"Türkiye ve Dünya Ekonomisi: Beklentiler, Riskler, Fırsatlar" paneli

"Türkiye ve Dünya Ekonomisi: Beklentiler, Riskler, Fırsatlar" paneli

AK Parti İzmir milletvekili adayı Turhan: "Türkiye'de bundan sonra artık bir daha geçmişteki gibi bir kriz çıkma ihtimali ortadan kalkmıştır"- "2015 seçimleriyle birlikte başlayacak dönemde ekonomi politikalarımızın temel odağı büyüme olacak"

İZMİR (AA) - AK Parti İzmir ailletvekili adayı İbrahim Turhan, Türkiye'de bundan sonra geçmişteki gibi bir kriz çıkma ihtimalinin ortadan kalktığını belirtti.

Turhan, Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nce düzenlenen "Türkiye ve Dünya Ekonomisi: Beklentiler, Riskler, Fırsatlar" panelinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 2002 yılında istikrarsız bir ekonomi içerisinde olduğunu, kamu kesimi açıkları ve bunların sürdürülemez hale geldiğini anlattı.

Türkiye'de sürekli arka arkaya krizlerin yaşandığını, 1994 krizinde doların fiyatının 14 bin liradan 40 bin liraya kadar çıktığını, kendisinin de o dönemde evlilik arefesinde olduğunu ifade eden Turhan, elindeki toplu parayla döviz aldığını belirterek, "Utanılacak bir şey ama evlendiğimizde oturma takımını sıkıntısız alma şansı oldu. Bu sevinilecek bir şey değil. O kısa vadeli para kazandığım şey ekonominin bütününden çıkan, daha az üretim, daha az iş, daha az yatırım şeklinde bedeli ödenen ortamdı" dedi.

Gecelik faizlerin yüzde 7 bin 500'e yükseldiğini, ekonominin büyük tahribata uğradığını, bunların izlerinin daha taze durduğunu ifade eden Turhan, bu enkazı ortadan kaldırmak için çok yüksek bedel ödemek zorunda kalındığını kaydetti. 

AK Parti'nin iktidara gelmesiyle ilk yaptığı şeyin tahrip olmuş ekonomik yapıyı yeniden istikrara kavuşturmak olduğunu söyleyen Turhan, hükümetin ilk 6 yıllık dönemde ekonomiyi istikrara kavuşturma çalışmalarında bulunduğunu, borcun milli gelire oranının yüzde 40'lara düşürüldüğünü, bütçeden faiz için ödenen rakamın yüzde 10'lara çekildiğini söyledi.

Turhan, "Bunun doğal neticesi olarak verimlilik, yatırım arttı. Ben büyük bir güven ve inançla söylüyorum ki Türkiye'de bundan sonra artık bir daha geçmişteki gibi bir kriz çıkma ihtimali ortadan kalkmıştır, bu politika çerçevesi bozulmadığı müddetçe" dedi.

Türkiye'nin IMF ile kredi ilişkisini 2014 yılı itibarıyla tamamen kapattığını hatta IMF'ye 5 milyar dolar kredi açma teklifinde bulunacak noktaya geldiğini vurgulayan Turhan, Türkiye'nin artık küresel finansal düzenlemelerin oluşmasına katkıda bulunduğuna vurgu yaptı.

-"Temel odak büyüme"

"2015 seçimleriyle başlayacak dönemde ekonomi politikalarımızın temel odağı büyüme olacak" diyen Turhan, büyümenin sürdürülebilir ve yüksek kaliteli olmasının son derece önemli olduğuna değindi.

Dünyadaki en büyük 7 ekonomiye sahip ülkelerden 4'ünün 15 yılda değiştiğine işaret eden Turhan, bunun küresel ekonomik politik fay hatlarında büyük bir sarsıntının yaşandığı anlamına geldiğini belirtti.

Dünyada bu kadar büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir ortamda Türkiye'nin de kendi politika çerçevesini, yönelimini yeniden inşa etmesi gerektiğine dikkati çeken Turhan, şöyle konuştu:

"İşte AK Parti'nin Yeni Türkiye diye isimlendirdiği bu dönüşümde yenilik unsurunu zorunlu olarak gerektiren husus küresel ekonomik politik yapıdaki değişim ve dönüşümdür. Bunun mutlaka Türkiye'ye yansımaları da var ama bununla birlikte yenilenmeyi yaşarken süreklilik unsurlarının taşınması da son derece önemli. Bu yenilenme ve Yeni Türkiye belli sürekliliklerin üstüne inşa edilmeli. Geçmiş dönemden devam etmesi gereken sürekliliklerden birincisi bireysel mülkiyet hakkının güçlendirilmesi, ikincisi piyasa ekonomisinin etkinliğinin arttırılması, üçüncüsü Türkiye'nin yabancı yatırımlar için cazip alan olarak varlığını devam ettirmesi, diğeri de özel sektör öncülüğünde büyüme modelidir. Türkiye'de ekonomik büyümenin lokomotifliğini mutlaka özel sektör yapmalı. Yeni dönemde devletin rolü eskisinden biraz daha farklı olacak. Yeni dönemde devletin ekonomide üstlenmesi gereken rol, üreticilerin, reel sektörün ortağı olmak olmalı.

Önümüzdeki dönem bizler edindiğimiz bilgi ve birikimlerle sahip olduğumuz kapasiteyi son damlasına kadar kullanarak özel sektörün öncülüğünde Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olması, kişi başı gelirin 20 bin doların üstüne çıkması, bir daha istikrarsızlık, gerilim, kriz gibi kavramların Türkçe dil bilgisinden bir daha girmemek üzere çıkarıldığı ortamı oluşturmak için çalışacağımıza söz veriyoruz."

Merkez bankalarının görev tanımlarının ekonomik krizle beraber tartışılmaya başlandığını dile getiren Turhan, "Merkez bankası deniz feneri gibidir. Hava pırıl pırıl aydınlıkken, elinizde pusula varken deniz fenerine kimsenin ihtiyacı olmaz. Ne zaman fırtına patlar, gök bulutlanır, pusulanız doğru yolu göstermez o zaman herkes deniz fenerini arar" dedi.

-"İzmir Doğu Akdeniz'in merkezi olacak"

Program sonrasında gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Turhan, İzmir'in gerek alt, gerek üst yapı sorunlarının olduğunu, bunların en kısa sürede çözüleceğine herkesin emin olması gerektiğini belirtti. AK Parti hükümeti olarak İzmir'in süratle kalkınıp gelişmesi, Doğu Akdeniz'in merkezi olması hem üretim hem sanayi hem tarım hem de hizmetler sektöründe öncü olacak bir konuma gelmesini hedeflediklerini vurgulayan Turhan, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin büyümesi ve kalkınması için İzmir'in yükselmesi vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. İzmir'in Doğu Akdeniz ekonomik havzasının merkezi ve Türkiye'nin incisi olarak görüyoruz. İzmir'i finans, bilişim teknolojileri üretim merkezi yapmak gibi hedefimiz var. Özellikle Bakırçay havzasında yeşil enerji konusunda çok önemli faaliyetler olacak. Orayı bir kümelenme merkezi haline getirmeyi düşünüyoruz. Ulaşım ve altyapıya ilişkin problemler büyük oranda çözüldü. Devam eden projeler var. İzmir'i sağlık hizmetleri açısından önemli bir merkez haline getireceğiz. 

İzmir'i Doğu Akdeniz'in Boston'u haline getirmek istiyoruz. Boston üniversite kenti. Doğu Akdeniz'deki öğrenciler İzmir'de eğitim görecekler. İzmir uluslararası bir eğitim merkezi haline gelecek."

Turhan, seçimden sonra kabinede yer alıp almayacağına yönelik bir soruya, "AK Parti 'Halka hizmet hakka hizmettir' sözünün millet iradesinin bütün vesayetleri reddederek nihai tek karar merci olmasının somutlaşmış, siyasi bir mahiyet kazanmış halidir. Böyle bir harekette bulunmak, böyle bir davaya hizmet etmek şereflerin en büyüğüdür. Bu çerçevede makamın, görevin niteliğinin bence hiçbir önemi yok" yanıtını verdi.

Kaynak:Haber Kaynağı