Salih Sedat Ersöz
Torku Konyaspor’da Eskiye Dönüş mü?
Torku Konyaspor, Uğur Tütüneker ile çıktığı üçüncü maçında beklentileri karşılayamadı ve evinde maç kazanamama serisini sürdürdü.
Torku Konyaspor’un, Karşıyaka ve Manisaspor maçlarındaki mücadele azmi, hırs ve kazanma isteği bu maçta azalma eğilimi gösterdi.
Karşıyaka maçından sonra yazdığım yazıda; “Umarım, bu olumlu görüntü bir maçlık olmaz. Umarım bu istek, yeni hocanın gözüne girmekten ibaret bir husus değildir” cümlelerini kullanarak o maçtaki iyi görüntünün geçici olmaması gerektiğini belirtmiştim.
O iyi görüntü, kazanma arzusu ve isteği bir maçlık olmadı ama böyle giderse, iki maçtan ibaret olacak korkusu bende ağır basmaya başladı.
Son maçta gördük ki, futbolcularımız yeni teknik ekibin etkisini üzerlerinden atmışlar ve yine eski görüntü ve eski havaya bürünmüşler.
Şanlıurfaspor maçında, Torku Konyasporlu futbolcular her ne kadar iyi niyetli bir mücadele örneği ortaya koysalar da, istenilen sonucun alınamaması yanında net pozisyonlara girmekte zorlanılması ve zor da olsa girilen birkaç pozisyonun beceriksizce harcanması ileriye dönük endişelerin sürmesine yol açtı.
Hüsnü Özkara zamanındaki Torku Konyaspor’da böyle değil miydi? O günlerdeki Konyaspor’un, Allah için çok rezilane bir görüntü verdiğini kimse söyleyemez. İyi niyetli mücadele vardı ama bu bir türlü kazanma isteğine dönüşmüyor ve bir türlü istenilen sonuç alınamıyordu.
Futbolda iyi niyet yetmiyor. İyi niyetli mücadele, arzu edilen sonucu almaya yeterli gelmiyor. Futbol sonuç oyunu olduğuna göre, gol atmak için ne gerekiyorsa o yapılmalıdır.
Şanlıurfaspor maçında da görüldü ki, Torku Konyaspor’da golü koklayan ve girilen pozisyonları golle sonuçlandıran futbolcu eksikliği var. Bu eksikliğin ara transfer döneminde giderilmesini arzu ediyoruz ama İnşallah içinde bulunulan şartlar buna elverir.
Ayrıca kontra ataklara hızlı çıkabilen bir futbolcudan da yoksun olmanın sıkıntısını çekiyoruz.
Son maçta hakemin hatasından çok, kötü niyetli olduğunu söylemek mümkündür.
Henüz 6. dakikada yok yere başlayan sarı kart furyası maçın sonuna kadar devam etti ve maç sonunda yarıdan fazla futbolcumuza gösterilen sarı kartlar ve bir de kırmızı kartla nihayetlendi. Ama aynı veya benzer pozisyonlarda hakemin karşı takıma çok müsamaha gösterdiği de bir gerçek.
Maçın hemen başında sarı kart gören bir futbolcu, oyundan yarı yarıya düşüyor demektir. Birkaç futbolcunuzun sarı kart görmesi ise takımın veriminin yarı yarıya azalması demek oluyor.
Ayrıca rakip takımın katı defans uyguladığı da bir gerçek. Katı defans uygulayan takımları çözmek kolay olmuyor.
Tamam ama bütün bunlar futbolun içinde var. Ona göre tedbirinizi alıp maçı kazanmak için gereken hamlelerinizi yapmanız lâzım.
Sonuç olarak, Uğur hocanın gelmesi ile başlayan yüksek mücadele azmini, kazanma isteği ve arzusu ile dolu hırslı oyunu son maçta göremedik. Umarım eski günlere dönüş olmaz.
Ankaragücü maçından alınacak 3 puan ilk yarının büyük moralle kapanması demek olacaktır. İkinci yarıya yüksek bir moralle başlamak için son maçı kazanmak şarttır. Mutlu yarınlar efendim.