ANKARA (AA) - Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, Kovid-19'a ilişkin raporların, hastalığın sadece solunum yollarını değil, nörolojik sistemleri de etkilediğini ortaya çıkardığını bildirdi.

Öztürk, yaptığı yazılı açıklamada, nörolojik hastalıklara neden olan çok sayıda değiştirilemeyen ve değiştirilebilen risk faktörü olduğuna işaret ederek, yurt dışındaki bazı çalışmalarda, Kovid-19'un nörolojik hastalıklara yol açtığına ilişkin verilerin yer aldığını belirtti.

Son aylarda bütün dünyada ciddi sağlık problemi durumunda olan ve pandemik olarak kabul edilen Kovid-19'a ilişkin bildirilen raporlara değinen Öztürk, ''Raporlar, hastalığın sadece solunum yollarını değil, nörolojik sistemleri de etkilediğini ortaya koymaktadır." ifadesini kullandı. Öztürk, "Özellikle Çin olmak üzere çeşitli ülkelerden bildirilen çalışmalarda, hastaların yaklaşık üçte birinde nörolojik bulgular rapor edildi. Sinir sistemi tutulumunun solunum yetmezliğinin daha da artışına neden olarak hastalığın ağırlaşmasına neden olabileceği belirtildi." bilgisini paylaştı.

Öztürk, nörolojik hastalıkların, hastalar, hasta yakınları ve sağlık alanında çalışanlar için en fazla sağlık yükü oluşturan hastalık grupları arasında yer aldığını da vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Dünya çapında global kayıpta yüzde 10,2'lik kısmı nörolojik hastalıklar oluşturmaktadır. Nörolojik hastalıklar, global ölçekte ölümlerin ise yüzde 16,8'inin nedenini oluşturmaktadır ve her yıl dünyada 9,4 milyon kişi hayatını kaybetmektedir. En yaygın nörolojik hastalıklar ise baş ağrısı, alzaymır ve diğer demanslar, inme, epilepsi, menenjit, parkinson, ansefalit, multipl skleroz, beyin tümörleri, motor nöron hastalıkları olarak bildirilmektedir. Nörolojik hastalıklardan ölüm 1990 ile 2015 yılları arasında yüzde 36,7 artış göstermiştir.

Yapılan istatistiksel analizler, beyin damar hastalıklarının ve inmenin yüzde 42, migrenin yüzde 16,2, alzaymır ve diğer demansların yüzde 10,4, menenjitin yüzde 7,9 oranlarıyla sağlıklı yıl kaybına neden olan ilk dört büyük hastalık grubu olduğunu ortaya koymuştur."

Prof. Dr. Öztürk, bu süreçte özellikle risk grubunda olan kişilerin sosyal izolasyona tam uyum sağlaması ve kişisel hijyen tedbirlerini harfiyen uygulamaları gerektiğinin altını çizdi.