Uluslararası Suriye Konferansı Sonuç Bildirgesi

Uluslararası Suriye Konferansı Sonuç Bildirgesi

CHP tarafından "Suriye'de Barışa Açılan Kapı" temasıyla düzenlenen konferansın sonuç bildirgesinden: - "Komşumuz Suriye'de çatışmaların sona erdirilerek barış, huzur, istikrarın tesis edilmesi, Suriyeli sığınmacılar meselesinin uluslararası hukuk, insan h

İSTANBUL (AA) - CHP tarafından "Suriye'de Barışa Açılan Kapı" teması ile gerçekleştirilen Uluslararası Suriye Konferansı'nın sonuç bildirgesi yayımlandı.

Bildirgede, CHP tarafından Türkiye'nin huzuru ve güvenliği ile bölgenin istikrarı bakımından en önemli sorunlarından biri haline gelen Suriye krizinin çözümüne katkı sağlamak, meselenin siyasi ve insani boyutlarını tartışarak yapıcı öneriler üretmek için İstanbul'da kamuoyuna açık uluslararası konferans düzenlendiği hatırlatıldı.

Konferansa, Türkiye'den, bölgeden ve uluslararası örgütlerden siyasetçi, diplomat, akademisyen, gazeteci ve STK temsilcilerinin katıldığı belirtilen bildirgede, "Komşumuz Suriye'de çatışmaların sona erdirilerek, barış, huzur, istikrarın tesis edilmesi, Suriyeli sığınmacılar meselesinin uluslararası hukuk, insan hakları ekseninde çözümü Türkiye için temel ve öncelikli bir hedef olmalıdır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Bildirgede, Suriye siyasetinde barışı önceleyerek atılacak adımların Türkiye'nin çıkarları, bölgenin refahı ve küresel güvenlik bakımından tayin edici olacağı vurgulanarak, konferansta, Suriye'de Birleşmiş Milletler (BM) kararlarıyla terör örgütü olarak ilan edilen örgütlere karşı küresel ölçekte iş birliği gerektiğine işaret edildiği kaydedildi.

- "İnsani yardımın önündeki engeller kaldırılmalı"

Türkiye'nin, Suriye'den yönelebilecek somut tehditlere karşı güvenliğini, Suriye yönetimi ve Suriye toplumunu oluşturan bütün meşru aktörlerle çok yönlü diplomasiye başvurarak bertaraf edebileceği aktarılan bildirgede, şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye, Suriye krizi bağlamında sadece Suriye yönetimiyle sorun yaşamamaktadır. Akışkan ve kırılgan saha koşulları ülkemizi krize müdahil diğer aktörlerle de her an çatışabilir bir konumda tutmaktadır. Çok boyutlu bu gerilimden en az hasarla çıkmanın yolu Türkiye-Suriye ilişkilerini bir an önce yeniden rayına oturtmaktan geçmektedir. Suriye'nin geleceğine Suriye toplumunun bileşenlerinin kendi aralarındaki müzakerelerle karar vermeleri gerektiği vurgulanmıştır.

Türkiye'nin, sınır güvenliğimizi korumaya odaklı adımlar atması ve olası sığınmacı akınlarını bölgesel, Avrupa Birliği ve BM'nin de dahil olacağı uluslararası düzeyde yük paylaşımı yoluyla çözme arayışlarını yoğunlaştırması gereğinin altı çizilmiştir.

Suriye'de savaş nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan milyonlarca insanın bu mağduriyetlerini gidermek için Suriye halkına gönderilen insani yardımlara erişimin önündeki bütün engellerin kaldırılması, Suriye yeniden güvenli ülke haline geldikten sonra sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerinin teşvik edilmesi, ülkemizde kalabilecek olan Suriyelilerin ise toplumumuza uyum sağlamaları için plan ve stratejilerin oluşturulması öncelikli hedefler olarak belirlenmiştir.

Kayıp kuşakların oluşumunu engellemek ve çalışma yaşamında kayıt dışı istihdam başta olmak üzere istismarın önüne geçmek için yerel ve merkezi idarelerin iş birliğinin altı çizilmiştir. Uyum politikalarının etkin olarak uygulanabilmesi için yerel idarelere önemli görevler düştüğü belirtilmiş, ülkemizdeki Suriyelilerin toplumumuza uyumları için Ankara ile yerel yönetimler arasındaki koordinasyonun önemi vurgulanmıştır."

- "Suriye'nin yaralarını sarması için bölge ülkelerinin desteği önemli"

Bildirgede, Suriye'deki savaşa müdahil olan bölge ülkelerinin, bölgenin huzur, barış ve istikrarı için Suriye'deki savaşı bitirmeye odaklanmaları gerektiği, Suriye'nin yaralarını sarması için bölge ülkelerinin desteğinin önemli olduğu belirtildi.

Türkiye'nin, Suriye'nin yeniden inşasına en büyük katkıyı öncelikle barıştan yana, güvenilir bir komşu olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyarak verebileceği aktarılan bildirgede, şunlar kaydedildi:

"CHP, Suriye'de barışın tesisi ile birlikte Orta Doğu bölgesinde kalıcı bir barışın da kurulabileceği inancını taşımakta ve savunmaktadır. Bu bağlamda, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı (OBİT) düşüncesinin hayata geçirilmesi için kararlı ve ısrarlı şekilde çalışılması gerektiğine inanmaktadır. Türkiye, Suriye, Irak ve İran'ın öncelikle başlatmaları gerektiği düşünülen bu süreç, koşullar elverdiğince tüm Orta Doğu bölgesini bir barış, istikrar ve iş birliği atmosferine kavuşturacaktır. Bölge ülkelerinin katılımına ve bölge dışı aktörlerin ve uluslararası kuruluşların desteğine de açık olan bu girişimin önemi de konferans sırasında güçlü bir şekilde dile getirilmiştir."

Kaynak:Haber Kaynağı