"Vatansız kalmaktansa ölmeyi tercih ediyoruz"

"Vatansız kalmaktansa ölmeyi tercih ediyoruz"

Yazar Karagöz:- "Vatan, millet, din, bayrak, ezan deyince akan sular duruyor. Vatansız olmanın nelere yol açabileceğini bu millet biliyor"- " Uyanık olursak tuzaklara düşmeyiz. Tuzaklara düşmezsek vatansız kalmayız. Bu vatan hepimizin. Kıymetini bilelim,

ANKARA (AA) - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - Yazar Adil Karagöz, Türk milletinin esareti ve vatansızlığı kabul etmeyen büyük bir millet olduğunu ifade ederek, "Vatan, millet, din, bayrak, ezan deyince akan sular duruyor. Vatansız olmanın nelere yol açabileceğini bu millet biliyor. Vatansız kalmaktansa ölmeyi tercih ediyoruz." dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'da gerçekleştirdiği darbe girişiminde yaşananları araştıran Karagöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarih boyunca yaşanan milli mücadelenin en son örneğinin 15 Temmuz'da görüldüğünü dile getirdi.

Adil Karagöz, vatanın bütün ve bölünemez olduğunun altını çizerek, "Vatan, millet, din, bayrak, ezan deyince akan sular duruyor. Vatansız olmanın nelere yol açabileceğini bu millet biliyor. Vatansız kalmaktansa ölmeyi tercih ediyoruz. 15 Temmuz'da Çanakkale ruhunun ölmediğini ve yaşadığını dosta, düşmana gösterdik. O ihanet gecesini canlarıyla, kanlarıyla zafere dönüştüren kahraman gazilerimizden, aziz şehitlerimizden Allah razı olsun." diye konuştu.

Ülkeyi bölmek isteyenlerin farklı girişimlerde bulunabileceklerine dikkati çeken Karagöz, şunları kaydetti:

"Uyanık olursak tuzaklara düşmeyiz. Tuzaklara düşmezsek vatansız kalmayız. Bu vatan hepimizin. Kıymetini bilelim, karıştırmak isteyenlere fırsat vermeyelim. Irak, Suriye ve Libya'yı unutmayalım. Onların bundan birkaç yıl önce devletleri vardı. Şimdi ise gözyaşı, ayrılık, işgal ve kan var. Farklılıklarımızla yaşamayı başardık, bundan sonra da başarmalıyız."

- "15 Temmuz'un beyinlere kazınmasını istedim"

Yazar Karagöz, 15 Temmuz'da yaşananlardan ders alınması gerektiğini vurgulayarak, "15 Temmuz'da çok üzücü olaylar yaşadık. Ders alınması gereken bir olaydı. Bunun gelecek nesillere aktarılması, anlatılması, unutturulmaması gerekiyordu. O gece gazi ya da şehit olmuş kahramanlarımızın neler yaşadığını gelecek nesillere anlatılabilmek düşüncesiyle harekete geçtim." ifadelerini kullandı.

Darbe giriminde yaşananları olayın şahitleri olan gaziler ile şehit yakınlarından dinlediğini kaydeden Karagöz, "Gölbaşı ve Kazan Belediyesi'nden gaziler ve şehit yakınlarının listesini temin ettim. İstanbul'dan arkadaşlarım vasıtasıyla da gazi ve şehit yakınlarına ulaştım. Anlaştıklarımızla görüştüm, konuştum." dedi.

Karagöz, olayın tanıklarından en ince ayrıntılarına kadar yaşananları dinlediğini dile getirerek, şu bilgileri verdi:

"Amacım, bu ihanet gecesinin unutulmaması ve dersler çıkarılmasıydı. Bu ülkenin nasıl bir uçurumun kenarından döndüğünün ve işgal girişiminin nasıl önlendiğinin gelecek nesillere aktarılması gerektiğini düşünerek, ayrıca vatanın, vatan sahibi olmanın kıymetinin ne derece önemli olduğunu bilerek bu olayın beyinlere kazınmasını istedim. TRT'nin bahçesinde birbirinden habersiz oğlu ile yetmiş yaşındaki bir annenin karşılaşması var. Evden çıkıyorlar ve gecenin üçünde orada karşılaşıyorlar. Mertcan, Türkan ve Ümit'in konu edildiği hikayede Mertcan ve annesi gazi oluyor. Babası beş gün sonra şehit düşüyor ama duyurmuyorlar. Hastanedeyken, gazetede 'şehit' olduğu yönünde haberleri okuyor oğul Mertcan fakat yine bir yanlışlık olduğunu söyleyip babasının şehadetini söylemiyorlar. Birkaç gün sonra ancak haberdar oluyor."

Darbe girişiminde yaşanan olaylardan örnekler veren Karagöz, "Oğlu o gün vefat eden 77 yaşındaki dede, 'Cenaze ortada kalmaz' deyip cenazeye gelenleri meydana davet ediyor. O anda meydana inenlerden biri de babasının cenazesi morgda bekleyen Enes. O da 15 Temmuz'da gazi oluyor. Darbecilere kafa tutan kadın Safiye ise adeta bir cesaret abidesidir. Boğaziçi Köprüsü'nde tam teçhizatlı asker kıyafeti giymiş hainlere karşı tek başına karşı koyuyor, lafını esirgemiyor. Bunların hepsi çok etkileyiciydi." değerlendirmesinde bulundu.

- "İhanet içinde olanlar en ağır cezayı almalı"

Şehit yakınları ve gazilerle yaptığı görüşmelerde elde ettiği bilgileri "15 Temmuz'un 15 Hikayesi" isimli kitapta ele alan Karagöz, yaşanan olaylarda benzerlikler olduğunu ifade ederek, "Çok ilginçtir ki çoğu olaylar sosyal medyadan öğreniliyor. Önce 'şakadır' diye düşünüyor ve inanmıyorlar. Öğrenince abdest alıp çıkanlar var. Görev yapacak yer arıyorlar mesela. Hiçbirinde ölüm korkusu yok. Hepsi, 'Askerimiz bize ateş etmez' diyor. Yaralanıyorlar fakat yaranın acısını hissetmiyorlar. Hastanede sırasını başkasına verme gayreti içindeler ve hiçbirinde isyan, şikayet, suçlama yok aksine büyük bir mutluluk var. En önemlisi de, 'Yine olsa yine çıkarım ama bu kez boş çıkmam' diyorlar." açıklamasına yer verdi.

Adil Karagöz, bugüne kadar 12 kitaba imza attığını söyleyerek şöyle devam etti:

"Biz vatansız kalanlara sahip çıktık ülke olarak ama bize kapısını açan ve misafir eden olmaz. Allah muhafaza mahvoluruz. Biriz, beraberiz, kardeşiz. Bu vatan hepimize yeter. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Hepimizin farklı görüşleri, fikirleri olabilir. Farklı fikirlere saygı göstermeliyiz. 15 Temmuz’da bu ülke büyük bir ihanetle karşı karşıya geldi. Bu ihaneti yapanların yaptıkları yanlarına kar kalmamalı. İhanet içinde olanlar en ağır cezayı almalı. Yoksa mağdurlar cezalandırılmış olur. Gaziler incinir, şehit yakınları rencide olur ve onların kalplerinde derin yaralar açılır. Acıları daha da derinleşir."

Yazar Karagöz'ün, şehit ve gazilerin fotograflarına yer verdiği "15 Temmuz'un 15 Hikayesi" isimli kitabı, Altınordu yayınlarından çıkarak okuyucuyla buluştu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı