Güngör Gökdağ
ABD ile S-400 Krizi Giderek Derinleşiyor
Gelinen durum itibariyle hava savunma sistemi olan S-400 meselesi sadece Türkiye'nin değil, artık tüm dünyanın ilgilendiği bir mesele haline dönüştü.
Bu konunun önem arzetmesi ise Türkiye'nin, günümüzün en gelişmiş hava savunma sistemlerinden birine sahip olmasıyla, bölgede güç dengelerini değiştirebileceği ve ABD'nin bölgesel çıkarlarını engelleyebileceği kurgularından ileri gelmektedir.
15 Temmuz akabinde azalan pilot açığı ile birlikte Türkiye'nin, bulunduğu bölgede kısa ve orta menzilli balistik füzelere karşı bir hava savunma sistemine ihtiyaç duyduğu âşikardır. Çünkü güney sınırlarında yer alan Suriye ve Irak'ta istikrar, yıllardır bir türlü sağlanamıyor ve bu ülkelerde, ulusal güvenliğine yönelik ciddi tehdit oluşturan unsurlar bulunuyor.
Öte yandan Türkiye, yaklaşık 10 yıldır ABD başta olmak üzere diğer NATO üyesi müttefiklerinden ihtiyacı olan hava savunma sistemini çok istemesine rağmen bir türlü alamıyor. Çünkü kimse satmaya yanaşmıyor. Sebebi ise belli...
Türkiye’nin bir hava savunma sistemine sahip olması istenilmiyor.
Terör kaynaklı eylemlerle sık sık karşı karşıya kalınmasına rağmen, içinde bulunduğu tehlikeli durum müttefikleri tarafından görmezden geliniyor.
Oysa Türkiye'nin şu an için en acil ve en öncelikli ihtiyaçlarından birisi hava savunma sistemidir. Türkiye bir NATO üyesi olarak öncelikle ittifak içerisinde bu ihtiyacını gidermeye çalışmış, ancak bunun mümkün olmaması üzerine değişik arayışlar içerisine girmiş ve en uygun teklifide Rusya'dan almıştır.
Yapılan karşılıklı müzakereler neticesinde de 2017 yılında sözleşme imzalanmıştır.
S-400'ler Türkiye'nin ihtiyacını rahatlıkla görecek muazzam bir hava savunma sistemidir. S-400'ler, 600 km'ye kadar hedefleri tespit edebilmekte, 400 km içerisinde hedeflere angaje olabilmekte ve 250 km'den rahatlıkla vurabilmektedir. Hızı da saatte 18 bin kilometredir. Uçaklara, balistik ve akıllı füzelere karşı da sorunsuz kullanılabilmektedir.
Misal S-400 hava savunma sistemi Türkiye'nin güneyine, Suriye sınırına kurulduğunda güneyden gelebilecek her türlü hava saldırısı bertaraf edilebilir, terörden temizlenen bölgelerin güvenliği daha rahat sağlanabilir.
Akdeniz'e açılacak bir terör koridoru yine bu sistemle engellenebilir.
Hatta Suriye'nin kuzeyi uçuşa yasak bir bölge haline bile getirilebilir.
S-400'ler Toroslara yerleştirildiğinde ise bütün Kıbrıs ve Doğu Akdeniz bölgesi olduğu gibi kontrol altına alınabilir.
Bu hava savunma sistemi Ege'ye kurulduğunda ise bütün Yunan hava sahası kontrol altında tutulabilir.
Kısaca S-400'ler, Türkiye'ye mutlak bir stratejik üstünlük sağlamakta, oyundaki tüm dengeleri değiştirmektedir.
ABD, Türkiye'nin S-400 tedarik etmesini ve konuşlandırmasını bazı gerekçelerle istemiyorsa, işte bu nedenlerle istemediği iyi bilinmelidir...
İstenilmeyen bir diğer husus ise Türkiye'nin, Rusya'dan silah alımıyla beraber doğabilecek bir müttefiklik ilişkisi ve yakınlaşmanın mevzu bahis olması durumudur…
Çünkü Türkiye'nin Rusya ile şu anki dostluğu bile NATO'yu ciddi şekilde kaygılandırıyor.
Birde ABD'nin geliştirdiği ve ana üreticisi olduğu F35 savaş uçağı projesini de gündeme almak gerekir. Çünkü Türkiye'de bu projenin ortaklarından bir tanesi.
Bu proje, dünyada şimdiye kadar hayata geçirilmiş en pahalı ve en yüksek bütçeli proje.
ABD tarafı S-400'lerle, F35'lerin birarada olamayacağını söyleyerek, F35'lerin alınabilmesi için S-400 projesinden vazgeçilmesi gerektiğini belirtiyor.
Oysa F35 savaş uçakları S-400'lerin muadili olmadığı gibi, Türkiye'nin ihtiyacını da yeterince karşılayamıyor.
F35'in en önemli özelliği radara görünmemesi.
Ancak S-400 radarlarının aynı hava sahasında F35 uçaklarının görünmezlik kapasitesini azaltabileceği yönünde bir kuşkuda söz konusu.
Ayrıca ABD, envanterinde bulunan ve S-400'lere kıyasla daha alt düzey bir sistem olan Patriot'ların Türkiye'ye satışı hususunda da net bir yanıt vermiyor?
ABD ile Türkiye arasında bir güvensizliğin olduğu görülmektedir.
Türkiye, NATO ittifakının resmi bir parçası ama Amerika'nın güvenilir bir müttefiki değil. Ayrıca ilişkileri de, güvene dayalı bir ilişki değil. Sadece karşılıklı al-ver ilişkisi.
Türkiye bu aşamadan sonra S-400 projesinden vazgeçecek olursa Rusya'yı kaybetmiş olur.
Rusya kaybedilirse, Suriye'deki dengelerde değişir.
Ayrıca bu projeden vazgeçmek tahminlerin çok ötesinde büyük ekonomik kayıplar doğurur.
S-400'ler alınırsa bu kez Türk-Amerikan ilişkileri bozulur.
Hatta Amerikan karşıtlarına yaptırımlarla karşı koyma yasası olan CAATSA yasası işletilerek, Türkiye'ye bir dizi yaptırımlar uygulanabilir...
Amerika ile bozulacak ilişkiler ise kısa vadede çözülemez.
Hülasa olarak her iki durumda da Türkiye için bir bedel söz konusudur.
Bizim için esas olan ise ulusal güvenliğimizi ilgilendiren böylesi önemli kararlarda devletimizin yanında yer almak ve alacağı kararların arkasında durmaktır.