30 Ekim 1918 ile 23 Nisan 1920 tarihine kadar geçen süre tarihimizde Kongreler Dönemi olarak biliniyor. Bu iki tarih arasında 30 kadar kongre gerçekleşmiş...

1.’si Mondros Mütarekesi’nin, 2.’si TBMM’nin kuruluşunun tarihi...

30 Ekim 1918 akşamı Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Orbay imzalamış ‘bırakışma belgesi’ni. Limni adasının Mondros Limanı’nda demirli ‘Agamemnon’ zırhlısında...

Rauf Orbay, Trablusgarp ve Balkan Savaşları’nda gösterdiği başarıdan dolayı “Hamidiye Kahramanı” olarak tanınır oysa...

Kadere bakın! Mustafa Kemal Paşa’ya 14 Haziran 1926 tarihinde, İzmir'de yapılması planlanan suikast girişiminden yargılananlar arsında o da vardır.

Osmanlı’nın ‘fişini çeken’ anlaşmaya imza atan Orbay, İsmet Paşa ve Fevzi Paşa’dan sonra Türkiye’nin üçüncü başbakanı olur!

***

Agamemnon’a gelirsek... Yunan mitolojisinde Sparta Kralı Menelaos’un büyük kardeşi, orduları Truva savaşına götüren kumandan. Atreus ve Aerope’nin oğlu...

Agamemnon Zırhlısı İngiliz Filosu’na ait...

18 Mart 1915 senesine döndüğümüzde 1. İngiliz Filosu, Agamemnon kılavuzluğunda Boğaz'dan içeriye girer... Agamemnon Rumeli Mecidiye Tabyası’nı yok etmek için ateş kusmaya başlar... Fakat ‘Çanakkale Geçilmez’ sözü daha söylenmemiştir... Ve Agamemnon 25 dakika içerisinde pek çok isabet almıştır... Agamemnon zırhlısı aldığı isabetler sonrası top ateşini keser.

***

Hafta sonunda TYB Konya Şubesi’nin düzenlediği programda Doç. Dr. Cemal Güven, ‘Millî Mücadele Dönemi Beyânnâmeleri’ başlıklı bir konuşma yaptı.

Millî Mücadele Döneminde 30 civarında kongre yapıldığını, fakat bunlardan birkaç tanesinin tarih kitaplarında öne çıkarıldığını söyledi ve Erzurum’la Sivas Kongreleri’nin belgelerini ortaya koydu.

Cemal Güven Hoca dedi ki: Misâk-ı Millî, o günün şartlarında tırnağımızın tuttuğu yerdir.

Bu cümle oldukça önemli...

***

Yine hafta sonunda Başbakan Ahmet Davutoğlu, Milli Mücadele’nin filizlendiği en önemli merkezlerden Balıkesir’deydi...

Davutoğlu Hoca’nın burada kurduğu cümleler de önemli. Diyor ki:

-Dikkat edin diğer partiler vatanın belli köşelerinde var, diğer yerlerinde yok. Vatanın bütününde olan, milletin bütününü temsil eden yegâne parti AK Parti. Büyük bir demokrasi aşkıyla kongrelerimizde vatanın birliğini ve beraberliğini vatanın her köşesinde savunan parti AK Parti. Bu Kuvayı milliye ruhunun tekrar uyanmasıdır. Kuvayı milliye sadece direniş değildi, Balıkesirli gençler bunu çok iyi anladılar, tam doğru zamanda bu güzel şiarı bize hatırlattılar. Kuvayı milliye direnişti ama direnişle yetinmedi, bir dirilişe öncülük etti.

- Erzurum Kongresi, istikbalimizin yükselen sesiydi, ‘Milli irade hakim kılınacak’ deniliyordu Erzurum Kongresi’nde. Kuvayı milliye oluşumundan sonra Temmuz 1919’da arka arkaya toplanan Balıkesir kongreleri de Kuvayı milliye ruhunu ateşledi. Şimdi ülkenin batısına, İç Anadolu’ya gidip doğusuna gidemeyenler ya da tersine doğuya gidip, batıya İç Anadolu’ya hakkıyla gelemeyenler, işte Kuvayı milliyeden uzak olanlardır.

***

Cemal Güven Hoca’nın beyanıyla o tarihlerde ‘tırnağımızın tuttuğu yer’ bugünkü haritamız olarak zihinlerimize de kazınmış. ‘Vatan toprağının’ bu kadar olduğunu zannediyoruz.

Hamasi nutuklar atarken kullandığımız “Vatan toprağının bir karışını bile vermeyiz” sözü de nedense avuçlarımızdan kopup giden topraklara ulaşmıyor...

***

Öyle görülüyor ki bazılarının tırnağı gibi ufukları da önümüzdeki büyük davadan habersiz.

Bugün dünkünden daha kuvvetliyiz.

Birbirimize doğrulttuğumuz silahları indirdiğimizde vatan toprağının hangi sınırlara dek uzadığını da daha net görmüş olacağız.

***

Çanakkale’de haddini bildirdiğimiz; ‘Agamemnon’da Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kalan ellerimiz; bugün o kadar da güçsüz değil.

Yeni Türkiye dediğimiz, kardeşlik süreci dediğimiz şey ‘Kuvayı Milliye’ ruhunun yeniden uyanmasıyla tesis edilecektir...

Agamemnon’la birlikte demirleyenler bunu bilemezler!