Fahri Kubilay
Trafik magandaları
Son yıllarda şehir içinde tek taraflı trafik kazalarında sürekli artış olması insanları evlerinden dışarıya çıkmaya korkutuyor.
Ülke genelinde; kaldırımda yürüyen, otobüs durağında bekleyen, şehir içinde eşiyle çocuğu ile gezinti yapan, alışverişten dönen, kısaca başına geleceklerden habersiz olarak dolaşan vatandaşlara; aşırı hız sonucu, ya da alkollü olarak araç kullanırlarken, direksiyon hakimiyetlerini kaybederek çarpan araçların görüntüleri sık sık yayınlanır oldu. Bu görüntüleri izlerken insanın tüylerinin diken diken olmaması ve dehşete kapılmaması mümkün değil.
Hiçbir suçu ve günahı olmayan sadece o anda orada bulunan bir çok insanımız bu tür kazalar sonucu ya hayatlarını kaybediyorlar ya da sakat kalıyorlar.
Seydişehir’de ise henüz MOBESE kameralarının bulunmayışı ve sıkça yaşanan bu tür kazaların kaydedilmesini imkânsız kılıyor. Vatandaşlarımız böylesi ihlalleri ve kazaları haber değeri taşıyorsa ve olay yerine 112 çağrılmışsa ancak öğrenebiliyorlar.
Geçtiğimiz haftalarda emniyet ekipleri şehir merkezinin dört bir yanında rutin denetlemeler yaptılar. Kısa süre de olsa yapılan bu çalışmaları izledim. Gördüm ki bazı tipler kuralları çiğneme alışkanlığı haline getirmişler ve bundan da cayacak gibi görünmüyorlar.
Böylelerine, polis ceza yazıyor, aracını trafikten men ediyor ama nafile… Aynı insanlar başka araçlarla yine kuralları çiğnemeye devam ediyorlar.
Ana caddeler böyle de sokak araları çok mu sakin? Maalesef oralar da aynı derdin kıskacında olan yerler. Şehir içindekiler belki bu tür olayları kanıksamış olabilirler ama son günlerde mahalle aralarında da acı fren sesleriyle irkilmeler had safhaya ulaştı. “Acaba ne oldu?” “Kime çarptılar?” “Mutlaka kaza oldu” şeklindeki “ağızları yüreklere getiren” korku dolu ifadeler ve tepkiler çokça söylenir yaşanır oldu.
Bu şehrin birçok yerinde gece geç saatlerde, bir başka tehlikeli hadise yaşanmaktadır. Uzunluğu belki de 200 metreyi bile bulmayan sokaklarda; ralli, yüksek kalkış ve ani fren denemesi yapanlara sıkça rastlanır oldu. Şehir içindeki trafiğinin en yoğun olduğu saatlerde bile bunu yapanlara şahit olunmaktadır. Hem de hükümet konağı gibi en merkezi yerde bile kanundan kuraldan korkmayan tipler türemiştir. Kendilerini bu şehrin kabadayıları zanneden bu tiplere ne ikaz etmek olasıdır, ne de cezai müeyyideler bunların hızlarını kesebilmektedir. Bunların en zevk aldıkları şeyin; döner kavşakta birkaç tur atmak; fren sesi ve tabiri doğruysa kazıttırarak defalarca dönmek olduğunu tespit etmek hiç de zor değildir.
Gencecik, hayat dolu, heyecan dolu çocukların bu hareketleri “hava atma aracı” olarak benimsemeleri ve sırf bu yüzden trafik terörü estirmeleri sadece kendileri için değil şehirde yaşayan herkes için büyük bir tehlike olmaya maalesef devam etmektedir.
Zaman geliyor, bir gün içinde şehir merkezinde meydana gelen motor kazalarının ne haddi oluyor ne de hesabı... Belki haber niteliği taşımadığı için haberdar olmadığınız kazalar vardır ama ölümlü, yaralamalı ve hasarlı olanları takip ettiğinizden eminim.
Hiç bir kural tanımadan, ilk önce kendi hayatını, sonra da başkalarının hayatını riske atacak şekilde araç kullanmanın her türlüsünün yaşandığı şehrimizde bu duruma, özellikle de yaz aylarındaki kuralsız motor sürüşlerine mutlaka engel olunmalıdır. Motor satıcıları bu engellemeye kızabilirler ama yaşı 11–12 olan çocukların ellerine geçirdikleri motorlarla şehir içinde kural tanımadan cirit atmaları ve hayatları tehlikeye sokmalarının önüne mutlaka geçilmelidir. Çocuklarının altına tereddütsüz bir şekilde, korkmadan motor veren veliler sanırım onların hız yapmalarından oldukça zevkleniyorlar. Ama iki tekerlek üzerinde tadına varılan bu zevkin bir merhale sonrası acıdır, gözyaşıdır. Ben bu böyle düşünen velilerin çocuklarını hiç sevmediklerini düşünüyorum.
Şehirlerarası yollarda meydana gelen kazalar için defalarca yazdık çizdik. Bu konuda artık söyleyecek sözümüz de kalmadı. Sürekli olarak kaza haberleri veriyoruz. Öyle bir hale geldik ki artık, kazayı bırakıp istatistikî bilgiler verir olduk. Tamam, kaza zaten oluyor bu doğaldır. Bakalım kaç kişi ölmüş, kaç kişi yaralanmış, ne kadar hasar meydana gelmiş?” pozisyonuna gelmeye başladık neredeyse...
Olayın perde arkasında yürekler yanıyor, yuvalar yıkılıyor aileler yok oluyor ama yine de hiç kimse ibret alıp kurallara uymuyor. Kendisi uymuyor, uyanları da yakıyor. Bir çarpışmalı kazada yüzde yüz her iki taraf da suçlu değil ki. Mutlaka bir tarafın kuralsızlığı diğer taraftaki canları da alıp götürüyor. Yaptığı bu hata hem bu dünyayı hem de diğerini kendisine zehir ediyor. Çünkü kuralsızlık da en büyük suç ve günahtır.
Lütfen daha fazla canların yok olmasını önleyecek tedbirleri hem sürücü olarak hem de devlet olarak mutlaka alalım ve sonra tevekkül edelim.
“Allah milletimizi trafik illetinden korusun, Trafik magandalarına akıl izan versin.”