Yunanistan'a firar eden darbecilerin davası
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında 4. Kara Havacılık Alay Komutanlığı'ndan helikopterlerle hareket ederek İstanbul çevresinde kalkışmaya katılan ve bir kısmı daha sonra Yunanistan'a kaçan 8 subayın da aralarında bulunduğu 19 eski havacı askerin yargılanma
İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 4. Kara Havacılık Alay Komutanlığı'ndan helikopterlerle hareket ederek İstanbul çevresinde kalkışmaya katılan ve bir kısmı daha sonra Yunanistan'a kaçan subayların da aralarında bulunduğu 9'u tutuklu, 8'i firari 19 eski askerin yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 9'u tutuklu 11 sanık ile avukatları katıldı.
Mahkemeye gelen evrakların okunduğu duruşmada, TBMM ve Başbakanlık davaya katılma talebinde bulundu.
Sanıkların kimlik tespitinin yapılmasının ardından iddianamenin özetinin okunduğu duruşmada, sanık savunmalarına geçildi.
Tutuklu sanık eski Astsubay Rıfat Çelik yaptığı savunmasında, olay tarihinde teknisyen olarak görev yaptığını söyledi. 15 Temmuz'da 4. Kara Havacılık Alay Komutanlığı'ndan VIP yolcu alınması amacıyla helikopterle kalkış yaptıklarını anlatan Çelik, helikopterle o sırada İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün bulunduğu Vatan Caddesi'ne gittiklerini ve helikopterde oturduğu yerin arkasından 4 - 5 seri atış yapıldığını ama kimin atış yaptığını bilmediğini iddia etti.
Daha sonra Yeşilköy'e gittiklerini ve burada darbe girişiminin içerisinde olan tam teçhizatlı askerler gördüğünü söyleyen Çelik, kaçmayı düşündüğünü ama kaçması durumunda vurulabileceğini ileri sürdü.
Darbe girişiminin başarısızlığa uğraması sonucunda helikopterle Şile'ye gittiklerini, burada daha sonra Yunanistan'a firar eden eski Pilot Binbaşı Ahmet Güzel'in sinirli ve öfkeli olduğunu, herkese küfürler ettiğini aktaran Çelik, daha sonra bazı askerlerin helikoptere binip Yunanistan'a gittiklerini, kendilerinin ise Şile'de kaldıklarını ifade etti.
Tutuklu sanık eski Teğmen Halil Can Akbaş da kendisinin FETÖ ile bir bağının olmadığını öne sürdü. Bunun üzerine mahkeme başkanı, iddianamede geçen Akbaş'ın adresinde yapılan aramada ele geçirilen "17-25 gizlenemeyen gerçekler" ibareli dergi sayfasını sordu. Akbaş ise dergi sayfası hakkında bir bilgisi olmadığını ileri sürdü.
Telefonunun şifreli olduğu için imaj kaydının alınamadığını hatırlatan mahkeme başkanına, Akbaş, "Telefonum alındığında bana şifre sormadılar." dedi. "Peki şifresi ne?" diye soran başkana, "Aradan 1,5 yıl geçti. Şu anda şifremi hatırlamıyorum." şeklinde cevap verdi.
Tutuklu sanık eski Astsubay Mehmet Güngör ise 15 Temmuz cuma günü için kendisine nöbet yazıldığını ama düğün için Ankara'ya gitmeyi planladığı için nöbeti kendi isteğiyle değiştirdiğini iddia etti. 15 Temmuz akşamı ise evindeyken komutanın aradığını, çok büyük kaza olduğunu, acil uçuş çıktığını ve kışlaya gelmesi gerektiğini söylediğini öne süren Güngör, daha sonra kışlaya gittiğini ve helikoptere teknisyen olarak binip havalandığını kaydetti.
Yeşilköy'deki askeri aprona gittiklerini, burada biraz bekledikten sonra Kuleli Askeri Lisesi'ne gittiklerini, buradan üç subayı aldıklarını ve tekrar Yeşilköy'e döndüklerini, daha sonra üç subayı Kuleli Askeri Lisesi'ne geri götürdüklerini ve kendilerinin tekrardan Yeşilköy'e dönecekleri sırada anons gelmesi üzerine 1. Ordu Komutanlığı'na gittiklerini savundu.
1. Ordu Komutanlığı'ndan Yeşilköy'e giderken Vatan Caddesi'ne gidilmesi yönünde anons geldiğini ve bunun üzerine Vatan Caddesi'ne gittiklerini, bu sırada helikopterin isabet aldığını ve oradan kaçarak Yeşilköy'e gittiklerini aktaran Güngör, "Vatan Caddesi'ndeyken aşağıda zırhlı araçlar görmüştüm ve bunun üzerine komutana 'ne oluyor?' diye sordum. Bana sıkıyönetim ilan edildiğini söyledi." ifadelerini kullandı.
Daha sonra 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na gittiklerini, burada askerlerin bir arada olduğunu, sabaha doğru da helikopterle Şile'ye gittiklerini öne süren Güngör, sekiz askerin bir araya gelerek konuştuğunu, kendisinin de içinde bulunduğu diğer dört kişinin bir yerde beklediğini iddia etti.
Sanık Güngör, "Yaklaşık on metre ötemizde konuşuyorlardı. Daha sonra içlerinden üç kişi telefonla konuşmak için telefonun çektiği bir tepeye çıktılar. Daha sonra bir araya geldiler. Yunanistan, Romanya, Ukrayna şeklinde konuşuyorlardı. Bize dönüp 'Biz gidiyoruz' dediler. Bizden birisi, 'Biz gelmiyoruz' dedi. Bunun üzerine 'Size söyleyen mi var' deyip gittiler." şeklinde konuştu.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
AA
Kaynak: