yazar-2
276-366 arasında bir yerde…
Bugünlerde konuşulan şu: AK Parti 366’dan fazla oy istemiyor. 367 değil… Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminden tutun da anayasayı değiştirecek ve Meclis’te gerçek anlamda iktidar olacak bir sayısal çokluk beklentisi içinde değil. Bu nedenle fazla “asılmıyor”. Asılırsa 400’e yakın sandalye çıkarırsa etkili güçle hemen “göreve” çıkacak. Bu “komplo teorisi” daha çok üzerine basa basa “A+Ka+Pe” sakızı çiğnemekten haz duyanlar tarafından dillendiriliyor.
Bu kafaya göre “politik denge” aslında her şey. Bunun için her zaman “2+2=4” etmiyor.
Üstü kapalı, askeri göreve çağıranlara göre Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinden bu yana dengelerin kızıştığı politik yaşamda biraz “soğumaya” ihtiyaç var. Bunun için de “uzlaşma” gerekiyor. Uzlaşma nedir? “Makûl” arayışı... Ancak seçim sonuçlarına yönelik makûl arayışı milletvekili sayısında kilitleniyor.
AK Parti’nin içinde muhtemel oy oranını “minimize” etme taifesi var mıdır bilmiyorum ama, daha çok “AKP gelmesin de kim gelirse gelsin”cilerin uydurmalarına göre bizzat Başbakan da böyle bir beklenti içine girmiş… “2023” yılına kadar iktidar istediğini ifade eden bir adamın nasıl böyle “276 yeter” beklentisi içinde olduğu iddia edilir, anlamak mümkün değil...
500 milletvekili ile de gelinse 20+30 sandalyelik partiler, “uzlaşma” aranarak yeni Cumhurbaşkanının seçilmesini isteyecek. Türk siyasi literatürüne eklenen, ne ve nereye kadar olduğu bir türlü tarif edilemeyecek bir kavram olacak “uzlaşma”… Uzlaşma isteyenlerle uzlaşmaya yanaşmayanların kavgası, şüphesiz toplumun hakemliğine başvurarak sonlanır. Ancak bunu iki taraftan biri istemiyor. Bundan sonraki hesaplar AK Parti’nin yine 276-300 arasında oyla iktidarına “razı” olmak ama Çankaya’ya gelince bu makamı “paylaşmak”...
AK Parti’nin, seçim beyannamesinde başörtüsü, katsayı sorunu, İHL’ler, YÖK başlıklarına yer vermemesi, yeni parlamentoda “inatçılık” etmeyeceği, “uzlaşma” arayacağı şeklinde okunuyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı için de kendi adayı ve adayları için ayak dirememesi uzlaşma şartı koşanların ve benzeşenlerin en büyük arzusu…
Kim ne derse desin, en son sözü sandık söyleyecek…
***
Herkes şanına yakışanı yapar!
Erbakan’ın MÜSİAD’a karşı kurdurduğu Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Konya Şubesi Altın Markalar adı altında üyelerine ödül dağıtıyor. Bu yıl da 9 firma altın marka ödülüne layık görülmüş. Hatırlarsanız geçen yıl gazetemiz, ödül alan sektörlerindeki başarılı 35 kadar firmayı her gün yarım sayfa ayırarak tanıtmıştı. Başarının ödüllendirilmesi adına bu tür organizasyonları destekliyorduk...
ASKON’un son ödül töreninde yaptığı yakışıksız hareket bizi değil, kendisini küçültür.
Ebu Müslim Horasani ne güzel demiş, “Onlar şerlerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Düşmanlarını dost kazanmak için kendilerine yakın tuttular. Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı, lakin uzak tuttukları dostları düşman oldu. Herkes düşman safında toplanınca yıkılmaları mukadder oldu…”