MERSİN (AA) - Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Kıdemli Proje Yöneticisi Tankut Soykan, "Türkiye'nin profili Avrupa Konseyi'nde gittikçe yükseliyor. Son yaptığı reformlarla, özellikle insan hakları alanında yaptığı reformlarla, buna örnek olarak Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının tanınması, tazminat komisyonları kurulması gibi gelişmeler var. Daha önceki bazı olumsuz imajların gittikçe konsey nezdinde kırılmaya başlandığı bir dönemdeyiz." dedi.

Mersin'de Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Türkiye Adalet Akademisi ortak çalışmasıyla hakim ve cumhuriyet savcılarına yönelik “Türk yargısının ifade özgürlüğü konusunda kapasitesinin güçlendirilmesi” konulu seminer düzenlendi.

Seminerin katılımcılarından Soykan, yaptığı konuşmada, Türkçenin geçen yıl Avrupa Konseyi'nin çalışma dillerinden biri olduğunu hatırlattı.

Türkiye'nin son dönemlerde önemli reformlara imza attığını ifade eden Soykan, "Türkiye'nin profili Avrupa Konseyi'nde gittikçe yükseliyor. Son yaptığı reformlarla, özellikle insan hakları alanında yaptığı reformlarla, buna örnek olarak Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının tanınması, tazminat komisyonları kurulması gibi gelişmeler var. Daha önceki bazı olumsuz imajların gittikçe konsey nezdinde kırılmaya başlandığı bir dönemdeyiz. Bu olumlu gelişmelerin devamı için de biz elimizden gelen katkıyı, Ankara Program Ofisi olarak yapmaya çalışıyoruz." diye konuştu.

Soykan, Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi olarak en aktif oldukları alanlardan birinin yargı sektörü olduğunu belirterek Adalet Bakanlığı ile yakın temas halinde çalıştıklarını, ifade özgürlüğüyle ilgili seminer haricinde çok sayıda proje yürüttüklerini söyledi.

- "İfade özgürlüğü"

Seminerin ana yararlanıcısının Türkiye Adalet Akademisi olduğunu ifade eden Soykan, şöyle konuştu:

"Burada beşinci eğitim çalışmamızı yapıyoruz. Bundan önce Yargıtay için Ankara'da benzer bir eğitim çalışması yaptık, İstanbul, İzmir, Antalya ve yavaş yavaş sahil kesimlerine geldik. Yaklaşık bin 900 hakim ve savcıya ulaşmaya çalışıyoruz. Eğitimin özellikle kapasite artırımında büyük bir faydasının olduğu gördüğümüz için bu projeyi yürütüyoruz. Akademi de bu nedenle projenin ana yararlanıcısı. Eğitimde öncelikli olarak üzerinde durduğumuz konu ifade özgürlüğü dediğimizde, burada özgürlüğün esas olduğu noktasında harekete geçiyoruz. İfade özgürlüğü esastır, mutlak bir hak değildir, nispi bir haktır. Fakat nispi hak olması şunu gerektiriyor, ifade özgürlüğünün kısıtlanması istisna olmak durumundadır. İstisna olduğu durumlarda da ancak gerekli olduğu durumlarda kısıtlanmalıdır. Mutlaka gerekli olduğu kadar kısıtlanmalı, onun üzerine çıkılmamalıdır. Özgürlüğü en az kısıtlayabilecek araçları kullanmak gerekiyor."

Soykan, ifade özgürlüğünün çok tartışmalı bir konu olmasından dolayı etkileşimli eğitim yöntemini kullandıklarına işaret ederek ilk defa uyguladıkları yöntemin bütün meslek içi eğitimlerde kullanılmasını ümit ettiklerini anlattı.

Türkiye Adalet Akademisi Başkan Yardımcısı Mikail Özdemir ise projeyi kısaca "İfade özgürlüğü" çalışması olarak ele aldıklarını belirterek her yönüyle geniş kapsamlı bir proje olduğunu vurguladı.

İfade özgürlüğünün her zaman gündemde olduğunu söyleyen Özdemir, "İfade özgürlüğü nerede başlar, nerede biter, nerede suç oluşturur, nerede özgürlük kapsamında değerlendirilir, bu seminerimizde değerlendirilecek. İnşallah güzel bir çalışma olur. Çok büyük katkılar sağlanacağına eminim." dedi.

Mersin Cumhuriyet Başsavcı Vekili Nebi Kurtgöz de çalışmanın, yargı camiasına faydalı olacağına inandığını belirterek "Seminerde, katılımcıların, katkılarıyla ifade özgürlüğüne belki de yeniden bir tanım getireceğini, kapasitesinin genişleyeceğini düşünüyorum" ifadesini kullandı.

Açılış konuşmalarının ardından seminer, çeşitli eğitimlerle devam etti.

AA