M. Mustafa Özdemir
ABD, Gülen’i verir mi?
Bir haini yetiştirmek kolay mı…
Odun bile 15-20 yılda yetişiyor.
40 yıl emek harcamışsınız…
Tasmasını tutan sahibine sadakatini ispatlamış bir hain yetiştirmişsiniz…
Hangi ülke verir?
Dünyada hemen hemen bütün ülkelerde eğitim adı altında, başka ırktan başka milletten, başka ülkenin vatandaşlarından ütüne üstelik de “din adamı” görünümlü süper bir ajanlık ve istihbarat teşkilatına sahip olmuşsunuz…
Hangi ülke verir?
ABD’nin Fetullah Gülen’i Türkiye’ye vermesi demek, tüm bu çalışmanın deşifre olması demek, kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesi demek…
Ben, ABD’nin CIA, FBI kuruluşu Gülen’i iade etmesini ihtimal dahilinde görmüyorum.
Zaten 15 Temmuz sonrası iade meselenin sıkça gündeme geldiği günlerde Gülen, açıkça “Verirseniz konuşurum” dedi.
Tabi ki açıkça derken bu cümleleri kullanmadı.
Bu anlama gelecek mesajı verdi.
ABD anladı, biz de anladık.
Yani anlayana anladı…
ABD’nin Gülen’i iade etmemesi nedenlerinden sebebi sadece Türkiye değil!.
Gülen, bugün şu anda halen 164 ülkede okullarıyla, bürokratlarıyla aktif.
Gülen, ABD’ye dünya çapında ajanlık ve istihbarat hizmeti veriyor.
Sadece istihbarat değil, eylemsel bir güç zaten…
Düğmeye basıldığında 15 Temmuz’da olduğu gibi harekete geçen bir nevi ordu…
Bunun içindir ki FETÖ ile ilk mücadele eden ülkelerinden başında Rusya gelmektedir.
Rusya taa 2000’li yıllarda bu örgütün okullarını kapatmaya başlamıştır.
FETÖ Rusya’ya; Kırgızistan, Özbekistan gibi eski Sovyet ülkeleri üzerinden girdiği için ve bu ülkelerde de hala çok etkili olduğu için, hala Rusya’da da farklı alanlara kayarak varlığını sürdürdüğü belirtiliyor.
Dış politika uzmanları FETÖ’nün, okulları kapatıldıktan sonra Rusya faaliyetlerini medya, kültür, akademi ve iş dünyası alanlarında yoğunlaştırarak varlığını sürdürmeye çalıştığı ifade ediliyor.
Buradan da anlıyoruz ki;
FETÖ aslında küresel bir tehdit.
Her terör örgütünde olduğu gibi…
FETÖ’nün bertaraf edilmesi topyekun bir mücadeleden geçiyor…
Onlar şimdilik Türkiye’yle ilgili hesaplarında kullanacaklarına inandıkları için FETÖ’ye göz yumuyorlar…
Tabi her terör örgütü gibi FETÖ de gün gelecek onları ısıracaktır.
Biz temizleyelim de onlar hesap yapmaya devam etsinler.
Sonuç olarak ABD, Fetullah Gülen’i vermez!
Tabi Türkiye’de bunu her fırsatta haklı bir siyasi bir koz olarak kullanır.
Vermek Amerika’nın, verilmemesi de Türkiye’nin işine gelmiyor…
Bu işin iki ülkeyi de memnun edecek “kesin” bir çözümü var mıdır?
Olmaz olur mu…
TURGAY BİLGE’DEN AÇIKLAMA
CHP’li Mehmet Turgay Bilge’nin memleket.com.tr’deki bir haberle ilgili eleştiri sınırlarını aşarak hakarete varan paylaşımıyla ilgili geçen yazımda yer vermiş ve cevap hakkımızı kullanarak gerekli cevabı vermiştim.
Tekrar altını çiziyoruz, eleştiriye açığız ama hakarete, hele bunu yapan kişi siyasi kimliği olan bir kişiyse, sessiz kalmamız mümkün değil.
Yazımla ilgili Turgay Bilge dönüş yapmış.
Bazı noktalarda açıklamalarda bulunmuş.
Cevap hakkına saygı duyan birisi olarak Bilge’nin açıklamalarına yer vermek istiyorum…
Aday adayı olma konusuyla ilgili, “Bir kez oldum ve 3 sıradan adaylığa önseçimle seçildim” açıklaması yapmış..
Ezik olmadığını ifade etmiş, “Ezik olan mücadele bayrağı açmaz” demiş…
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu için, “Şu an Kılıçdaroğlu’na muhalefetim sürmektedir ve olanca iyiniyet dürüstlük ve olumlu özelliklerine karşın, halk ve seçmen nezdinde bir kredisinin olmadığını/kalmadığını düşünerek acilen değişmesi gereğini savunuyorum” demiş…
Kılıçaroğlu’na olan muhalefetinin, adalet yürüyüşüne destek vermemesini gerektirmediğini belirterek, “Bu yürüyüşe bu hafta Cumartesi günü katılacak ve adalet arayışına katkı vereceğim. Bunu CHP ve Kılıçdaroğlu’ndan bağımsız olarak değerlendiriyorum” demiş.
En önemli konu CHP Milletvekili Hüsnü Bozkurt’a olan desteği meselesine gelince;
“Gelelim Hüsnü Bozkurt’a desteğime; böyle bir destek yok. Aksine kendisini eleştirdim ve bu eleştirim nedeniyle bazı CHP’liler tarafından da ben eleştirildim halen bu metin Facebook hesabımda genele açık olarak görülebilir vaziyettedir” demiş o paylaşımda şunların yazdığını söylemiş:
“Halk TV’de CHP’li bir kitle önünde yaptığı konuşmada kullandığı “Sizi de, sizin yedi göbek sülalenizi de, bütün emperyalistleri de yine İzmir’den denize dökeriz” şeklindeki ifadeleri büyük talihsizlikti. Söylediği sözler, temelinde birçoğumuzun duygu ve düşüncelerine tercüman olan doğru tespitlerdi, çoğunluğuna halen duygulanarak alkış tutabilirim ama yöntemi, zamanlaması, yeri ve kısmen üslubu doğru olmadı. Referandum propagandası sürecinde, kullanılan bu ifadelerin tevil edilmesi, maksadın aşıldığı ve aslında ne demek istendiğinin açıklanması gerekiyordu. Sayın Milletvekilimizin ifadelerinin CHP’nin propaganda stratejisine ve HAYIR’a büyük zarar verdiğini, 1–2 puan farkla EVET çıkarsa “denize dökme” olayının bunun en güçlü etkeni olacağını birçok CHP’li arkadaşıma üzülerek belirtmiştim. Hepimiz söylenmemiş sözlerimizin efendisi, söylediklerimizinse esiriyiz. Neyi nerede nasıl söyleyeceğimiz bulunduğumuz mevkilere göre çok daha fazla önem ve anlam kazanıyor...”
Takdir okuyucularımızın…