yazar-34
Zafer-Mezbelelik-Trafik Keşmekeşi
Bir yazımızda, şehrin, irfan (kültür) şehri hüviyetine kavuşturulmasının öneminden; bu amaçla, Eski Paris-Yeni Paris örneğinde olduğu gibi tarihi mekânların korunması, Eski Konya-Yeni Konya olarak mekânların bölünmesinin gereğinden bahsetmiştik. Bir kısım önerileri sıraladıktan sonra, Bu konuda
nün fikirlerinden de istifade edilebilir. Kendisinin zihnî emek ürünü güzel, kapsamlı projeleri var demiştik. Büyüğümüz aynı gün bizi arayıp Kardeşim, teveccüh etmişsiniz; ama bazı makamların sahipleri bütün iyi fikirlerin kendilerinden çıkabileceğine, başkalarının hiç iyi bir projesinin olamayacağına inanırlar. Başkalarından gelen iyi önerilere de sırf patenti kendilerine ait değil diye dudak kıvırırlar ve o önerileri kâle almazlar. Keşke, bu fikirleri makamdakilerin kendilerine mal ederek yazsaydın. Güzel bir şeyin hayata geçirilmiş olması bize yeter. Bizim fikrimiz olduğundan hiç bahsolunmasa da, bizim için önemli değil; maksat hâsıl olduktan sonra biz mutlu olurduk demişti.
Biz çok şaşırmış ve bir o kadar da üzülmüştük. Ne demekti? İnsan bu kadar da nefsini azizler ve başkalarını küçümser miydi? Bu enaniyet nasıl olabilirdi? Hele de, makam sahibine hiç yakışır mıydı? Makam sahibi en küçük bir düşünce/öneri kırıntısını hemen kapıp değerlendirmeli değil miydi? Eseri yapan olarak kazanacağı şeref yetmez miydi? Ha, projenin mimarına da şereften bir paye verilmiş olsundu, ne olurdu? Bu kaprisin izahı nasıl yapılabilirdi? Bu kabil düşüncelere gark olmuş ve uzun bir süre keyfimiz kaçmış, fikrî takip yapamamıştık.
Hem biz biraz toparlandık, hem de bazı yeni durumlar ortaya çıktı. Hal böyle olunca, aynı konularda yeniden yazmaya karar verdik.
Mümkünse, Alaaddin civarının, Mevlana civarının, Şems civarının vb tümüyle korumaya alınması çevrelenmesi ve tarihi dokuyu öne çıkarır şekilde yeniden düzenlenmesini teklif etmiştik o yazımızda.
Geçenlerde alınan bir kararla Zafer trafiğe kapatıldı; sırf yayaların kullanımına tahsis edildi. Bununla ilgili düzenlemeler devam ediyor. Doğrusu çok memnun olduk diyemeyeceğim. Çünkü mesele sadece bir trafik düzenlemesi meselesi değildir. İşin irfanî boyutu ihmal edilirse bu düzenleme hayır değil, şer getirir. Yalnızca mekânı yayalara tahsis etmek değil, bizim kastettiğimiz. Bizim kastettiğimiz, mekâna bir dil kazandırmak
Bizi söyleyen bir dil... Tarihî/millî/dinî bir renk verilmiş; insana bu değerleri telkin eden, öğreten hatta talim eden bir mekân düzenlemesi
Oysa şimdi, Zaferi yayalara açalım derken bir mezbelelik üretileceği endişesine düşmüş bulunmaktayız.
Zafer, şu haliyle insanların, değil aileleriyle, tek başlarına bile girmeye çekindikleri bir mekân değil mi? Hele de, ara sokakları ile şeytana tapanların, cinsel sapkınların, uyuşturucu müptelalarının mekânı görünümünde değil mi? Yeni düzenlemede bu yapıyı değiştirecek, Zaferi insanların aileleri ile rahatlıkla gidebilecekleri bir mekâna dönüştürecek ne gibi projeler var acaba? Yoksa, evet yoksa, bunu yapanlar vebal altına girecek demektir. Çünkü şimdiki kokuşmuş yapının daha da katmerlenmesine hizmet edecektir bu düzenleme.
Bunu yapanlar kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar demektir. Kendi ayaklarına, yani, içinden çıktıkları inanç/fikir öbeğinin amaçlarına, hayallerine, ümitlerine
Milletin manevi dinamiklerine
Böyle çevre düzenlemeleri ciddi bir fikrî destek ortamı hazırlanmadan yapılırsa sadece ve sadece zarar verir, bilesiniz. Biz, insanımızın manevi dinamiklerini ihyayı öne almadan; sadece insanın maddî yanıyla, bu yanın konforuyla, zevkiyle ilgili düzenlemelerin yapılmasını ufuksuzluk, hatta ihanet olarak görüyoruz. Çünkü manevi olarak çok kuvvetli biçimde desteklenmeyen her refah/konfor artışı azgınlıkla sonuçlanır. Kitap bunu söylüyor, tecrübe bunu gösteriyor, tarih bunun örneklerini yazıyor.
Gelelim trafik tıkanıklığı sorununa
Yok yok, gelmeyelim, yazı uzayacak; sayfa düzeniyle uğraşan arkadaşım yine zorlanacak. Haftaya inşallah