Yorgun kalbine sahip çıkmak için hekim oldu

Yorgun kalbine sahip çıkmak için hekim oldu

Doğuştan kalp hastası olan ve küçük yaşta geçirdiği operasyon sonrasında düzenli takip altına alınan Mustafa Örmeci, annesinin "Hekim ol, önce sen kalbini dinle" tavsiyesiyle tıp fakültesini bitirdi, doktor oldu- Örmeci:- "Bir kere hastalığın farkındasın

ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Doğuştan kalp hastası olan ve iki buçuk yaşında geçirdiği operasyonun ardından düzenli takip altında tutulan 28 yaşındaki Mustafa Örmeci, annesinin "Hekim ol, önce sen kalbini dinle" telkinlerinin ardından tıp fakültesini bitirerek, doktor oldu.

Kalbindeki ritm bozukluğu dışında bir sorun yaşamayan Ömerci, sağlığını önce kendine emanet ederken bir yandan da yıllarca diyetinde yasak olan ve hayal ettiğinde bile doyduğunu hissettiği tuzlu salatalığı yiyebiliyor ve halı sahada top oynayabiliyor.

Yaşadığı zorlu günleri AA muhabirine anlatan Örmeci, gözlerini dünyaya kalp hastası olarak açtığını ve kalbinde birden fazla sorun tespit edildiğini söyledi. Örmeci, "Kalbimde hem delik vardı, hem damarların yer değiştirmesi söz konusuydu. Damarlar, sağlıklı kişilerde olduğu gibi çıkması gereken yerden çıkmıyordu. Bunların dışında kalbim 4 yerine 3 odaya sahipti. Hala da 3 odalı ve kalp kapağımın bir tanesi de yok" dedi.

Örmeci, iki buçuk yaşında geçirdiği ameliyatın ardından bir daha operasyon geçirmediğini anlatarak, "Tek ameliyat oldum. Sonrasında hiçbir sıkıntı yaşamadım diyebilirim. O tarih itibariyle bakarsak, ben ameliyat olduğum zamanlarda yaşayan ikinci kişiydim. Yine o zaman ameliyat olanlar içinde beyin hasarı olmayan tek hastayım" diye konuştu.

- "Futbol topu ilk defa lise yıllarımda ayağıma değdi"

Kalbindeki sorunlar nedeniyle her zaman sosyal yaşamının sınırlı olduğunu dile getiren Örmeci, arkadaşlarından daha kontrollü bir hayat sürdüğünü aktardı. Örmeci, yaşadığı süreci şöyle dile getirdi:

"Özellikle ortaokul zamanına kadar hep kendimi koruyordum, spor yapmakta zaten zorlanıyordum. Futbol topu ilk defa lise yıllarımda ayağıma değdi. Spor yapamadığım için bu alandaki eksikliği satranç oynayarak gidermeye çalışıyordum. Bu ne derece tatmin edici oluyordu, olmuyordu elbette ama onun yerini dolduracak başka şeyler bulmam gerekiyordu. Yaşamım, ailemin endişeleri ve kontrol için düzenli olarak Antalya'dan Ankara'ya gelmekle geçti. Artık, bu zorlu hayat benim rutinim olmuştu. Bir süre sonra bu tempo çok normal gelmeye başlamıştı. Şanslıydım, yaşıyordum. Benimle ilgilenen hekimim vardı ve her zaman yanımda olan ailemin desteğiyle daha güçlüydüm."

Zor günleri atlatmış olmanın mutluluğunu ve huzurunu yaşadığını vurgulayan Örmeci, "Şimdi böylesi bir sağlık problemim, kalp yetmezliğim yok. Sürekli ilaç kullanıyorum çünkü ritm bozukluğum var ve onu düzeltmeye çalışıyoruz" sözlerine yer verdi.

Çocukluğundan beri her zaman bir diyete uygun yaşaması ve fiziksel aktivitelerinde kontrollü olması gerektiğinin altını çizen Örmeci, tuzdan uzak beslenmesi gerektiğini söyledi. Örmeci, "Örneğin, çocukken en çok özlem duyduğum şey tuzlu salatalık yemekti. O kadar canım çekerdi ki ama tuzlu olduğu için yiyemezdim. Şu anda hiçbir sıkıntım yok ve canım isteğinde salatalığı tuza bandırıp yiyebiliyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Bunun dışında, gönlümce top oynamayı çok istiyor ama yapamıyordum. İyi olmanın en güzel yanından biri de artık top oynayabilmek. Şimdi, halı sahada top oynayabiliyorum" dedi.

-"İyi bakım ve düzenli kontrolle hayatı değiştirmek mümkün"

Örmeci, bebekliğinden bu yana annesinin de en az kendisi kadar zor günler yaşadığını ifade etti.

Annesinin her zaman bir insanın önce kendisinin bedenine sahip çıkması, ona verilen emaneti koruması gerektiğini dile getirdiğini aktaran Örmeci, "Annem istediği için doktor oldum. Çünkü, hekim olursam kendimi daha iyi dinleyebileceğimi, acil bir durumda ne yapmam gerektiğini daha iyi yapabileceğimi söylüyordu. Bana, 'Hekim ol, önce sen kalbini dinle' dedi, ben de öyle yaptım" sözlerine yer verdi.

Örmeci, hekim olduğunda hastalığın seyrini yakından takip edebilme şansını yakaladığını dile getirerek, şöyle dedi:
"Bir kere hastalığın farkındasın ve seyrinin ne olacağını az çok biliyorsun. Bu ne hekimi olursan ol böyle, fark edebiliyorsun. 'Bunu yaparsan, böyle olacak' diyorsun ve kendini geri çekiyorsun. Ben de annemin isteğini yerine getirmek ve kendi bedenimi hem fiziken hem ruhsal anlamda kontrol edebilmek için hekim oldum. Bu azimle, 2008'de Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdim. Şimdi, Antalya'da pratisyen hekim olarak görev yapıyorum. Evliyim ve ben de bir gün baba olmak istiyorum. Umarım, bu tecrübeleri o da edinmez ama biliyorum ki iyi bir bakım ve düzenli kontrolle hayatı değiştirmek mümkün."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı