Mustafa Yiğit
Yamalı adamlara ihtiyacımız var
Yamalı giysiler aklıma düştü…
Dizlerimizde, kollarımızda küçük küçük yamalar olurdu…
Bazen yamalar elbisenin hacmine bile yaklaşırdı…
Anlattıklarım size masal gibi geliyor değil mi?
Ne çabuk unuttuk yamalı hayatlarımızı…
Çünkü şimdilerde hiçbir şeyin eskimesine fırsat vermiyoruz.
Eskidiği anda da onunla olan irtibatımızı kesip atıyoruz.
Hemen çöp kutusuna gönderiyoruz o şeyle birlikte bütün yaşanmışlıklarımızı.
Yamalı kıyafetlerimiz yamalı hayatlarımızın bir göstergesiydi aslında…
Biraz ondan biraz bundan bir hayatın simgesi…
Biraz zengin, biraz fakir…
Biraz apartman biraz gecekondu…
Biraz şehir biraz köy…
Cumayı aksatmayacak kadar hassas (!) ama düğünlerde eş dostu kırmamak adına bir duble alacak kadar hatırşinas adamların dünyası yamalı dönemler…
Herkesle barışık herkesle muhabbet eden adamın kültürüdür “yama” kültürü…
Herkesle ilintilidir yama adamı, cami cemaatiyle de muhabbeti iyidir, kahve delikanlılarıyla da.
Aynı mekanda tesettürlü teyze kızıyla da kaç göç olmadan konuşur, İstanbul’da Boğaziçi’nde okuyan minili hala kızıyla da sohbet edebilir, hiçbir kötü niyet olmadan…
Çünkü O, aynı mahallede, aynı sokakta aynı evde büyümüş, hiçbir “sakat” mantığın yanından bile geçmemiştir…
Onun modern zamanların dayatmalarına karşı çok güçlü bir savunusu vardır.
O yamalı olmaktan hiç mi hiç utanmaz…
Çalıntı olan ya da başkalarının üzerinden haksız kazanılmış kazançla alınmış malı giymektense yamalı eşya giymeyi tercih eder…
Bozulan eşyalarını tamir ettirir…
Yaşanmışlıkları onararak daha da ötelere taşımayı bilir…
Ancak artık yamalı adamlara rastlanmıyor…
Yeni olsun istiyoruz her şeyimiz, üzerinde yaşanmışlıkların izi olmasın…
Tatlı tebessümler ya da içimiz dağlayan acıları hatırlatmayacak kadar kısa sürede bitsin her şey istiyoruz…
Çünkü keskin ideolojik katmanlarla kendimizi kapatarak en yakın akrabalık ilişkilerimize bile halel getiren bir dünyanın kurulmasına el birliğiyle yardımcı olduk.
Derinleşen sosyal sınıf farklılıklarıyla, siyasal ideolojik körlüklerle kadim geleneğin izlerini bir bir yıktık…
Bu nedenledir ki yamalı adamlara çok mu çok ihtiyacımız var…