TYB’de “Yusuf Has Hacip ve Kutadgu Bilig” konuşuldu

TYB’de “Yusuf Has Hacip ve Kutadgu Bilig” konuşuldu

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi ve Selçuklu Belediyesi tarafından her hafta düzenlenen olağan etkinlik takvimi kapsamında 8.si gerçekleştirildi.

Ankara Yıldırım Bayezit Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Toprak, Kılıçaslan konferans salonunda “Yusuf Has Hacip ve Kutadgu Bilig” konulu bir konferans verdi. Toprak: “Aradaki yüzyılları kaldırdığınızda Kutadgu Bilig’de bugünü bulursunuz. Bu sebeple Kutadgu Bilig’in her ortamda anlatılması tanıtılması gerekir. Bu eseri, kendimiz için bir başucu kitabı, bir rehber olarak almalı sadeleştirilmiş çevirilerini her yaştan okuyucuyla buluşturmalıyız.”dedi

“Kutadgu Bilig”in  anlam olarak günümüz Türkçesine “mutlu olma bilgisi”, “devlet sahibi olma bilgisi” şekillerinde aktarıldığını, “kut” kelimesinin de eski Türk yazıtlarından beri Türklerin hakimiyet anlayışının sembolü olan ve Tanrı tarafından seçilmiş Türk kağanlarına verilen bir özelliği içerdiğini söyleyen Prof. Dr. Funda Toprak; “Eski Türk yazıtlarında kağan, ‘kutum bar üçün/kut sahibi olduğum için’ ya da ‘Tenri kut birdük üçün/Tanrı kut verdiği için’ şeklinde iktidarının temelini Tanrı tarafından verildiğine inandığı bir özelliğe bağlar. Bu sebeple Kutadgu Bilig yöneticilere bir rehber olsun; onlar, yönetim işini adalet, doğruluk, cesaret ve bilgiyle yapsınlar diye yazılmış bir siyasetnamedir. Hem bu dünya hem de Âhiret için yazılmış bir nasihat kitabıdır. Bu sebeple Türk-İslâm düşüncesinin dünyada bir hükümdarın önderliğinde nasıl gerçekleşebileceğinin ipuçlarını da bize veren eşsiz bir eserdir.”dedi.

ESER HAKKINDA DETAYLI BİLGİ VERDİ

Eserin Mesnevî tarzında yazıldığına ve yaklaşık 18 ayda tamamlandığına dikkat çeken Toprak; “Eser, aruzun ‘fe’ulün fe’ulün fe’ulün fe’ul’ ölçüsüyle kaleme alınmış olup 6645 beyittir. Şairimiz Kur’ân-ı Kerim’in ayet sayısını geçmemeye özen göstermiştir. Eser, yaklaşık 68.ooo sözcükten oluşur. Eserde yine aruzla yazılmış dörtlükler ve kasideler de yer alır. Bu kısımları kafiye düzeninden anlamaktayız. Çeşitli bölümlerde dağınık olarak 173 dörtlük yer alır. Halk şiiri geleneğini yansıtan bu dörtlüklerin bir bölümü aaba, yani mani tarzında kafiyelenmiştir. Yusuf'un halk edebiyatı geleneğinden yararlandığını gösteren diğer bir gösterge de esere serpiştirilen atasözleridir. Böylesine hacimli bir eserin içerisinde şairin, kafiye sistemini arada değiştirmesi, okuyucuyu tekdüzelikten kurtarıp eseri daha zevkli hale getirme amacına hizmet eder. Ekleriyle birlikte 88 başlıktan oluşan eser, tevhid, na’at, dört sahabenin zikrinden sonra baharın tasviriyle yazıldığı kişi olan ‘Tavgaç Ulu Bugra Han’ methiyesiyle devam eder.

Eserin Pierre Amédée Emilien Jaubert tarafından 1825 yılında ilk defa bilim çevrelerine tanıtılmasından bugüne kadar geçen müddet içinde Kutadgu Bilig’in, çok sayıda araştırmacı tarafından ele alınarak incelendiğini, 1870’te Vámbéry’in, Uygurlar hakkındaki bir çalışmasında bunların dilinden ve yazılarından söz ederken Kutadgu Bilig’in menşei, tarihi ve dili üzerinde durduğunu, daha sonra Wilhelm Radloff 1890’da eserin bilinen ilk yazmasının faksimilesini neşrettiğini, Kahire’de Hidiv Kütüphanesi’nde bulunan yazma ile de karşılaştırarak birinci kısmını 1900’de, ikinci kısmını 1910’da yayımladığını, R. R. Arat’ın ise Kutadgu Bilig üzerindeki ilk çalışmasını 1936’da yayımladığını, 1947’de Kutadgu Bilig’in her üç nüshasına dayanarak tenkitli metnini hazırladığını, bu çalışmasının üzerinden on iki yıl geçtikten sonra 1959’da metni Türkiye Türkçesine çevirdiğini ve bu sırada metinde pek çok değişiklik de yaptığını, Arat’ın 1964’te ölümü üzerine bu çalışmanın devamı olarak düşündüğü dizinini öğrencilerinden oluşan çalışma arkadaşlarının tamamladığını söyleyen Prof. Toprak; eserin Sanskrit kökenli Uygur alfabesiyle yazılmış Herat nüshasının Viyana Avusturya Devlet Kütüphanesinde, Arap harfleriyle yazılmış Mısır nüshasının ise Kahire’de ve 14. yüzyılın ilk yarısında Harzem çevresinde Arap harfleriyle istinsah edilmiş Fergana nüshasının ise Taşkent’te bulunduğunu söyledi.

KONU VE İÇERİĞİNİ ANLATTI

Yusuf Has Hacip’in  bir hayat felsefesi kurucusu olduğuna dikkat çeken Toprak; “Yusuf Has Hacip’in kurduğu bu hayat felsefesinin temelinde İslâm, Kur’ân-ı Kerim ve eski Türk inanç sitemine bağlı devlet anlayışının terkibini bulmak mümkündür. Yusuf Has Hacip, dört alegorik kahraman üzerinden düşüncelerini okuyucusuyla paylaşmaktadır. Bu dört kahraman, dört kavramı temsil eder. Kahramanların adları da yine başka hiçbir eserde görülmeyen bir şekilde Yusuf Has Hacip tarafından türetilmiş adlardır.” dedi.

KAHRAMANLAR ÖZEL SEÇİLMİŞTİR

KÜN TOGDI: Doğan güneş diye çevirebileceğimiz bu adla yer alan kişi eserdeki hükümdardır. Bu hükümdar, Türklerdeki akıl ve bilgi sahibi, adaletli yöneticinin temsilcisidir. Orhun Abidelerinde geçen akıllı ve kut sahibi Bilge Kağan’ın bir örneği gibidir. Eserde «köni törü» yani «doğru yasa, adaletli hükümdar» kavramının cisimleşmiş şeklidir. Bu hükümdar, ana kahraman Ay Toldı’ya sürekli devlet yönetimi, adalet, ordu, maliye sistemi hakkında sorular sormakta, aldığı cevaplarla ülkeyi danışarak yöneten bir lider profili çizmektedir. Ay Toldı da sık sık danışan bir yöneticinin başarılı olacağını belirtmektedir.

AY TOLDI: Doğan ay diye çevirebileceğimiz eserin ana karakteridir. Bu karakter hükümdarın danışmanı sıfatıyla eserde yer alır. Eski Türk «kut» inancının temsilcisidir. İyi yetişmiş, eğitimli, akıl ve feraset sahibi, güler yüzlü, güzel konuşma becerisine de sahip tam donanımlı bir insandır. Allah vergisi akıl, güzellik gibi özelliklerini eğitimiyle geliştirebilmiş insan-ı kamil özelliklerini taşıyabilen bir karakterdir. 

DİLCİLİĞİ

Yusuf Has Hacip özellikle Türkçe terimleştirme ve kelime türetimi konusunda bir dahi olarak kabul edilmelidir. Kutadgu Bilig’in tevhid ve münacaat bölümünde kullandığı alıntı sözcük oranı %3,35tir. Bu hem bölümün içeriği hem de eserin bütünlüğü düşünüldüğünde oldukça düşük bir orandır. Yusuf Has Hacip, Kur’ân terimlerini Türkçe sözcüklerle verir, ayetlerin bildirdiklerini ve din bilginlerinin yorumlarını duru bir Türkçe ile ifade eder. Terimlerin oluşturulmasında herhangi bir zorlama görülmez, aksine yerleşmiş bir geleneğin akıcılığı hissedilir.

EDEBİYATIMIZIN MİHENK TAŞLARINDAN BİRİDİR

Kutadgu Bilig edebiyatımızın mihenk taşlarından biridir, ilk mesnevimiz, ilk alegorik eserimizdir. Onda hem insanı hem toplumu hem de Türk İslam düşüncesini buluruz. İnsan tipi gelişmiş ve olgundur, toplum refah düzeyi yüksek ve eğitimlidir. Zaten böyle olmayan toplumların yaşayamayacağı fikri işlenir. İslamın özünü gerçek bir inanmışlık, ahlak ve adalet kavramlarıyla birleştiren doğruluk, cömertlik, yiğitlikle taçlandırılmış Türk tipi ele alınmaktadır.

BUGÜNÜ ANLATIYOR

Toprak; “Aradaki yüzyılları kaldırdığınızda Kutadgu Bilig’de bugünü bulursunuz. Bu sebeple Kutadgu Bilig’in her ortamda anlatılması tanıtılması gerekir. Bu eseri, kendimiz için bir başucu kitabı, bir rehber olarak almalı sadeleştirilmiş çevirilerini her yaştan okuyucuyla buluşturmalıyız. Böylesine bir eseri bize bırakan büyük alim ve şair Yusuf Has Hacib’i de bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz.” dedi

Program sonunda prof. Dr. Funda Toprak’a günün hâtırasına Katılım Belgesini eşi Prof. Dr. Mehmet Faruk Toprak ve Yazar Melahat Ürkmez tarafından takdim edildi ve toplu fotoğraf çekildi.

 

tyb’de-“yusuf-has--(2).jpg