Üsküdar Üniversitesi uzmanlarından "Koronavirüs" bilgilendirmesi
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur:- "Yeni tip Koronavirüsten ölüm vakalarının tamamı 65 yaş üzerinde, hemen hemen hepsinde hipertansiyon, böbrek yetmezliği, kanser, diyabet gibi ikinci bir hastalık var. Tek başına sağlıklı bir insanı öldürdüğü vak
İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesinden uzmanlar, yeni tip Koronavirüse ilişkin doğru bilinen yanlışları, salgının olası halk sağlığına etki senaryolarını, virüsün özelliklerini ve korunma yöntemlerini kamuoyuyla paylaştı.
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, Çin'de ortaya çıkan ve dünyanın birçok farklı ülkesinde görülen yeni tip Koronavirüse ilişkin basın toplantısında, dünyada hastalığın davranış kodlarının çözümlenmesi üzerine yoğunlaşıldığını dile getirdi.
Hastalığın etkisi düşünüldüğünde alınan önlemlerin abartılı bulunabileceğine değinen Sur, "Bu yapılmak zorundaydı. Bilinmez bir durumla karşı karşıyayız. Bunu bilinir hale getirinceye kadar kriz ortamını devam ettirmekte fayda var. Hastalığın mikrobunun davranış kodları tam olarak çözüldüğünde, bunun nelere sebep olabileceği, bunu nasıl önleyebileceğimiz konusunda bilimsel sebep-sonuç ilişkileri ortaya konulur." diye konuştu.
Sur, hastalıklar ve salgınlar karşısında paniklemeden hareket ederek, teknolojinin geliştirilmesi gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi:
"Yeni tip Koronavirüsten ölüm vakalarının tamamı 65 yaş üzerinde, hemen hemen hepsinde hipertansiyon, böbrek yetmezliği, kanser, diyabet gibi ikinci bir hastalık var. Tek başına sağlıklı bir insanı öldürdüğü bir vaka yok şu ana kadar. Anlıyoruz ki öldürücülüğü o kadar da kuvvetli değil, tam bağışıklığı güçlü olan bir insanı öldürecek yetenekte değil şu anda. Ama yarın böyle olmayacağının garantisi yok."
- "Hayvanlara eziyetin gerekçesi olamaz"
Dünya Sağlık Örgütünün, Türkiye'yi riskli ülkeler arasında saymadığını hatırlatan Sur, bu tür bir bulaşıcı hastalık konusunda hiçbir ülkenin yalan söyleyemeyeceğinin altını çizdi.
Sur, sosyal medyada hastalık konusunda hayvanlara yönelik videolara rastlandığına değinirken, "Hayvanlara eziyet gerekçesi olamaz. Hayvanların mikropla temasını, kendimizle teması önlediğimiz gibi önleyelim." diye konuştu.
Bilinçsiz antibakteriyel kullanmamak gerektiğine dikkati çeken Sur, "Antibakteriyel ürünler ellerin bakteri florasını bozar. Ortaya çıkacak problem tekrar o florayı kazanmak için senelerce el yaraları oluşturabilir. Su ve sabunu iyi kullanmak yeterli." dedi.
- "Ölümlerin yüzde 5-6'yı geçmeyeceği kanaatindeyim"
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bölümleri ve Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay, hastalıkla ilgili komplo teorileri yerine eldeki kanıtlardan yola çıkmak gerektiğine işaret ederek, "Hastalığın kimliği gayet iyi tespit edilmiş durumda. Bir hayvandan diğer hayvana solunum yoluyla geçmedi, hayvandan insana da solunum yoluyla geçmedi ama insandan insana solunum yoluyla geçmeye başladı." dedi.
Öldürücülüğün SARS'ta yüzde 10-15'lere, MERS'te yüzde 30-35'lere çıktığına değinen Uzbay, şöyle devam etti:
"Burada yüzde 2-3'lerde. Ölümlerin yüzde 5-6'yı geçmeyeceği kanaatindeyim. Bu, 'Karantinaları kaldıralım' anlamına gelmiyor. Yüzde 5'lerde kalacaksa, karantinalar ve uzay kıyafetli insanları görmeniz sayesinde. Büyük paniğe de girmemek lazım. 1918 civarında dünya, influenza kökenli İspanyol gribi yaşadı. 40 milyon insan hayatını kaybetti. Daha sonraki dönemlerde yine influenza salgınları oldu ama hiçbir zaman bu rakamlara ulaşamadı. Büyük ihtimalle buna karşı immün sisteminde bağışıklık geliştiremeyenler hayatını kaybetti, dirençli olanlar hayatta kaldı. Mikroorganizmalar kendilerini sürekli geliştiriyor, antibiyotiklere direnç kazanıyor, bizim immün sistemimiz de bunlara karşı kendini yeniliyor. Şu anda temel sıkıntı seyahatin çok kolay olması. Seyahatin rahatlığı, çabuk iletişim kurulması, bu kadar ağır tedbirlerin alınmasını gerekli kılıyor."
Uzbay, salgınların ikincil hastalığı olan yaşlı ve düşkün kişilerin yanı sıra yatkınlığı olanları etkilediğine işaret ederek, "Bütün salgınlarda öldürücülük ikincil durumlarla ilgili. 65 yaşın üzerinde solunumu iyi değil veya kardiyovasküler problemleri var veya başka kronik rahatsızlıkları varsa, ilk bu hastalar, savunma sistemi iyi gelişmemiş olan çocuklar etkileniyor. Kanser hastaları, organ transplantasyonu gören hastalarımızın immün sistemlerinin baskılanması gerekiyor. Önleyici ve koruyucu tıbbın içinde en önemli konulardan biri aşıdır. Aşı gelmiş geçmiş en önemli koruyucu önlemlerden biridir. Şu anda da insanların yüreğine su serpen haber, yeni Koronavirüse karşı aşının geliştirilmesi. Kimliği biliyorsak aşıyı geliştirmek de bugünkü teknolojiyle kolay." diye konuştu.
- "Çin'den gelen paketlerde bulaşıcılık mümkün değil"
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Songül Özer de 2019'de ortaya çıkan yeni tip Koronavirüse karşı Çin'in önlem alıp yayılmasını engellemeye çalıştığını dile getirerek, "Bu kadar hızlı gelişen bir mikroorganizmanın yayılımı beklenildiği oranda değil. Yayılıyor ama güzel önlemler alındı. Çin'de başladı, başka birçok ülkeye de yayıldı ve yayılmaya devam ediyor. Ortalama olarak hasta ettiği kişilerin yüzde 2-3'ünü öldürüyor." diye konuştu.
Hastalığın, hasta olan kişinin 2-14 günlük kuluçka döneminde hastalık belirtilerini göstermeye başladığı andan itibaren hapşırma, öksürme yoluyla saçtığı solunum salgılarıyla damlacık yoluyla bulaştığını anlatan Özer, kişiden kişiye bulaşması için 1 metre ve daha yakın temas gerektiğini söyledi.
Özer, dünyada şüpheli vaka olarak tanımlanan 23 bin 214 vaka bulunduğunu, doğrulanmış vaka sayısının 20 bin 471 olduğunu kaydederek, şu bilgileri paylaştı:
"Yeni Koronavirüsten ölen insan sayısı 426 ve virüsü vücuduna almış ama tam olarak iyileşmiş insan sayısı 674. Bazı videolar var, insanlar yere düşüyor, bayılıp ölüyor. Böyle bir şey yok, Koronavirüs bu şekilde öldürmez. Bütün bakteri ve viral enfeksiyonlarda korunmanın temel prensibi el hijyenidir. Elimizi yıkayacağız. Sağlık çalışanları zaman zaman el dezenfektanı kullanıyoruz, kullanmak zorundayız. Sizlerin antibakteriyel özel üretilmiş sabun kullanılmasına da gerek yok. Normal su ve normal sabunla elinizi ortalama 20-30 saniye doğru teknikle yıkamak yeterli. Sadece Koronavirüs için değil, en dirençli mikroplardan biri olan verem mikrobunu bile elinizi su ve sabunla yıkayarak öldürebilirsiniz. Solunum yoluyla bulaştığı için maske çok önemli. 1 metreden daha yakın yaklaşma ihtimali varsa maske takacaksınız. Türkiye'de maske takmaya da gerek yok çünkü şu anda vaka yok. Test yapılan şüpheli vakaların influenza olduğu ortaya çıktı. Şüpheli vakayla karşılaşıldığında basit cerrahi maskeyle korunmak yeterli. Virüsler çok hızla yayılırlar ama çok önemli güzel bir tarafı vardır, dış ortamda uzun süre canlı kalamazlar, canlı kalabilmeleri için mutlaka canlı hücreye ihtiyaç duyarlar. Çin'den gelen paketlerde bulaşıcılık mümkün değil. Bunların üzerinden veya taşıyan kişiler aracılığıyla bulaş söz konusu olamaz."
Dr. Songül Özer, sürekli antibakteriyel ürünlerle el yıkamasının PH dengesini bozduğunu, enfeksiyona neden olduğunu anlattı.
Doğru korunma yöntemlerini uygulamak ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek gerektiğini belirten Özer, hastalığa ilişkin belirti görülmesi durumunda en yakın sağlık kuruluşuna gitmek gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: