Seyit Küçükbezirci

Seyit Küçükbezirci

52 yıl sonra..

52 yıl sonra hayret bir buluşma; aynı sınıfta yoklama

 

            Elli iki yıl önce; yani, “yarım asır”lık bir zamandan fazla Ticaret Lisesi’nden “mezun” olup “istikbalimiz”in peşine düşmüştük. Kimimiz yükseğini okumaya, kimimiz ekmeğini kazanmak için yollara…

            1960 yılı yaz döneminde Konya Ticaret Lisesi’nden iki kız, 27 erkek; doğaya salınan kuşlar gibiydik. “Kısmet olursa” kendi kanatlarımızla uçacaktık.

            29’u 21’e indirmişti; hayat. Toplanıp yoklama yaptık, hayatta kalanlarla…

“SENİ DE, BİRBİRİMİZİ DE HİÇ UNUTMADIK”

            4 Mayıs Cuma.  Meram Ticaret Meslek Lisesi’ndeyiz. Lise Müdürü Fatih Özdemir; Ticaret Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Mustafa Sırrı Demirel; 52 yıl önceki biz yaşta onlarca öğrenci karşılıyor. İstanbul’dan, Ankara’dan, Antalya’dan; Amerika’dan, Avrupa’dan gelmiş “sağ olsunlar”.

            Zil çalıyor, ikinci kata çıkıyoruz. Sınıfımızdayız; 52 yıl sonra…

            Mustafa Oğuz, Dinçer Ulutaş, Faruk Gülseren, Cengiz Tecer, Seyit Küçükbezirci, Ergin Aykol, Filiz Tektaş, Abdülkadir Taşkıran, Türker Türkoğlu, Nevzat Akyol, Suat Adak; kendi sıralarımıza geçip oturuyoruz. Yoklama başlıyor, adı okunan “Burada” diyor.

            Lise yönetiminden zarif, anlamlı, çok şey ifade eden bir düzenleme. Her birimizin sırasında bir sıra arkadaşı; şimdiki öğrencilerden. Eğitimde devamlılığın, “Ticaret Liseli” olmanın kesilmez bir süreç olduğunun, kuşaktan kuşağa sürdüğünden altı çiziliyor. “52 yıl sonra”; “52 yıl sonra” bir arada; aynı sınıfta, aynı sırada.

            Sıralarımızda kırmızı karanfiller. Duvarlarda afişler: Sevgili Ticaret Lisesi/Seni de, birbirimizi de hiç unutmadık/1960 mezunları.

            Mustafa Oğuz, “tahtaya kalkmış”; “Dede Ticaretliler”, yani bizim adımıza konuşmasını yapıyor.

KONFERANS SALONUNDA CANLAR, RUHLAR; HATIRALAR… “ŞEREFİMİZE” OKUNAN GENÇLİK ŞARKILARI

            Meram Ticaret Meslek Lisesi’nin konferans salonu “lebâleb dolu”. Lisenin onlarca öğretmeni, idarecisi. Biz, “Elli iki yıl öncekiler”, yeni “Ticaretliler”… Ticaret Lisesi Mezunları Dernek Başkanı Mustafa Sırrı Demirel, okulla ilgili anıların anlatılmasını rica ediyor. Biz zaten o yıllardayız; kendimiz salonda, aklımız, gönlümüz elli iki yıl ötede. Birimiz çıkıyor, birimiz iniyor. Kahkaha, alkış tümen tümen.

            Eminiz, “Hocalarımız” da, ruhlarıyla orada. Ünlü “mâli cebirci” Mustafa Biroğlu, herkesin sevgilisi “malbilgisi/daktilo hocası” “Muallim Bey Nuri Oturanç”; az yeterli gördüğü herkesi “eylül”e gönderen fizik/kimyacı Mehmet Çelik; hepimizi “Kikirik” sayan muhasebe/stenografi hocamız Ahmet Akyol; ünlü folklorcu Cahit Öztelli; sivil hayatta bile “imtihanlarından” kurtulamadığımız tarihçi Arif Bilge.

            Yüz çizgilerinden, gözlerindeki gülümsemelerden, bıyıkaltı çaktırmadan gülüşlerinden “taktirlerini” anlıyoruz. Haklarını helâl ettiklerini hissediyoruz. Bört yüz öğrencilerinin iki bin üç yüz olmasından gurur duyuyorlar.        

            Mustafa Oğuz, 1960 mezunları adına konferans veriyor; “Ticaretlilerin” tırnaklarıyla zirvelere çıkışlarına dair gerçek yaşam öyküleri anlatıyor.         

            Lise yönetiminden bir sürpriz daha.       Bir gitar, üç kız solist; bizim gençlik şarkılarımızı çalıp söylüyorlar. “Aramıza kimse girmesin/Ayırmasın Mevlâm bir ömür boyunca”. Yarım yüzyıl ayrılmayışın altını çiziyorlar; gelecekte de ayrılık olmamasını istiyorlar.   

“ALTINCI SINIF”IN ŞARKISI. HEP BİR AĞIZDAN

            Dinçer Ulutaş, Mustafa Oğuz, Cengiz Tecer; ağız birliği, söz birliği etmişçesine birden başlıyorlar, söylemeye. “İndim havuz başına”. Kısa bir şaşkınlık. Elli, elli beş yıl önceye gidiyor zihnimiz. Yüzlerce kez, yıllar boyu söylemiştik hep bir ağızdan bu şarkıyı; “Hoca” sınıfa girmeden önce. Bazen, bir baskınla, yakalanırdık; yarım kalırdı, ağzımızda.

            Büyük salon, yüzden fazla kızlı/erkekli öğrenci şarkıyı birlikte söylüyor bizim için… Bunun içinde mi hazırlık yapmışlardı, acaba.     

            Gülümsüyorum, nezaket icabı şarkıya katılıyorum; ama, aklım elli, elli beş yıl ötelerde, hocalarda, derslerde.

            Aman Yarabbi; nasıl bir lise, bu Ticaret Lisesi? Orta kısmıyla birlikte altı yıllık. Mâli cebir, ticari matematik okutuluyor; trigonometri ders olarak okutuluyor, görülmüş şey değil; daktilo, stenografi, muhabere-neşriyat okutuluyor; iktisadi coğrafya, mal bilgisi, deniz ticaret hukuku okutuluyor; deniz olmayan Konya’da. Muhasebe, fizik, kimya, cebir, geometri, resim, tarih, coğrafya. Daha bilmem ne ders üstüne ilâve.

            Şimdi anlıyorum; “Büyük Türkiye” için ne lâzımsa elli yıl, altmış yıl, yetmiş yıl önce öğretmeye girişmişler. Konya Ticaret Lisesi’nin kuruluşu; 1943. Bizimle yaşıt.           

“TEKRAR MÜLÂKI OLURUZ BEZMİ EZELDE/EVVEL GİDEN AHBABA SELÂM OLSUN”

            Gençler çalıp söylemeye devam ediyor. “Bir şarkı oldun, dudaklarımda”. “Evvel gidenlerimiz”i işaret ediyorlar, diye yorumluyorum. Ben, oraya çekiyorum, aslında.

            1960 Haziran’ında 29 arkadaştık. 2012 sayısında 21 kalmışız. Sevgili Suna Can, Önder Baflı, Ali Balıkçılar, İsmail Hakkı Dursun, Lütfi Göğüş, Cafer İpek, Zeki Koç, Mehmet Yaldız çoktan “rahmetli” oldu. Gönlümüzden silmediğimiz için, sanki aramızda. Hatıraları taptaze.

            Rahmetli olan arkadaşlarımızı tek tek hatırladım, sınıfımızda kendi sıralarımıza oturunca. Yerleri, yerlerinde olmayışları öyle belli ki. O derin şarkı dursuz duraksız söyleniyor, zihnimde. “Evvel giden ahbaba selâm olsun”.

HEPİMİZE “ÂŞİNA” DUVARLAR, KAPILAR, KORİDORLAR, AĞAÇLAR

            Sanki zaman geçmemiş, sanki biz oralardan hiç ayrılmamışız. Dünya kadar yeni ek binalar, spor salonları, konferans salonları, mesleki atölyeler yapılmış; ama, elli iki yıl önce bizim nemiz varsa onlar da korunmuş. Orta birden başlayıp lise sona kadar okuduğumuz sınıflarımız; merdivenlerimiz, kapımız, penceremiz, koridorlarımız; yürüdüğümüz mozaikler aynen korunmuş, duruyor. Gözüne girip “eylül”lere kalmamak için bahçe yaptığımız kıraç topraklar, diktiğimiz çamlar. Dev gibi olmuşlar, serpilmişler, ululaşmışlar. Kucakladım, kucakladım. Tanıdıklarına, bizi görünce sevindiklerine eminim.

            Ağaçlarımızın altında, bahçemizde yemek. Etli ekmekler, közlenmiş biberler, ayranlar. Kapış kapış yiyoruz. İnce bir hüzün gönlümüzde. Kim bilir ne zaman, seyrekleşmeden. Olur mu, olacak mı bir daha böyle toplantı? Acaba? Kısmetse.

            Ticaret Lisesi Mezunları Dernek Başkanı Mustafa Sırrı Demirel’in çayını içiyoruz; topluca, dernek binasında. Güzel, temiz, anlamlı bir bina. Mezun oldukları okulun bahçesinde inşa edilmiş “Mezunlar binası”. “Ticaret Liseli Kuşaklar”ın sürekli birlikteliği vurgulansın diye…

            Bugünkü Konya ekonomisini bugünkü seviyesine ulaştıranların okulu. Geçen yetmiş yılda binlerce ekonomist, müsteşar, genel müdür, sanayici, tüccar yetiştiren Türk toplumuna armağan eden “Büyük Lise”

            2300 öğrenci, yetmişten fazla öğretmen; sağ olan 1960’lı Ticaret Liselilere birliktelik sürecinin devam ettiğini gösterdiler. Gözümüz arkada kalmıyor.

            Meram Anadolu Lisesi’nin Müdür Fatih Özdemir eliyle; Ticaret Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Mustafa Sırrı Demirel eliyle bütün kardeşlerimize sevgiler.

            Dernek Başkanı Mustafa Sırrı Demirel eliyle bütün kardeşlerimize sevgiler.

            Varlıkları, ilgileri, sevgileri, saygıları gururumuz olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum