaratılış, 40: 5), baş sâkinin rüyasının anlamına dair Yusuf’un sözlerini duyduktan sonra o da rüyasını anlatmaya başlar: “Başımın üstünde üç sepet beyaz ekmek vardı. En üstteki sepette firavun için pişirilmiş çeşitli pastalar vardı. Kuşlar başımın üstündeki sepetten pastaları yiyorlardı." (Yaratılış, 40: 16-17). Yani Kur’an’da "Ben de rüyamda kendimi başımın üstünde ekmek taşıyor ve kuşlar da ondan yiyor gördüm." (Yusuf, 12: 36) dediği söylenen kişinin rüyasındaki ekmek, Tevrat’ta üç sepet içindedir ve üstünde de pastalar vardır. Kur’an’da rüyasında başı üstünde ekmek gören kişinin başındaki ekmekleri kuşlar yerken Tevrat’ta kuşlar, ekmekleri değil, onların üstündeki pastaları yemektedir. Tevrat’ta, Yusuf’un bu rüyayı yorumlaması şöyledir: “Üç sepet üç gün demektir. Üç gün içinde firavun seni zindandan çıkarıp ağaca asacak. Kuşlar etini yiyecekler." (Yaratılış, 40: 18-19). Kur’an, bu kişinin kaç gün sonra öleceği ayrıntısını vermez: “Ey zindan arkadaşlarım! İkinizden biri efendisine şarap sunacak; diğeri ise asılacak ve kuşlar başından yiyecekler. Hakkında bilgi istediğiniz iş kesinleşmiştir." (Yusuf, 12: 41). Tevrat ve Kur’an, bu kişinin rüyasının anlamının, onun asılacağını gösterdiği konusunda ortaktır. Tevrat, Yusuf’un ağzından o kişinin etinin kuşlar tarafından yenileceğini söyler. Kur’an ise Yusuf’un, kuşların o adamı başından yiyeceğini söylediğini ifade eder.
Söz konusu iki kişinin rüyalarının ne anlama geldiğini söyleyen Hz. Yusuf, verdiği bilgilerin öncesinde İslam’ı onlara anlatırken (Yusuf, 12: 37-40) Tevrat’ta bu ayrıntı yoktur, Hz. Yusuf doğrudan rüyaların yorumuna geçer.
Tevrat’ta Hz. Yusuf’un, zindandaki iki kişiye ait rüyaların ne anlama geldiğini belirttikten sonra şöyle dediği belirtilir: “Ama her şey yolunda giderse lütfen beni anımsa. Bir iyilik yap, firavuna benden söz et. Çıkar beni bu zindandan. Çünkü ben İbrani ülkesinden zorla kaçırıldım. Burada da zindana atılacak bir şey yapmadım." (Yaratılış, 40: 14-15). Bu sahne Kur’an’da şöyle ifade edilir: “O iki kişiden kurtulacağını sandığı kimseye, ‘Beni efendinin yanında an.’ dedi. Fakat şeytan ona efendisine yanında anmayı unutturdu ve böylece (Yusuf) birkaç yıl zindanda kaldı.” (Yusuf, 12: 42). Bu ayette ifade edildiği gibi efendisinin yanında Yusuf’tan bahsedecek kişinin, bunu unuttuğu Tevrat’ta da belirtilir (Yaratılış, 40: 23). Bu iki kişinin, hapisten hangi gerekçe ile çıktığı Kur’an’da belirtilmezken Tevrat’ta Firavun’un doğum gününde bir şölen vesilesiyle çıkarıldıkları söylenir (Yaratılış, 40: 20).
Görüldüğü gibi Tevrat ve Kur’an’da Hz. Yusuf’un hapis hayatının anlatımı birbirine oldukça yakındır. Her ikisinde mevcut farklı anlatımlarda “belirleyici” olan, Kur’an’ın söylediğidir.