Derviş Argun
Aaron Bushnell ve Köle Ruhlu Biyolojik Varlıklar
Aaron Bushnell, ABD Hava Kuvvetlerinde aktif görevde bulunan 25 yaşında bir asker. Gazze’de yaşanan soykırıma ortak olmayacağım diyerek Washington, D.C.'deki İsrail Büyükelçiliği'nin ön kapısı önünde kendini yaktı ve bedeni eriyip asfaltta kayboluncaya kadar "Free Palestine" diye slogan atarak öldü.
En baştan söyleyelim ki, İsrail Büyükelçiliği önünde hizmetlerine mukabil tahsilat için sıra bekleyenleri görünce bu onurlu eylem, insanın gözünde daha da bir devleşiyor. Bakmayın siz işgalci barbarların kontrolündeki medyanın görmezden geldiğine, bu eylem tüm insanlığın yüreğine bir evlat acısı gibi oturdu ve çıkışı muhteşem olacak inşallah.
Allah rahmet eylesin, Rabbim şahadetini kabul etsin, Ali Şeriati, "İnsanın Dört Zindanı" konulu konuşmasında, "Beşer dendiğinde kastedilen, varlıkların gelişim silsilesi sonucunda yeryüzüne gelmiş bulunup, şimdi yaşamakta olan iki ayaklı hayvan/canlı türüdür. İnsan dendiğinde ise maksat, sıra dışı ve gizemli üstün bir hakikattir. Onun özel bir tanımı vardır ve o tanıma tabiatın diğer tezahür ve olguları girmez. O halde iki insan vardır, biri biyolojinin bahsettiği insan, diğeri ise hakkında şairin konuştuğu filozofun söz söylediği dinin ilgilendiği insandır." Der.
Deir Yasin'den, Sabra Şatilla'dan bugüne, defalarca ve on binlerce Filistinliyi katleden, işgalci barbarların bir devlet değil, katliamcı geçmişlerinden, sömürgeci gelecek oluşturmaya çalışan mafyatik bir yapı olduğunu, tüm insanlık için büyük fedakârlık yaparak Gazze açığa çıkardı. Neredeyse dünyanın tamamı işgalci barbarların arkasında saf tutmuşken, biz zaten bunu biliyorduk demenin konforunu yaşamayalım. Yaşamayalım çünkü bizde ölüp yok olan vicdanları diriltmek için, ABD'li asker, var olan vicdanıyla bedenini yok etti. Hem de çok dramatik bir eylem yaparak.
Artık şu soruyu sormamız gerekiyor. Biyolojinin ilgilendiği iki ayaklı hayvan/canlı türü müyüz, yoksa hakkında şairin konuştuğu, filozofun söz söylediği, dinin ilgilendiği insan mıyız? Eğer insan olduğumuzu iddia ediyorsak, bilinç, irade, vicdan ve en önemlisi iman gibi değerlerimizi esir alarak bizi biyolojinin konusu haline getiren her ne varsa kurtulmamız gerekir.
Hedefi, insan olmak olan beşerle, beşer olmayı bile beceremeyen sözde insan(!) arasındaki fark, Rachel Corrie, Aaron Bushnell gibi insanların duruşuyla daha bir belirgin hale geldi. Hiç şüphesiz çok farklı coğrafya ve düşünce ikliminde olmalarına rağmen, “Bir insan acı duyarsa canlıdır. Başkasının acısını duyarsa insandır.” Diyen Tolstoy ile Aaron Bushnell, buluştukları bu ortak zeminde beşerlikten, insanlığa tırmanan tarihi simalar olacaktır.
İçimizdeki kimi beyinsizlerin, anlamsız gürültüler çıkarmasına, Gazze cihadını yok saymasına, 7 Ekim çıkışının kutlu gerekçelerini kendi küçük dünyaları kadar sıradanlaştırma ve HAMAS’ı kriminal etme çabasına rağmen, Aaron Bushnell eylemi gösterdi ki 7 Ekim, aynı gün kazanılan bir zaferin adıdır. Verilen tüm küresel desteğe rağmen işgalci barbarlar geldikleri gibi gidecekler ve fakat bu sefer gittikleri hiçbir yerde sığınacak gölge bulamayacaklar.
7 Ekim Aksa Tufanı, Nuh Tufanı gibi tüm toplumları resetleyecek ve hem insanlığın vicdanının hem de tüm küresel kriterlerin yeniden yazılmasına sebep olacak. Bunun en önemli işaretini yeryüzünde belki de en büyük kutsalı olan canını bilinçli bir biçimde feda eden Aaron Bushnell vermiştir. Bu bir işaret fişeğidir ve muhtemelen biyolojinin konusu olmaktan kendini kurtaramayanlar hariç tüm bireylerin anlayışlarını alt üst edecektir. O alt üst oluşun hangi iktidarları yerle bir edeceğini biz bilmesek de tarih bağrında bir sır olarak saklıyor.
Aaron Bushnell’in, Facebook'taki son mesajı;
“Birçoğumuz kendimize şu soruyu sormayı severiz: 'Kölelik döneminde yaşıyor olsaydım ne yapardım? Ya da Güney'deki Jim Crow döneminde? Ya da apartheid? Ülkem soykırım yapıyor olsaydı ne yapardım? Cevap şu ki, bunu yapıyorsunuz. Şu anda.”