Yağışların azlığı Yörük göçünü etkiledi
Havaların soğumasıyla bir ay önce Konya ve Karaman yaylalarından Mersin'e göç başlatan Sarıkeçili Yörükleri yağışların az olması nedeniyle hayvanlarına su bulmakta güçlük çekiyor-
ürkiye'nin son konargöçer Yörükleri Sarıkeçililer, Konya ve Karaman çevresindeki yaylalardan kışı geçirecekleri Mersin'e dönüşlerini sürdürürken, yağışların az olması nedeniyle hayvanlara su bulmakta sıkıntı çekilmesi, göçün seyrini hızlandırıyor.
Konar-göçer bir hayat süren, çadırlarda kalan ve son yıllarda sayıları gittikçe azalan Sarıkeçili Yörükleri, kış aylarında Mersin'in Silifke, Gülnar, Anamur, Bozyazı ve Aydıncık, yaz aylarında da Konya ve Karaman'ın yaylalarını tercih ediyor. Karaman ve Konya'daki yaylalardan bir ay önce hareket eden Yörüklerin göç yolculuğu devam ediyor.
Tüm mal varlıkları deve, keçi, at, köpek ve deve sırtındaki eşyalar olan Yörükler güne, gece kurdukları çadırları sökerek başlıyor. Sabah saat 05.00'te uyanarak çadırları develerin sırtına yükleyen Yörükler, günde 20 kilometre yol yürüdükten sonra tekrar konaklıyor.
Sarıkeçili Yörükleri, konaklayacakları yerleri belirlerken her çadır arasında en az 500 metre mesafe bırakarak sürülerin birbirine karışmasını engelliyor. Böylelikle her sürü akşam saatlerinde bölgeye döndüğünde çobanlarının yardımıyla kendi çadırlarının etrafında toplanıyor.
Giyecekleri eşyaları "ala", yiyecekleri de "ak çuval" ismini verdikleri çuvallarda taşıyan Yörükler, heybeleri ise çobanların yiyeceklerini ve pınarlardan doldurulan su bidonlarını taşımak için kullanıyor.
Sarıkeçililerin göçleri son zamanlarda yağışların az olması daha hızlı seyrediyor.
- "Hayvanlara su bulmak için zorluk çekiyoruz"
Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Çoban Savran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sarıkeçili Yörüklerinin Orta Asya'dan Anadolu'ya yaklaşık bin yıl önce geldiğini anlattı.
Yüzlerce yıldır Anadolu'da göçebe olarak yaşadıklarını ve Konya ile Mersin'in yaylalarında konakladıklarını belirten Savran, ''Konya'nın Seydişehir ilçesindeki yaylalardan yola çıktık. Mersin'in Aydıncık ilçesindeki yaylalara doğru ilerliyoruz. Yaklaşık bir aydır yollardayız ve 20-25 gün kadar daha yol gideceğiz. Günlük 10-20 kilometre yol yürüdüğümüz oluyor. Sonbahar göçümüz uzun bir yolculuk. Sabahtan beri yollardayız.'' dedi.
Savran, Aydıncık ilçesine bağlı Pembecik köyü Kanlıtarla bölgesine ulaştıkları zaman göçün sona ereceğini anlatarak, kışı burada geçirdikten sonra tekrar Konya ve Karaman bölgesine hareket edeceklerini söyledi.
Göçün seyrinin hayvanların durumuna göre değiştiğini ifade eden Savran, şu değerlendirmede bulundu:
"İlkbahar göçümüz biraz daha hızlı oluyor. Çünkü her tarafta nohut ve buğday ekili. Bu yüzden yaptığımız gece yolculuklarında biraz sıkıntı çekiyoruz. Sonbahar göçümüz ise bağlar bozulduğu ve ekinler toplandığı için rahat geçiyor. Hayvanlarımızı dinlendire dinlendire ilerliyoruz. Ancak son yıllarda yaşanan mevsim değişikliği ve su sorunundan dolayı daha hızlı hareket etmek zorundayız. Çünkü hayvanlara su bulmak için zorluk çekiyoruz. Bu nedenle hayvanlarımızı sulayabilmek için tankerlerle su çekiyoruz."
Savran, yaşayarak yaşatabilen ve sürekli hareket halindeki Sarıkeçili Yörüklerinin doğanın bir parçası olduğunu söyledi.
Doğada var olan bütün canlıların, akarsuların ve hatta insanların korktuğu yırtıcı hayvanların bile korunması gerektiğini ifade eden Savran, şöyle dedi:
''Yaşamın ne olduğunu biliyoruz. Ama şehirlerde yaşayan insanların birçoğunun geceden, gündüzden ve mevsimden bile haberi yok. Yani rüzgarın nereden eseceğini, yağmurun ne zaman yağacağını, rüzgar estiği zaman ne olacağını, gecenin karanlığında yıldızların neye işaret ettiğini ve gökyüzündeki renklerin ne demek istediğini bilmiyorlar.''
- "Çocuklarımız için yerinde ve gezici eğitim istiyoruz"
Savran, 180 çadırda bin 630 kişinin kaldığını belirterek, belirli gruplar halinde göç ettiklerini, birinin ayrıldığı yere arkadan başkasının gelip konakladığını aktardı.
Göç zamanı geldiğinde çocukları okula göndermekte sıkıntı yaşadıklarını, birçok ailenin bu nedenle Konya ve Karaman'da ikamet etmek zorunda kaldıklarını bildiren Savran, şöyle devam etti:
''Yatılı bölge okullarında çocuklarımız kalamadı. Bizden önce yola çıkan aileler çocuklarını taşımalı eğitimle okula gönderiyor. Kaldıkları bölgeden yaklaşık 5 kilometre yürüyerek eğitimlerine devam etmeye çalışıyorlar. İlkbahar geldiğinde ise çocuklarımızı okuldan erken almak zorunda kalıyoruz. Çünkü ilkbahar göçümüz başlıyor. Biz gerekli mercilere sürekli bir talep iletiyoruz. Çocuklarımız için yerinde ve gezici eğitim istiyoruz. Eğitim sadece yazmayla ve okumayla olmuyor. Eğitim yaşamla olmalı. Çocuklarımızın yaşam şeklini tanıyan çok az öğretmenlerimiz var. Bu yaşam tarzından çoğu öğretmen ve eğitim camiasının haberi yok. İstiyoruz ki geçici bir eğitim sistemi kurulsun. ''
Savran, Yörüklerin doğayı koruyarak yaşamlarını sürdürdüğünü vurgulayarak, çevreye zarar verenlerin Yörük olamayacağını sözlerine ekledi.
Kaynak: