Hümeyra Uslu
14 Şubat Falan…
Aziz Valentine…
Tanır mısınız?
Roma azizlerinden biridir efendim kendileri. Aziz dediğimiz nedir derseniz, Hıristiyanlıkta iyilikleriyle tanınmış kutsal kişi olarak tanımlayabiliriz.
“Bize ne kardeşim milletin azizinden azizesinden” dediğinizi duyar gibiyim. Hemen izah edeyim; Bu Aziz Bey o dönem ülkede geçerli olan “evlenmeme kanunu”nu deliyor ve çiftleri evlendiriyor. Sonra dönemin yöneticileri kanunu çiğnediği için Aziz Valentine’i öldürtüyor. Aziz Valentine’in ardında bıraktığı gençler ise, onun hatırasını yaşatmak için 14 Şubat’ı Aziz Valentine Günü olarak kutlamaya başlıyorlar.
Ha bunlar bizi ilgilendirir mi? Hayır, bize ne.
Peki, ne var burada?
Biz 14 Şubat’ı “sevgililer günü” adı altında kutluyoruz, bu var. Yani biz Hristiyan’a benziyoruz bir şekilde, bilerek yahut bilmeyerek, kökeni Hristiyanlara dayanan bir şeyi allayıp pulluyoruz. Fırsatlardan, indirimlerden, promosyonlardan bahsedip insanların “güya saf” duygularını da sömürüyoruz…
Sorarım size Hristiyanların bize benzemek gibi bir dertleri var mı?
Asla!
Hal böyleyken yarın sevgililer günü ise n’apalım yani? Dün sevgililer günüydü de noldu yani…
Bir kere zaten karısına hediye alacak erkek, sevgililer gününü beklemek zorunda değil ki… Niye bekliyor, içinden geldiği her an alabilir; hiçbir kadının samimi duygularla yapılmış, özenilmiş, düşünülmüş şeylere hayır diyeceğini sanmıyorum… Anlamadığım neden bir gelenekmiş, bir örf adetmiş gibi bunu 14 Şubat günü yaptığımız…
İşe İslami açıdan bakacaksak, zaten bizde sevgililik kurumu yok. Evlilik kurumu var ama ona da herkes karşı. Önce bi’ 2 yıl sevgililikte staj yapıyorsun, ondan sonrası Allah Kerim… Standartların yeterli ise evlilik kurumuna atanıyorsun… Ya da o kişiyle olmuyor bir başkası ile onla da olmuyor yine bir başkası, onla da olmayınca yenisi… Sonra da sevgililer günü!!!
Ama ben bunları söyledim diye yobaz olurum şimdi. Herkesin hakkı hürriyeti var edebiyatı, dinleyesim yok hiç. Herkes bildiği yoldan gitsin.
Ben de kendi bildiğim yoldan gideceğim.
Sosyal medyanın, reklamların bahsettiği sevgililik beni ilgilendirmiyor pek… “Yar değince kalem elden düşüyor, gözlerim görmüyor aklım şaşıyor. Lambada titreyen alev üşüyor, aşk kağıda yazılmıyor” diyen adamların olduğu yerde, “Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar”, teşbihini yapabilmeyi aklına getiren adamların olduğu yerde, “Senden ziyade sohbetim, sözüm de yok. Sen dönmeden kimseye bakacak yüzüm de yok. Aynalarda kendimi göresim sende kalmış” diyen damların yanında zannetmeyin ki sizin ki sevgililik, sanmayın ki sizinki aşk…
Sonuç olarak diyorum ki kimse bize sevgililer günüymüş, 14 Şubat’mış masal anlatmasın. Bence bunun yerine Abdurrahim Karakoç’tan, Cemal Safi’den birer şiir okuyun, kendinize vereceğiniz harika bir hediye olur…